BIST 8.625
DOLAR 34,35
EURO 37,48
ALTIN 3.024,98
HABER /  GÜNCEL

KCK'dan 'öz yönetim' açıklaması: Geç bile kaldık!

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, Doğu ve Güneydoğu'nun bazı illerindeki öz yönetim ilanları için, "Aslında geç kaldığımız bir konudur. Bedeli ne olursa olsun bundan geri adım atılmayacaktır." dedi.

Abone ol

HAKKARİ, Şırnak ve Diyarbakır başta olmak üzere son günlerde PKK çatışmalarına sahne olan bazı Doğu ve Güneydoğu illerindeki 'özerklik- öz yönetim' ilanlarına ilişkin olarak, KCK'dan, "Aslında geç kaldığımız bir konudur. Bedeli ne olursa olsun bundan geri adım atılmayacaktır. Kürtler kendi öz yönetimlerini, demokratik özerkliklerini ilan ettiği gibi savunmasını da bileceklerdir" açıklaması geldi.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, ANF''ye yaptığı açıklamada, "Halk öz yönetimlerini ilan ederken “kimliğimizi, halk olmaktan kaynaklı tüm haklarımızı ve özgürlüğümüzü tanımayan bu devleti biz de tanımıyoruz” demiştir. Çok basit ama çarpıcı ve anlamlı bir ifadedir. Gerçekten Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı halklarını, anadilde eğitim ve kendini yönetme hakkını tanımayan bir zihniyeti Kürtler niçin tanısın... Kürtleri kimliğiyle kültürüyle yok sayan bir devlete Kürtler niçin benim devletim desin. Öyle bir şey olabilir mi?" diyerek öz yönetim ilanlarını savundu.

"KÜRTLER STATÜSÜZ YAŞAMAYI NASIL KABUL EDER"

"21. yüzyılın bu çeyreğinde kimliksiz yaşamak tek başına en büyük isyanın nedenidir. Kürt halkının varlığı ve kimliği dahi kabul edilmemektedir. Kürtler tabi ki isyan edecektir, etmezlerse kötüdür." diyen Ok, "Zaten 40 yıllık mücadele de, bunca direniş ve bedeller de bunun için değil miydi? Yanı başında Güney Kürdistan ve Rojava’da halkımız statü kazanırken 20 milyonu aşkın Kürdün yaşadığı Kuzey Kürdistan’da Kürtler nasıl statüsüz yaşamayı kabul ederler... Her halk gibi Kürtlerde özgür olma ve kendilerini yönetme hakkına sahiptirler. Bunun önüne geçilemez artık." ifadelerini kullandı.

sabri-ok.jpg

İşte o açıklamalardan çarpıcı satırlar:

"ERDOĞAN'IN BAŞKANLIK HAYALLERİ TÜMDEN ORTADAN KALKACAKTIR" 

Bundan sonra 10 tane seçim de olsa Erdoğan ve AKP’nin kazanacağı yoktur. Halen hesaplarını HDP’yi barajın altına düşürmek üzerine yapıyorlar. Büyük yanıldıkları kesindir, HDP daha da güçlenecektir. Faşizm çıplak zorunu geliştirdikçe demokrasi güçleri daha da büyüyecektir. Bunun diyalektiği budur. Zaten şimdiden anketler göstermektedir ki HDP oylarını % 15 bandına ulaştırmıştır. HDP’nin oy oranı yüzde 20’lerin üzerindedir. 1 Kasım seçimlerinde AKP bir kez daha ölümcül bir darbe alacak, Erdoğan’ın başkanlık hayalleri tümden ortadan kalkacaktır.

"SOKAĞA ÇIKMAMAK DEMEK TEHDİTLERE MEYDAN VERMEK DEMEKTİR"

Seçim kararını alan biz değiliz, Erdoğan’dır. Dolayısıyla seçim sorumluluğu bu kararı alan Erdoğan ve AKP’ye aittir. AKP ve Erdoğan herhalde bunu da düşünmüşlerdir. Neredeyse Kürdistan'ın tamamının yasak ve güvenlik bölgesi olarak ilan edildiği, her taraftan saldırı ve gerilla eylemlerinin sürdüğü bir ortamda seçimler nasıl eşit ve demokratik bir ortamda yapılır bilemiyoruz. Denilmektedir ki sandıklar köylerde kurulmayacak. Bunun anlamı Kürt halkının iradesini sandığa yansıtmamak ve çalmaktır. Zaten hırsızlık ve çapulculuk AKP'nin karakteridir. Savaş ortamında seçime giderken böyle bir politikaları olabilir. Ama bu onların politikasıdır. HDP ve halkımızın da muhakkak bir politikası olacaktır. AKP’ye hırsızlık, gasp ve hile yolları tabii ki kapatılacaktır. Kolay kazanma şansı verilmeyecektir ve halkımız iradesine sahip çıkacaktır. Bunun için gerekli ve doğru olan ne ise o olacaktır. Aslında Türkiye’nin şimdiki gündemi Gever, Farqîn, Cizre olmalıdır. Türk ordusu ve polisi Erdoğan ve AKP’nin talimatları ile katliam yapmaktadırlar. Halkımız kahramanca bir direniş sergilemektedirler. Bu direniş sadece Botan ve Farqîn’de değil Kürdistan’ın her tarafını sarmalıdır. Seçim süreci kuşkusuz ki halkımızın geliştirdiği görkemli serhıldanlar ve AKP devletinin vahşi saldırılarına göre gelişecektir. Bundan sonra her şey halkımızın kendi özyönetimini oluşturması ve savunması olmalıdır. Buna hizmet etmeyen her şey eksiktir ve doğru değildir. Sadece son iki günde 4 çocuk katledilmiştir. Erdoğan ve AKP gerçekten çocuk katliamcısıdır. Bu katliamlara halkımızın cevabı daha örgütlü ve yaygın biçimde direnerek serhıldanları geliştirmek olacaktır. Kürtlere hakaret eden ve katliam yapan hiçbir güç ve hiç kimse hesap vermekten kurtulamayacaktır. AKP şimdi katliam için Kürdistan’ın her tarafını güvenlik bölge ilan edip, her şehir ve ilçemizde sokağa çıkma yasağını uygulamaktadır. Halkımız bu oyuna kesinlikle gelmemelidir. Sokağa çıkmamak demek her türlü tehdit, tehlike, katliam ve işkencelere meydan vermek demektir. Aksine tüm halkımız meydanları doldurmalı 24 saat ayakta olmalıdır. AKP’nin zulmü direnişle durdurulabilir.