BIST 9.463
DOLAR 34,42
EURO 36,45
ALTIN 2.843,28
HABER /  GÜNCEL

Kemal Derviş'ten şartlı evet

Derviş, 23-24 Ekim'de yapılacak CHP Kurultayı'nda kendisine görev verilirse şartlı olarak kabul edecek.

Abone ol

CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş, 23-24 Ekim tarihlerinde yapılacak CHP Kurultayı'nda kendisine görev verilmesi durumunda Parti Meclisi'nde (PM) yer alacağını belirterek, ''Kurultay isterse görev kabul ederim ama takım halinde tabii, tek başıma değil'' dedi. Derviş, A.A muhabirinin kurultay sürecine ilişkin sorularını yanıtladı. Derviş, TBMM'de görev yaptığı bir yıllık sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, 8 ay süreyle Avrupa Konvansiyonu üyeliği yaptığını ve oldukça yoğun, verimli bir çalışma gerçekleştirdiklerini bildirdi. Bu süreçte üniversitelerde de çağdaş sosyal demokrasi konulu pek çok konuşma yaptığını anlatan Kemal Derviş, TBMM'de çok öne çıkmamasının nedenine ilişkin soruya, ''Bütçe konusunda ilgi uyandıran bir konuşma yaptım. Tabii parti adına, partinin yönetimi var. Ayrıca ben, üniversitelerle, sivil toplumla birlikte çalışmayı da en az bunun kadar önemsiyorum. İlgi duyduğum ve sevdiğim bir çalışma ortamında bir sene geçti'' yanıtını verdi. CHP, SORUMLU MUHALEFET YAPTI Derviş, 3 Kasım seçimlerinin ardından geçen süreçte CHP'ye etkin muhalefet yapamadığı yönünde eleştiriler yöneltildiğinin anımsatılması üzerine, ''CHP, sorumlu bir muhalefet yaptı. Bu kurultaydan sonra daha da etkili olmasını diliyorum'' dedi. Kurultayda hem CHP'ye oy vermiş hem de CHP'ye oy verebilecek vatandaşları kucaklayan, sosyal demokrasinin ve demokratik solun bütün akımlarını bir sentez içinde bütünleştirebilecek bir PM'nin, yönetimin ortaya çıkmasının önemine dikkati çeken Derviş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ne kadar kucağımızı açabilirsek, Türkiye'deki potansiyel sosyal demokratları kendi çatımız altında toplayabilirsek, o kadar başarılı oluruz. Sanıyorum kurultayın önemli bir işlevi de, hem bu mesajı topluma vermek hem de parti kurullarını oluştururken çağdaş sosyal demokrat sentezi simgeleyen isimlerle birlikte bunun toplum tarafından benimsenmesine de yol açabilmek.'' TAKIM HALİNDE CHP Kurultayı'nda gündeme gelmesi beklenen tüzük değişikliği konusu ve ''blok liste'' uygulaması konusunda bir değerlendirme yapmayan Derviş, kurultay sonrasına ilişkin beklentilerini şöyle anlattı: ''Son yıllarda Türkiye'de demokrasi çok önemli adımlar attı. Bu yolda yürürken, mutlaka çok güçlü bir sosyal demokrasinin varolması, hem Türkiye, hem Türk ekonomisi, hem Avrupa bütünleşmesi için çok önemli. Sosyal demokrasi mücadelesinin bir boyutu siyaset, diğer boyutu sivil toplumdur. Bu yolda devam edeceğiz'' Derviş, kurultayda PM'de görev alıp almayacağına ilişkin soru üzerine de, ''Kurultaya bağlı. Kurultay isterse görev alabilirim ama takım halinde olursa tabii, tek başıma değil'' dedi. Kemal Derviş, ''Takımdan kastınız nedir?'' sorusuna da ''Takım çalışması çerçevesinde. Gerçekten çağdaş sosyal demokrat çizgide çalışan arkadaşlarla birlikte iyi şeyler yaparız'' yanıtını verdi. CHP MERKEZDE DEĞİL SOLDA Bir başka soru üzerine, CHP'nin ''Atatürkçülük ya da sosyal demokrasi tercihi ile karşı karşıya olmadığını'' kaydeden Kemal Derviş, ''CHP, mutlaka hem Atatürkçü hem de sosyal demokrat olmalıdır. Bazı aydın çevreler, 'bu ikisi bağdaşmaz, bunda bir sorun var' diyorlar. Ben buna katılmıyorum. Atatürkçülük ve sosyal demokrasiyi mutlaka çağdaş ve doğru biçimde tanımlamamız lazım. Doğru tanımlandığında bir çelişki yok'' diye konuştu. Kemal Derviş, CHP'nin merkezde değil solda bir parti olduğunu ve her sol partide olduğu gibi merkezdeki vatandaştan oy istendiğini söyledi. YEREL SEÇİMLERDE İŞBİRLİĞİ Derviş, yaklaşan yerel seçimlere yönelik bir soruya yanıt verirken de, mutlaka tüm sosyal demokratların aynı adayları desteklemesinin çok yararlı olacağını söyledi. İşbirliği için çaba gösterilirken, CHP'nin aldığı oy oranının göz ardı edilemeyeceğini belirten Derviş, şunları kaydetti: ''CHP'nin kalkıp da yüzde 1-1.5 oy almış bir partiyle sanki eşit, eşitler arasında bir görüşme yapıyormuş gibi davranması beklenemez. İşbirliğinin makul, sağduyulu ve gerçekçi olması lazım. Masaya oturulurken, yüzde 20 almış bir partiyle yüzde 1.5 oy almış bir partinin oy oranları gerçeği de göz önünde bulundurulmalı'' SİYASET PROFESYONELLERİN ELİNDE Derviş, 1980'li yılarda yaşananlar, bölünmelerin ve kişisel çatışmaların sosyal demokrasiye çok zarar verdiğini ifade etti. Bunların yanı sıra sadece sol için değil tüm siyaset için geçerli olan bir başka sorun daha bulunduğunu belirten Derviş, şunları söyledi: ''Bir diğer sorun, siyasi örgütlerle sivil toplum ve sade vatandaşın birbirine yeterli ölçüde yakın olmaması. Bugün normal bir vatandaş, hayatını yaşayan, işi gücü olan. ülkesini seven bir vatandaşın da partili olabilmesi ve partide söz sahibi olması gerekir diye düşünüyorum. Kadının yeterli ölçüde siyasette yer alamamasının nedeni de siyasetin çok fazla profesyonel siyasetçilerin elinde kalması. CHP, PM'de kadın kotası uyguluyor ama TBMM'ye yansımadı. Uzun vadede kota olmamalı. Ama geçiş döneminde mutlaka kota taraftarıyım. Örneğin milletvekili adaylarının yüzde 40'nın kadın olması gerektiğine inanıyorum. Sade vatandaş siyasete daha rahat girebilmeli. Örgüt önemlidir ama örgüt sade vatandaşla bütünleşirse güçlü olabilir, bu gereklidir.''