BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

KCK-Basın davası başladı

36’sı tutuklu, 44 gazeteci ve medya çalışanının “örgüt üyeliği” veya “yöneticiliği” ile suçlandığı davanın görülmesine başlandı.

Abone ol

6’sı tutuklu 44 gazeteci ve medya çalışanının “örgüt üyeliği” veya “yöneticiliği” ile suçlandığı ve kamuoyuna “KCK-Basın” adıyla sunulan dava, bugün İstanbul’da başladı.

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava iki saat gecikmeli olarak başlayacağı sırada Mahkeme Başkanı Ali Alçık, avukatların oturmayı geciktirmesi üzerine oturuma ara verdi.

Salondaki sanıklar, sanık yakınları, gazeteciler ve avukatlar salonun boşaltılması talebine tepki gösterdi. “Özgür basın susturulamaz” sloganları arasında sanıklar salondan çıkarıldı. İzleyiciler bir süre salonu terk etmemekte direndi ancak, duruşmaya öğleden sonra devam etmek üzere salon boşaltıldı.

Duruşmayı izlemek üzere Çağlayan’daki Adalet Sarayı’na gelenler arasında Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri İlhan Cihaner ve Melda Onur, Barış ve Demokrasi Partisi Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, BDP milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel ve bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk ile çok sayıda yerli ve yabancı gazeteci de bulunuyor.

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada Özgür Gündem gazetesi, Dicle ve Fırat Haber Ajansları, Demokratik Modernite dergisi, Etik Ajans, Fırat Dağıtım, Birgün ve Vatan gazetelerinde çalışan gazeteciler yargılanıyor.

800 sayfalık iddianamede, 44 medya çalışanı hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 314. Maddesi kapsamında, “örgüt üyeliği” ve “örgüt yöneticiliği” iddiaları ile 20-25 yıla varan çeşitli hapis cezaları isteniyor.

2011’in Aralık ayı sonlarında polisin Özel Yetkili Mahkeme emriyle “KCK Basın Komitesi”ne yönelik olduğunu söylediği operasyonla çoğunluğu Kürt olan 49 gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alınmış, bunlardan 36'sı tutuklanmıştı.

“Evrensel hukuk ilkeleri çiğneniyor”

Davayı izleyen CHP milletvekili ve eski savcı İlhan Cihaner, BBC’ye yaptığı açıklamada, bu davanın “Özel Yetkili Mahkemelerde görülen diğer benzer davalar gibi, bağımsız yargının asgari temel kriterlerine aykırı bir dava olduğunu" söyledi.

Cihaner şöyle konuştu: “Dünyanın hiçbir yerinde kaldırılmış, işi bitmiş bir mahkemede dava görüldüğüne tanık olunamaz. Evrensel hukuk kriterlerinin hiç birine uyulmuyor. Suç olan eylemin işlendiği iddiasından hareket edilmesi ve kişinin o suç ile bağının hukuka uygun delillerle ortaya konması gerekir. Özel Yetkili Mahkemeler bunun tersini yapıyor. Önce kimin suçlanacağına karar veriyor.”

BDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü de 800 sayfalık iddianamede gazetecilerin yazdıkları haberler ve haber başlıkları ile suçlandığını söyleyerek, “Bu, Nazi Almanya’sında Goebbels’in aklına gelmezdi. Bir nebze adalet diye bir şey kaldıysa sanıkların biran önce tahliyesini bekliyoruz” dedi.

Meslek örgütleri izlemede

Dava ilk gününde meslek örgütleri ve tek tek gazeteci ve yazarlardan da ilgi gördü.

İzlemeye gelenler arasında Gazetecilere Özgürlük Platformu bileşeni meslek örgütleri, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu, Dışarıdaki Gazeteciler Grubu, Çağdaş Gazeteciler Derneği temsilcileri ile Uluslararası Basın Enstitüsü IPI, Sınır Tanımayan Gazeteciler RSF, Alman Gazeteciler Sendikası temsilcileri de vardı.

Gazetecilere Özgürlük Platformu adına BBC’ye konuşan Kadri Gürsel, hükümetin çıkardığı üçüncü yargı paketi ile bazı gazeteciler serbest bırakılmış olsa bile, ülkedeki basın özgürlüğü açısından hiçbir değişiklik olmadığını söyledi.

Gürsel’e göre, kaldırılan Özel Yetkili Mahkemelerde bazı davaların hâlâ devam ediyor olması bu mahkemeleri daha da “özel” hale getiriyor ve Avukat Turgut Kazan’ın tanımıyla “düşman hukukunun doğrudan uygulayıcısı” yapıyor.

Kadri Gürsel, “Başbakan daha geçen gün, ‘yargıya talimat verdik gereği yapılacak’ demekte beis görmeyerek Türkiye’de yaşadığımız şeyin bir hukuk meselesi değil bir siyasi irade sorunu olduğunu ortaya koymuştur” dedi.

Gürsel bugün başlayan davayı ise “Hem Türkiye’nin en önemli meselesi olan Kürt sorunu ve hem de basın özgürlüğüyle ilişkili bir dava” diye tanımlayarak önemine işaret ediyor.

Benzer bir görüşü dile getiren Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü Türkiye sözcüsü Erol Önderoğlu da, “Türkiye’de aslında hep bir basın özgürlüğü sorunu oldu ve genellikle bu iş hep aflarla çözüldü. Biz artık af değil özgürlüklerin genişletilmesini istiyoruz” diye konuşuyor.

“Tahliye bekliyoruz”

Sanık avukatlarından Ramazan Demir, normal koşullarda mahkemenin hafta boyunca, beş gün devam etmesini ve Cuma günü tahliye taleplerinin değerlendirilmesini beklediklerini söylüyor ve bir kısım tahliye konusunda umutlu görünüyor.

Ama daha baştan gergin başlayan mahkemede heyetin “normal koşulları” nasıl değerlendireceği belli değil.

Özellikle “KCK davaları” sanıklarının Kürtçe savunma yapma tutumu gündeme geldiği takdirde mahkeme heyetinin nasıl tepki vereceği bilinemiyor.