CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Abone olPartisinin grup toplantısında milletvekillerine hitap eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, konuşamasına bir şiirle başlamak istediğini belirterek, 3 Haziran 1963'te hayatını kaybeden Nazım Hikmet'in 'Vasiyet' şiirini okudu. Kılıçdaroğlu, Nazım Hikmet'in özgürlüğü, demokrasiyi savunduğu için bedel ödediğini ifade ederek, "O bir vatan sever, o bir 'Kuvayi Milliyeci" dedi.
Gezi olayları sırasında Başbakan'ın Kabataş'ta başörtülü bir kadının dövüldü yalanını söylediğini iddia eden Kemal Kılıçdaroğlu, Rize'deki HES protestosunda asker tarafından dövülen Havva Bir'in fotoğrafını gösterdi.
Kılıçdaroğlu, "Bu fotoğraftaki başı örtülü bir Anadolu kadını. Rize İkizdere'de suyu kesildiği için yolun kenarında oturuyorlar. Havva Bir, az olan suyumuzu elimizden almaya çalışıyorlar. 20 kadın yolun kenarında oturuyorduk. Komutan 'Vurun' emri verdi, uyarmadan dövdüler, darp raporu aldım, artık askere de polise de güvenmem' diyor sözlerini anımsatarak, Başbakan'a "Neden dövülen başörütülü bu kadın için sesini çıkarmıyorsun?" diye sordu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
KILIÇDAROĞLU'NUN SÖZÜNÜ ETTİĞİ KADIN |
GEZİ YASAKLARI
Sıkıyönetim ilan edildi, vapur ve otobüs seferleri durduruldu. Özgürlükten neden korkuyoruz? Korkamamalıyız. Gençlerimiz dünyayı, Türkiye'yi bizden daha iyi okuyorlar. Türkiye'nin tarihini değiştirdi Gezi. Onlar baskı ve zulme karşı direndiler. Siz baskı ve zulme karşı durduysanız insanlığın gereğini yapmışsınız. Zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır.
İNSAN ÖLÜMLERİNDEN ZEVK ALIYOR
Gezi eylemlerinde bir diktatör bozuntunun karizması çizildi. Kandan zevk alıyor, insan ölümlerinden zevk alıyor. 21. yüzyılda kandan beslenen bir siyasetçi nasıl olur? İç savaç çıkarmaya çalıştı, 'Camide içki içildi' yalanını söyledi. Kabataş yalanını söyledi. Bir ülkenin Başbakan'ına yalan söylemek yakışıyor mu? Yalancıdan Başbakan olmaz. Camide kimse içmez, 30-40 kişi bir kadına saldıracak ve orada kimse bir şey demeyecek. 76 milyonun vicdanına söylüyorum, bu yalan söyleyenin arkasında mı duracaksınız?
14 yaşında ekmek almaya gidin Berkin Elvan'ı terörist ilan etti. Maalesef bunlar yapıldı.
NEDEN DİKTATÖR DİYORUM?
Somalı işçiyi müşaviri tekmeledi, kendisi tokatladı. Başbakan özür dilemedi. Kendi vatandaşına tokat attığı için diktatör diyorum ben. Ama umudumuzu yitirmeyeceğiz, Yalova'da başarılı olduk.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI GÖRMEZ'İN AÇIKLAMALARI
Soma'daki faciayı dine yükledi. 'Diyanet İşleri Başkanı ne diyecek?' diye merak ettim. Sayın Görmez'in Mardin'de yaptığı açıkalama tüm camilerde okutulsun.
Sayın Görmez Hocam şöyle diyor:
Her şeyden önce bizlerin yani toplumu irşad etme vazifesi yapanların görevi, sadece faciaların sonunda hayatını kaybedenlere son dini vazifelerini yapmak olmamalıdır. Bu tarz faciaların oluşmaması için her türlü tedbirin alınmasında gerekli dinî, ahlâkî ve vicdanî hatırlatmaları yaparak sonuçların felakete dönüşmesini önlemeye çalışmak gerekmektedir.
YARATICININ KUDRETİNİ YOK SAYMAK YANLIŞ
Dini istismar eden yorumlar karşısında hakikati söyleme mecburiyetimiz vardır. Bu tür hadiseleri İslâm açısından değerlendirirken Yaratıcının sonsuz kudretini yok saymak ne kadar yanlışsa insanın suç ve sorumluluklarına ilahi kudret üzerinden mazeret üretmek de o kadar yanlıştır. İlahi adalete gölge düşüren tez ve yorumlardan kaçınmak gerekir. Bizlerin, zulmü meşrulaştırmaya araç yapan dini algılama biçimleriyle kendi hatalarını örtmek için dini istismar eden yorumlar karşısında hakikati söyleme mecburiyetimiz vardır. Dünyevi isteklerde sınır tanımaz bir hevesle gücüne güç katanların yanında olmadığımızı açıklamak ve duyurmak zorundayız. Masum ve gariban işçilerin alın terlerini dikkate almayan bir çarkın parçası olmaya davet edilen dini anlayıştan biz uzağız. O tarz dini yorumlarla bizim hiçbir ilgimiz yoktur, olmaz, olamaz ve olmamalıdır.
İSLAM İNSANI YAŞATIR
Sonuçlar karşısında müminin metâneti nasıl önemliyse sebepler karşısında da feraseti o kadar önemlidir. Zalimin zulmüne tabi kılınmış bir din, Allah’ın razı olmayacağı bir dindir. Mazlumların, kimsesizlerin ve mağdurların yanında olmak ve onların hakkını, hukukunu korumak peygamberi bir misyondur. İslâm hayat dinidir. İslam insanı yaşatır. İnsanları ölüme terk etmeyi İslâmî referansla izah etmek mümkün değildir. Bu ve benzer olaylarda biz müminlere düşen, nerede hata yaptığımızın farkına varmak olmalıdır. Tabiat Müslüman’dır ve tabiat yasaları Allah’ın yasalarıdır. Allah, biz insanlara bu yasaları anlama kabiliyeti vermiş, bizden bu yasalara uygun hareket etmemizi emretmiştir. Allah’ın emrine ve rızasına uygun olan fiziki olarak bu facianın oluşmasına neden olan sebepler karşısında gerekli tedbirlerin alınmasıdır. Nasıl ki, sonuçlar karşısında müminin metâneti önemliyse sebepler karşısında da feraseti o kadar önemlidir.
BÜYÜK BİR TRAJEDİDİR
Yerin kilometrelerce altında ekmek parası için çalışan kardeşlerimizin ölüm riskiyle çalışmaya mahkûm edilişleri büyük bir trajedidir. Soma, modern uygarlık dünyasında dünyayla kurduğumuz ilişkinin, fakir ve mazlum bir grup insanın kaderini, nasıl ölümcül hale getirdiğini gözler önüne sermektedir. Yerin kilometrelerce altında ekmek parası için türlü eza, cefa ve meşakkatle çalışan kardeşlerimizin fedakârlığı her türlü takdirin üstünde olmakla birlikte, ölüm riskiyle güvensiz ortamda çalışmaya mahkûm edilişleri, bugünün dünyasında büyük bir trajedidir. Bir tarafta konforun alabildiğine sonsuz bir şekilde icra edildiği bir yaşam tarzı, diğer tarafta adeta çağdaş köle statüsünde yerin metrelerce altında kömür isi ve gaz kokusuyla ölüme mahkûm edilmiş, kazma ve kürek mahkûmları. Böyle bir dünyada haktan, adaletten, emekten, emek hakkından ve merhametten bahsetmek çok zordur.”
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI'NA 'CÜBBENİ ÇIKAR DİYECEK Mİ?
23 Temmuz 2004'te 41 kişi öldü. Dava zaman aşımana uğradı. 28 Aralık 2011'deki Uludere faciasında ölenlerin ailesine para verdiler. Ayama derecesi taştı, 8 kadın öldü. 5 Eylül 2012'de Afyon'da patlama oldu. Diyanet İşleri bir açıklama yapmadı. Bu açıklama ise, geç de olsa önemlidir. Bu açıklamadan sonra Diyanet işleri başkanına da 'Cübbeni Çıkar diyecek mi?' diye merak ettim ama bir şey demedi. Diyanet İşleri Başkanı'n açıklaması geç de olsa önemlidir.
ÜSKÜDAR'DAKİ SEL FELAKETİ
Yeni İstanbul'da Fatih'ten daha zeki biri var, otomobili denizde yürütüyor. Yürütme konusunda çok başarılı. 17 ve 25 Aralık'ta devlet Hazinesinin nasıl yürütüldüğün gördük. 30 yıldır İstanbul'da yürütüyor. Fatih Haliç'te koyun otlatmayı bile yasaklamıştı. Bunlar neler yaptılar İstanbul'a! Kendisi bir mucit biliyorzsunuz. Erdoğan, jinekolog, merkez bankası uzmanı ve mucit. Yeni icadı denizde giden minibüs.
AK PARTİLİ VATANDAŞIN AİLESİNE BAŞSAĞLI
Yalova'da seçim yaptık. Bir yerde seçim yapılıyor ve mazbata alınıyor. Sonra Ankara'dan seçimler iptal ediliyor. Yalova'ya gittim, her yerde Erdoğan'ın fotoğrafları vardı, belediye başkanı yoktu.
Milli irade rüşveti kabul etmedi. Yalovalılar dik durdular, hepsine yürekten teşekkür ediyorum. Seçim günü kalp krizi geçirip hayatını kaybeden AK Partili vatandaşımızın ailesine başsağlığı diliyorum.
YALOVA TESLİM OLMADI
Yalovalılıara üstü kapalı pazar yeri vaat etti. bizim en kaçak belediyemiz bile yapıyor bunu. Bir ülkenin Başbakan'nın vizyonu bu kadar. Her türlü karalamayı da yaptılar ama Yalovalılar teslim olmadı.
DİKTATÖRLERİN İKİ TEMEL ÖZELLİĞİ OLUR
Yine CHP'nin faciadan önce verdiği Soma önergesinde, 'Soma' kelimesinin geçmediğin söyledi. Bir insan nasıl bu kadar yalancı olur? Diktatörlerin iki temel özelliği olur: Korkak olurlar ve yalan söylerler.
'Balyoz için neden bizi suçluyorsunuz?' diyor. Sen ülkeyi yönetmiyor muydun. Yalancıdan, devleti soyandan başbakan olmaz, cumhurbaşkanı da olmaz. Erdoğan'ın en büyük özelliği korkak ve yalancı olmasıdır. Yalancıdan adam da olmaz.