BIST 9.109
DOLAR 34,24
EURO 37,63
ALTIN 2.921,56

Kazan'dan Pamuk'a, Pamuk'tan Van'a

28 Şubat sürecinde-ki ben o süreci yanlış buluyorum- dönemin iktidarının inandırıcılığının bittiği olayı hatırlıyor musunuz?

Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın tutuklu Sincan Belediye Başkanı’nı ziyaret ettiği günü...

Adalet Bakanı’nın bir sanığı ziyaret etmesi doğal olarak adalete baskı olarak nitelenmişti.

Kulakları çınlasın Kazan’ın...

Onun yaptığını şimdi hergün yapıyorlar.

Hem dışarıdan, hem içeriden.

***

Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılacak “Ermeni Konferansı” ilk gündeme geldiğinde Adalet Bakanı konferansı yapacak olanları “Bizi sırtımızdan hançerliyorlar” diye suçlamıştı.

Sonra bir mahkememiz toplantıyı erteleyince, “Mahkeme bizi sırtımızdan hançerledi” dediler, bu defa Sayın Bakan sessiz kaldı.

Leyla Zana ve arkadaşlarının serbest kalma şekilleri halâ hafızalarda.

Ama son günlerde Orhan Pamuk ile ilgili olarak yaşananlar tam bir kara mizah örneği.

***

"Kimse söylemediği için söylüyorum. Türkiye'de 30 bin Kürt öldürüldü, bir milyon da Ermeni" dedikten sonra Nobel ödülünün sahibi belli oluncaya kadar susan Pamuk, ödül başkasına gidince sözde tevil yoluna gitmeye kalktı; "Canım Türkler de şehit olmuştu" diyerek.

Hele bir röportajı vardı ki onu yapan gazeteci olarak tarihe geçmek istemezdim doğrusu.

Neyse...

Yazımızın öznesi değil, örneği sadece Pamuk.

İşte bu Pamuk hakkında o günlerde dava açıldı.

Açılmaz olaydı diyesi geliyor insanın.

Dört bir yandan adalete saldırı başladı.

Dava "AB karşıtlarının saldırısı" olarak takdim edilmeye kalkıldı.

Dışişleri Bakanı dahil herkes “yürüyen bir dava hakkında” konuştular.

AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi RehnPamuk'u hem ziyaret etti, hem de:

“Türkiye’nin önündeki en büyük engel Orhan Pamuk olayıdır” deme cüretini gösterdi ki, onun yaşadığı Avrupa ülkelerinden birinde “Ermeni soykırımı yapılmamıştır” demek kanunla yasaklanmıştı.

İşte bu ve benzeri olaylar karşısında “Nerde bu devlet? Nerde bu hukukun üstünlüğü?” demeyenlerin inandırıcılık sorunudur bugün yaşadıklarımız.

Adaleti'ni bile AB'den bekleyenlerin halidir.

***

Şimdi Van Rektörü'nün tutuklanma ve yargılama biçimi tartışılıyor.

Suçludur suçsuzdur bilemem ama, tutuklanma şekli çok çirkin, çete suçunun ise diğer suçluları ortada yoklar!

Ancak Sayın Rektör'ün başına gelenleri sadece onun başına mı geldi.

"Geçmişe yönelik" işletilen kanunlar çıkarıldığında "Adalet arayıcıları" neredeydiler?

Beyler belki haklı olabilirsiniz ama, iki tarafa da millet inanmıyor.

Eğer adaletle davransaydınız geçmişte, inanılmaz bir güçtünüz şimdi; güç adalettir çünkü.

Çözüm ise samimi olanlar için çok basit: Yargının bağımsızlığı.