Kemal Kılıçdaroğlu konuştukça bu millet sabır çekiyor!
CHP, Kürt meselesinin kalıcı çözümü için atılacak sağlıklı adımların hepsinin destekçisidir.Ama, bu çözüm sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi gerekmektedir.
Doğu ve Güneydoğu insanı eskisi gibi değil artık. Bir zamanlar
her söylenene "he" diyen Kürtler, şimdi ölçüp biçip kararını ona
göre veriyor.
Mehmet Ağar'ın "Düz ovada siyaset" sözü, medyada
geniş yankı bulduğu zaman, Celal Adan iktidar naraları atıyordu.
Adan'ı da, Ağar'ı da uyardım, "yapmayın" dedim, daha dün
bambaşka bir yerde olduklarını hatırlattım.
Gazete manşetleriyle iktidar olunamayacağının altını kalın
harflerle çizdim.
Manşetler, hem Ağar'ın hem de Celal Adan'ın aklını
başından almıştı. Oysa, Kürtler "Düz ovada siyaset" sözünü
inandırıcı bulmamıştı. Yüzyüze bire bir konuştuğum Kürtler,
seçimlerde bu sözden ötürü, Ağar'a oy vermeyeceklerini
söylüyorlardı.
Sonuç malum...
***
Doğu ve Güneydoğu'da bir tek milletvekili olmayan CHP'nin lideri
Kemal Kılıçdaroğlu da, bir süre önce "Düz
ovada siyaset" tarzı bir yol izledi. "Analar
ağlamasın" diyor, esiyor gürlüyordu. Tayyip Erdoğan
"analar ağlasın" istiyordu sanki...
Hoş, Erdoğan da o zaman başka gürlüyordu ya...
Tayyip Bey, "Kürt sorunu"nun çözümü noktasında,
yeniden yön değiştirince, Kemal Kılıçdaroğlu "Düz ovada
siyaset"i bırakıp, bambaşka bir kimliğe büründü.
Güneydoğu'da kapı kapı "barış"
için dolaşan o değilmiş gibi!
"Çözüm süreci"nde işler tıkırında
gidiyor, her şey Tayyip Erdoğan'ın izlediği
politikaların lehine işliyor.
Çağrı üzerine çağrı yapıyor Başbakan:
- Gelin sürece dahil olun!
MHP lideri Bahçeli'nin tavrı belli, çizgisini hiç değiştirmedi
bugüne kadar. Kılıçdaroğlu ise, bırakın "çözüm
süreci"ne destek olmayı,
"köstek" olmak için ne gerekiyorsa
yapıyor.
Diyor ki:
- Bilmediğimiz bir sürece nasıl dahil olacağız.
Bilmediğimiz bir maceraya ortak olmak bizim sorumluluk anlayışımıza
uymaz.
Kılıçdaroğlu haklı, bilmiyor. Bilmek için sürekli
kaçış halinde.
Diyor ki:
- Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere süreç hakkında
açıklama yapan bütün AK Partili'ler ''Öcalan'la pazarlık yapmadık,
süreç iyi gidiyor'' diyor. Süreç bu kadar başarılı gidiyorsa AKP,
CHP'yi sürece niye dahil etsin?
Sürecin başarılı gittiğini sadece AK Partililer
söylemiyor. Gencecik fidanlar şehit düşmüyor aylarca. Evladı asker
olan anne-babalar diken üstünde değil epeydir. Kan,
gözyaşı hakim değil, bahar havası var Türkiye'de, barış rüzgarları
esiyor.
Başbakan istiyor ki, bu işin destekçileri arasında CHP de olsun,
MHP de olsun.. MHP az önce de dediğim gibi çizgisini koruyor, CHP
ise AK Parti'nin hanesine yeni bir başarı yazılmasın diye
kaçıyor.
Diyor ki:
- Kürt meselesinin kalıcı çözümü için
atılacak sağlıklı adımların hepsinin destekçisidir. Ama, bu çözüm
sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi gerekmektedir.
Muhteşem Yüzyıl'da Lütfü Paşa
var, izliyor musunuz bilmiyorum. Şah Sultan'ın
yanlışta ısrarına karşı sürekli "Ya
sabır" diyor, sakallarını okşuyor. Kemal Kılıçdaroğlu
da özellikle "Çözüm süreci"yle ilgili sabır
çektiriyor bu millete...
Lütfü Paşa'nın sonu sır değil...
Vezir-i Azam o şimdilik...
Yıkılması ise an meselesi...
Rüstem Paşa yola çıktı çünkü...
***
Kemal Kılıçdaroğlu'nun da sonu yakın!
CHP'de henüz bir Rüstem Paşa ortaya çıkmadığı için, Kemal Bey'in
CHP'deki Vezir-i Azam olma süreci uzuyor işte!
Hadi Özışık'ın Muhteşem Yüzyıl'daki Lütfü Paşa'yla ilgili dikkat çektiği o sahnelerden biri...