CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bütün samimiyeti ve güleryüzüyle İnternethaber'in sorularını yanıtladı.
Abone olNESRİN YILMAZ/İNTERNETHABER-ANKARA İmralı sürecini, Milliyet gazetesinde yaşananları, CHP heyetinin Suriye ziyaretini değerlendiren Kemal Kılıçdaroğlu, kendisiyle ilgili özel sorularımızı da yanıtladı. Onu hayatı boyunca en çok üzen olayı ve en çok etkileyen kitabı da İnternethaber okuyucuları ile paylaştı.
İşte o röportaj...
ORTADA BİR PAZARLIK OLDUĞU AŞİKAR
İmralı sürecinde yaşananlar, görüşmelerin basına yansıması, süreci mi etkileyecek, yoksa kamuoyunun sürece bakışını mı?
"Tutanaklar Milliyet gazetesinde yayınlandıktan sonra bir çok kişinin kafasında soru işaretleri oluştu. Bunu da doğal karşılamak lazım. Hükümetin bu konuda hiçbir açıklama yapmaması da sorunları büyüttü. Normalde hükümetin görüşmelerin içeriğine dair bir açıklama yapması gerekiyordu. Görüşmelerin içeriğine fazla da girmiyoruz ama bu çerçevede ortaya çıkan tutanaklar da bir pazarlık yapıldığını gösteriyor. Dolayısıyla sürecin hukuki zeminde ilerlemesini arzu ettik ve adres olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni gösterdik. Görüşmelerin akil adamlar ya da Gerçekleri Araştırma Komisyonu aracılığı ile yürütülmesini istedik ama hükümetin tercihi farklı oldu."
GAZETE PATRONU ÇALIŞANININ ARKASINDA DURMAK ZORUNDADIR
Başbakanın "Batsın sizin gazeteciliğiniz" çıkışı Milliyet'te deprem yarattı diyebiliriz. İki yazar dinlenmeye çekildi, bugün Hasan Pulur'un yazısı yayınlanmadı, neler oluyor, bu yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Bir gazete patronu gazetesinin, gazetecilik ilkelerine uygun yayın yaptığı sürece gazete çalışanlarının arkasında durmak zorundadır. Eğer patron, iktidar kızacak, Başbakan kızacak, neden böyle haber yaptınız diyorsa, gazetecilikte patronluğu bırakmalıdır. Gazetecilik bir kamu hizmetidir. İktidara yaranmak için gazeteci sahibi olunmaz. Dünyanın saygın demokrasilerinde böyle bir uygulama olmaz. BBC devlete ait bir kuruluş olmakla beraber, yeri zamanı geldiğinde hükümeti en sert şekilde eleştiren kurumlardan biridir. Bu nedenle İngiltere'de demokrasi var deriz. Aynı zamanda gazete sahipliği hükumetten ihale almak, kamu kaynaklarından yararlanmak veya Başbakanla daha sık görüşmek için bir alan olarak da görülmemelidir."
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı ile bir görüşme yaptınız ama içeriği hakkında bilgi vermediniz ve Cumhurbaşkanının açıklayabileceğini söylediniz. Ama Cumhurbaşkanı da bu konuda bir açıklama yapmadı, neler konuştunuz açıklamayacak mısınız?
"Bu konuda açıklama yapmayacağımı daha önce söylemiştim, şimdi de o görüşmenin içeriğine dair bir şey söylemeyeceğim."
SURİYE'DE BARIŞ İSTİYORUZ
CHP heyetinin geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Suriye ziyareti çok tepki aldı, CHP heyeti neden oradaydı?
"Türkiye büyük bir devlettir. Komşularıyla zaman zaman ilişkileri bozulabilir ama hiçbir komşusuyla bütün görüşme alanlarını tıkayamaz. Amerika İran'la kavgalı olmasına rağmen İran'la görüşme kanallarının tamamını tıkamış değil. Biz büyük bir devletiz, Türkiyedeki bütün yurttaşlarımız Suriye'de barışın olmasını istiyor. AKP iktidarı bütün görüşme kanallarını kapatmış durumda. Biz hem Suriye muhalefeti ile hem de Suriye'deki iktidara barışı sağlayın diyoruz.
Arap Baharı toplantısını biz İstanbul'da yaptık, o toplantıya Suriye muhalefetini davet ettik, gazetecilerden birisi Suriye hapishanelerindeydi ve o gazeteciyi Türkiye'ye getiren biziz. Beşar Kaddumi'nin de Türkiye'ye gelmesi için çaba harcıyoruz. Hayatta olup olmadığını öğrenmek için büyük bir çaba içerisindeyiz. Dolayısıyla biz insani bir görev yapıyoruz. Biz hiçbir yerde "Esad'ı destekliyoruz, Esad'dan yanayız" demedik, Esad'la birlikte tatil yapmadık, Esad'la beraber Ortak Bakanlar Kurulu yapmadık, Esad benim kardeşimdir demedik. Suriye'de barış olsun, Suriye'de huzur olsun, Suriye'ye dışarıdan müdahale olmasın, Suriye halkı kendi sorunlarını çözebilsin dedik. Eğer Suriye'ye dışarıdan bir müdahale olacaksa Birleşmiş Milletler kararları çevresinde, yani uluslararası hukuk neyi öngörüyorsa o şekilde müdahale edilsin dedik."
Arap Baharı toplantısını biz İstanbul'da yaptık, o toplantıya Suriye muhalefetini davet ettik, gazetecilerden birisi Suriye hapishanelerindeydi ve o gazeteciyi Türkiye'ye getiren biziz. Beşar Kaddumi'nin de Türkiye'ye gelmesi için çaba harcıyoruz. Hayatta olup olmadığını öğrenmek için büyük bir çaba içerisindeyiz. Dolayısıyla biz insani bir görev yapıyoruz. Biz hiçbir yerde "Esad'ı destekliyoruz, Esad'dan yanayız" demedik, Esad'la birlikte tatil yapmadık, Esad'la beraber Ortak Bakanlar Kurulu yapmadık, Esad benim kardeşimdir demedik. Suriye'de barış olsun, Suriye'de huzur olsun, Suriye'ye dışarıdan müdahale olmasın, Suriye halkı kendi sorunlarını çözebilsin dedik. Eğer Suriye'ye dışarıdan bir müdahale olacaksa Birleşmiş Milletler kararları çevresinde, yani uluslararası hukuk neyi öngörüyorsa o şekilde müdahale edilsin dedik."
BAŞBAKANA SORDUM HALA YANITLAMADI
CHP heyeti Suriye yönetimiyle görüşüp Cüneyt Ünal'ı ailesine kavuşturdunuz çok eleştirildiniz, şimdi hükumet PKK ile görüşüp oradaki tutsakları ailelerine getiriyor bu kez de siz eleştiriyorsunuz, bakıldığında aynı şey değil mi?
"Hayır, aynı şey değil. Suriye'de meşru bir hükümet var, dolayısıyla bizim orada tutuklanan bir gazeteciyi ülkesine getirmemiz gayet doğaldır. Ama şu anda yaşananlara bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin karşısında meşru bir devlet yok. O nedenle bizim kaçırılan vatandaşlarımızı tutsak olarak tanımlamak asla doğru değil. Onlar kaçırıldılar, İmralı'daki ikinci heyetin görüşmesinden sonra Sayın Pervin Buldan yaptığı bir açıklamada diyor ki; "Abdullah Öcalan bize PKK'nın elinde tutsaklar var, Türkiye Cumhuriyeti'nin elinde de tutsaklar var." Böyle bir şey olamaz. Bu konuda ben Sayın Başbakana tutsak var mı, varsa hangi hapishanede diye sordum. Ama hala cevap alamadım. Kaçırılan vatandaşlarımızın hangi koşullarda serbest bırakıldığını bilmiyoruz, kamuoyu nasıl bilmiyorsa biz de bilmiyoruz. Bazı duyumlar geliyor ama bunların da çek edilmesi gerekiyor."
MUSTAFA SARIGÜL İSTİYORSA PARTİMİZE GELEBİLİR
İstanbul adayınız merak konusu. Mustafa Sarıgül'ün adının geçmesi sizi rahatsız ediyor mu, Adayınız CHP içinden mi olacak yoksa dışardan mı?
"Daha hiçbir ilimiz için aday belirlemedik. Mustafa Sarıgül bir kere bizim partimizin üyesi değil. Üye olmayan biri nasıl aday olabilir."
Mustafa Sarıgül ile görüşmeyi düşünüyor musunuz?
"Hayır. Kendisiyle herhangi bir görüşmem söz konusu değil. Partiye gelmek istiyor şeklinde düşünceler var, gelirse de memnun oluruz. Mustafa Sarıgül yaptığı bir açıklamada Eğer gelirsem 3 bin kişiyle gelirim diye bir açıklama yaptı. Ben de buna cevap olarak 5 bin kişiyle de gelebileceğini söyledim. Partimize ne kadar çok katılım olursa o kadar memnun oluruz. Dolayısıyla, yerel yönetimlerde aday belirleme yöntemimizin iki ayağı var. Bunlardan birisi kamuoyu yoklamaları yapılacak, ikincisi de örgütlerde eğilim yoklaması yapacağız. İkisi uyuşursa bu çerçevede daha sağlıklı bir sonuç ortaya çıkacaktır.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNİ BİZ KAZANIRIZ
Cumhurbaşkanlığı için kafanızda mutlaka bir aday vardır, AKP'nin adayı başından beri belli, CHP, AK Partinin karşısına güçlü bir aday çıkarabileceğine inanıyor mu?
"Elbette inanıyoruz. Aklımda birden fazla aday var. Cumhurbaşkanlığı seçimini kesinlikle bizim göstereceğimiz aday kazanacaktır, bundan eminim. Cumhurbaşkanı seçimi çok farklı. Halk Cumhurbaşkanını parti kimliğinden dolayı seçmezler ve seçmemeliler. Ben insanlarımızın sağduyusuna güveniyorum. Cumhurbaşkanı profili olarak, iyi eğitim almış, yabancı dil bilen, dünya ile ilişkileri iyi olan, çağdaş, Türkiye'yi temsil edebilecek birini Cumhurbaşkanı olarak görmek isterler. Biz de bu vasıflara uyan bir Cumhurbaşkanı görmek isteriz. İç huzuru olan, kavga dili değil de barış dilinden konuşan, halkı kucaklayan, kimseyi ötekileştirmeyen bir Cumhurbaşkanı görmek isteriz."
Aklınızdan geçen isimlerden birini söyleyebilir misiniz?
"Hayır, söyleyemem (Gülüyor).
Aklınızdan geçen adayların içinde kadın aday var mı ?
"Niçin olmasın. Bir kadın Cumhurbaşkanı adayı olmalı, Türkiye böyle bir şeye layık."
Twitter ekibinizi kovdunuz mu?
"Buna kovmak demeyelim, o ekibe el çektirildi."
Okuduğunuz kitaplar içerisinde sizi en çok hangisi etkiledi?
Doğan Avcıoğlu'nun "Türkiye'nin Düzeni" kitabı beni çok etkilemiştir.
Hayatınız boyunca sizi en çok üzen olay nedir?
İlk oğlum Devrim Fırat'ın vefatı beni çok üzdü ve derinden yaraladı. Evlat acısı çok büyük ve ağır.
Peki en mutlu olduğunuz olay nedir?
Devrim Fırat'ın sonrasında oğlum Kerem'in dünyaya gelmesi beni en çok mutlu eden olaydır.