Pamukova'daki tren kazasında hayatını yitirenlerin sayısı 38’e yükseldi. İki gün önceki haberlerde ölü sayısındaki artış bu sözlerle duyuruldu. Ama gerçek öyle değil.
Abone olTren kazası ile ilgili yapılan eleştirilerin yanı sıra olumlu eleştiriler de geliyor. Bu yorumlardan birini Türkiye Gazetesi'nden Nuri Elibol yazdı. İşte Elibolu'nun eleştiri yaparken bir kez daha düşünün dedirten yazısı... 39’uncu cenaze! Yanıltıldınız... Hepimiz yanıltıldık. “Pamukova’daki tren kazasında hayatını yitirenlerin sayısı 38’e yükseldi.” İki gün önceki haber bültenlerinde ölü sayısındaki artış bu sözlerle duyuruldu. Böyle giderse ilk gün yaşanan rakam karmaşasındaki gibi bu rakam da gerçeği yansıtmayacak. “Cenaze sayısı 39’a yükselecek.” Diğer 38’i yakınlarının yüreklerine ateş düşürdü ama. 39’uncu cenaze hepimizin yakını. Hepimize ateş düştü. Bu cenazenin adı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları olacak. 22 Temmuz akşamı yaşanan tren kazası milletimizi yasa boğdu. Sözün bittiği yerde herkes konuştu, herkes yorum yaptı, herkes demiryolu uzmanı oldu. Tren kazası uyarısı yapan öğretim üyelerinin sözleri de bizlere yetmemişti. Önüne gelen ekranda bir şeyler söylüyordu. Elindeki cıvatayı evirip çeviren demirci ustasının “Bu cıvata bu raya uygun değil” açıklamaları ekrana geldiğinde gözlerim ve kulaklarımın bana ihanet ettiğini düşündüm. Olay çığırından çıkmaya başlamıştı. Sorumluların cezasını çekmeleri gerektiği ve istifa eleştirilerine diyecek sözüm yok. Ama ya biz gazetecilere ne demeli? Halkımız bu kazada “Livre”yle tanıştı. Fransızca’dan dilimize uyarlanan bu sözcük tren yollarındaki hız çizelgesini ifade ediyordu. Livre bir bulmaca halini aldı. Soldan sağa mı okunmalıydı, yoksa yukarıdan aşağıya mı? 147 yıldır bu çizelgeyle trenlerini hareket ettiren ülkesine inancını kaybedenler “Yoo siz bilmiyorsunuz. Bu böyle okunmaz. Yatay okunur. Trenin hızı 130 km. olmalı diye emir var’ diyebildiler. Ne hikmetse basın livre uzmanı kesildi. Makinistler Derneği Başkanı’nın, demiryolcuların sözleri de kâr etmedi. Makinist ne diyor? Bakan çıkıp basın toplantısında bir tespit yaptı. Ne dedi? İfadesini aynen yazıyorum: “Değerli basın mensupları, bir kazanın oluşması için çok çeşitli faktörlerin bir araya gelmesi lazımdır. Sadece hızdan kaza olmaz. Altyapının yetersizliği, üst yapının yetersizliği, çeken çekilen araçların teknik yetersizliği, kullanıcıların hataları olabilir. Talimatnamede belirlenen viraj giriş hızı 80 kilometredir. Kazadan sonra demiryolu teknik ekiplerinin hız diyagramında tespit ettikleri hız 118 kilometredir. Ancak bu, kazanın nedenini anlamak için yeterli bir hüküm teşkil etmez...” Bu sözleri “Bakan faturayı makiniste kesti” diyerek vermek ne ölçüde insafa sığar? İHA, 24 Temmuz’da bir gazetecilik başarısı sergileyerek makinistlerin ilk mahkemede verdikleri ifadeleri ele geçirdi. Birinci makinistin ifadesinde Bakan’la aynı paralelde olduğu görülüyor. Makinist kaza anını şöyle anlatıyor: “Olay sırasında treni ben kullanıyordum. 130 km hızla giderken hızımı 80 km’ye düşürmem gerektirdiği için frene bastım. Frene basar basmaz bir sarsıntı oldu. Sarsıntı üzerine aynadan baktığımda birinci vagon ile ikinci vagon arasındaki bağlantının koptuğunu, ikinci vagondan sonraki vagonun devrildiğini gördüm.” Prof. Aydın Erel’i önceki akşam bir televizyon programında izledim. Kendisine yöneltilen “Hızlandırılmış tren hız yapılmayacak bir bölgede kaza yaptıysa bu kazada yine hızlandırılmış trenin kusuru var diyebilir misiniz?” sorusuna “diyemem” cevabını vermiş ve açık yüreklilikle aynı yerde başka bir trenin de kaza yapabileceğinden söz etmiştir. Aynı açık yürekli, duyarlı tavrı hepimiz göstermeliyiz. Ama ne gezer. “Korkunç sözler” Bir Dergi “Bakan’dan korkunç sözler”, “Şok kaseti açıklıyoruz” başlıklarıyla müthiş bir gazetecilik başarısına imza attı?!.. Öyle ki Bakan’ın kapakta yeralan sözleri deşifre dedikleri bölümde yeralmıyor. Bakan’ın Genel Müdüre gizlice “Yap yap kimse fark etmez” dediği belirtiliyor. Oysa bahse konu olan Ankara-İstanbul demiryolu hattının altyapı çalışmaları nedeniyle bir buçuk ay trafiğe kapatılmasıyla ilgilidir ki bunu Genel Müdür de Bakan da her ortamda anlatırlar. Çok sayıda köşe yazarının bulunduğu bir ortamda bu “korkunç” açıklamaları yalnızca bir kişinin duyması ve kamuoyundan gizlediği “Şok kaseti” beş ay sonra yayınlaması da ilginç. Çarpıcı olayım derken çarpıldı Soruşturma sona ermeden, kazanın hızlandırılmış trenden kaynaklanıp kaynaklanmadığı ortaya konulmadan TCDD’ye çok ağır bir fatura kesilmiştir. TCDD’nin en büyük hatası kuşkusuz bu tren için bulduğu çarpıcı olduğunu düşündüğü isimle ilgilidir. “Hızlandırılmış tren.” Tabii siz bir trenin adını hızlandırırsanız o tren kaza yaptığında da hızlı bir takibe alınırsınız. İstediğiniz kadar dil dökün vatandaş da basın da hızlandırılmış trenden ‘gazına sonuna kadar basılarak gidilen’ bir tren yolculuğunu anlayacaktır. Haydi şimdi gel de ayıkla pirincin taşını! Bu kazanın herhangi bir tren kazasından farklı olduğunu yalnızca adından dolayı anlatamamak güç olsa gerek. Daha da anlatılamayacak gibi görünüyor. Ama lütfen TCDD’nin 39’uncu cenaze olmasına izin vermeyelim. Çünkü sonradan yapılacak suni teneffüs onu hayata döndürmeye yetmeyecektir.