BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Kayaoğlu, gerçekleri ortaya koyuyor

İnternethaber yazarlarından Bahri Kayaoğu "Devletin PKk'yla pazarlığı" yazı dizisine devam ediyor. Kayaoğlu'nun bu yazı dizisi uzun süre hafızalarda kalacak...

Abone ol

Devletin PKK'yla pazarlığı.. (2) -------------------------------------------------------------------------------- (…) Koruma PKK’lıları saymazsak, odada hatırı sayılır derecede konumu olan üç kişiydik.. Apo’nun önemli adamlarından ‘Botan’ kod adlı Nizamettin Taş, cebinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın, yani önemli bir devlet kuruluşunun kimlik kartını taşıyan 39 yaşındaki Erkin Erbay ve o dönemde iyi bir trajı olan Meydan gazetesi muhabiri ben.. Ses kayıt cihazımı açmış masanın ortasına koymuştum. Fotoğraf makinemle gurubu ölümsüzleştiriyordum. PKK’lı Nizamettin Taş ile Erkin Erbay’ın konuşmalarını dehşet içerisinde dinliyordum... Pazarlık ediyorlar!.. Devletin Şırnak bölgesinde kuracağı bir tesisin yapılışı sırasında, orada çalışanlara ve makina paktına, PKK'nın saldırıda bulunmaması için yapılan bir pazarlık.. Cebinde T.C Devleti’nin kimlik kartını taşıyan bir insana, PKK sorumlularından Nizamettin Taş aynen şunları söylüyor: (…) “Buraları Kürdistan, bu ülkenin sahibi var, bu ülkenin gözcüleri var. Bunlardan izinsiz yapılan şeyler meşru görülemez. Şimdi buraya müteahhitler geliyor, yol yapanlar var, okul yapanlar var, fabrika açanlar var, ticaret yapanlar var… Bizden izin almadan, bizim onayımız olmadan bir işe giriştiler mi etkinliğimizi yok sayıyorlar demektir… Karakol yapan da, okul yapan da gelip izin alıyor…” Konuşmanın devamı aynen şöyle… Erkin Erbay : Tabii, muhakkak, inanıyorum, tabi gerçekten böyle.. Nizamettin Taş: İşte temel hüküm şey değil. Şu anki hüküm, o son Nusaybin’deki vurulan mühendisler. Kendi yanlış hesapları yüzünden öldüler.Onun için gelişinizi gerçekten olumlu, kişisel düzeyde de bir hayli cesaret verici olarak görüyorum. Erkin Erbay : Söyleyin isteklerinizi. Nizamettin Taş: Şimdi önce bu kuracağınız iş yerinde çalıştıracağınız işçilerin hepsinin yöre halkından olmasını istiyoruz. Erkin Erbay : Olur, kabul. Nizamettin Taş: Bu tesisin kapısında öyle jandarma, polis, tim durmayacak. Erkin Erbay : Tamam, MİT imiş, sivil polismiş, bende istemiyorum. Tabi doğal olarak güvenlik önlemleri alınacak. 150-200 kişi kadar. Bunları da yöre halkından oluşturacağız. Nizamettin Taş: Gerekirse adamlarımız işçilerin arasına girip konuşma yapacak, parti programımızı anlatacak. Erkin Erbay : Tamam.. Nizamettin Taş: Varsa çıkabilecek herhangi bir proplem, şu, bu, olursa sürekli irtibatımız olur. Biz anında müdahale ederiz. Erkin Erbay : Tamam, ne mutlu.. Nizamettin Taş: Sizden istediğimiz bunlar. Tabii bir de şey var. Ben karakol yapan müteahhitten bile alırım. Devletten de alırım. Erkin Erbay : Şimdi güzel kardeşim, ben sana para olarak veremem. Biliyorsun bu devlet işi. Ben bunu devletten resmi olarak alamam. Nizamettin Taş: Bir sorun çıkmaz, merak etme. Sen görünüşteki işe bak. Erkin Erbay : Benim size vereceğim şu.. Para veremem. Araç vereyim, yakacak vereyim, yakıt vereyim. Ne stiyorsanız vereyim. Paraya çevirirsiniz.. Nizamettin Taş: Para vermezsen olmaz. Erkin Erbay : Peki ne vereyim? Para da vereyim ama kendi cebimden veririrm.. Nizamettin Taş: Sen kendi cebinden de versen, devletten sonra alırsın. Erkin Erbay : Petrol vereyim, çimento vereyim. Bölge bayilikleri vereyim. Adana’dan bu tarafa olan bayilikleri size verelim. Nizamettin Taş: Madem ki yanımıza geldin, dostsun. Bir miktar vermen lazım. Erkin Erbay : Parayı cebimden vereceğim, vallahi cebimden vereceğim. Nizamettin Taş: Cebinden çıkmaz, cebinden çıkmaz. Devletten alırsın mutlaka. Bak şahıslar yanımıza geldiğinde onların ihtiyacı olur. Sen madem ki bir dostsun, yanımıza geldin, ihtiyacın var. Ne istersen, elimizde ne imkan varsa, sana veririz.Yani şahıs olarak. Ama bu parti işi. Para vermen lazım.. Erkin Erbay : Ne verelim o zaman size? Onu söyleyin. Onu baştan konuşalım da.. Nizamettin Taş: (Gülerek) Ben de hiç pazarlık yapmayı bilmem.. Sadece rafineri kuracaksınız değil mi? Erkin Erbay : Sadece rafineri.. Nizamettin Taş: Kaça mal oluyor? Erkin Erbay : 3,5 trilyonu bulur. Şu anda 970 milyar ödenek de çıkmış çıkmış bulunuyor. Nizamettin TAŞ: 970 milyar… Ooo.. İyi para. Bize ne vereceksin? Erkin Erbay : Ne istiyor sunuz? Ben pazarlık yapmaya geldim. Söyleyin isteğinizi.. Nizamettin Taş: Diğer isteklerimizin dışında 10 milyar istiyoruz. (O tarihte 10 milyar çok büyük paraydı. B.K) Erkin Erbay : Oooo… Çok. 5 milyar verebilirim. Nizamettin Taş: Çok değil, çok değil.. Ben pazarlık yapmayı bilmem, galiba az istedim.. Erkin Erbay : Bende pazarlık yapmayı bilmem.. O zaman 7,5 milyar da anlaşalım. Yalnız 5’ini bir hafta içinde veririm, diğer 2,5 için de bana iki ay müddet tanıyacaksınız, oldu mu? Nizamettin Taş: Müddet sorun değil, olur.. Erkin Erbay : Parayı nasıl istiyorsunuz? Nerede verelim? Nizamettin Taş: Bizim için farketmez. İster TL. Isterse dolar olarak ödeyin. Parayı buraya getirin. İlişkilerimiz olur. Erkin Erbay : Tamam.. Parayı dolar olarak getiririm. Yapılan konuşmanın ve pazarlığın bir bölümü böyle. Halen arşivimde bulunan orjinal ses kasetinden virgülüne dokunulmadan deşifre edildi. 1992 yılının Nisan aylarında bu pazarlığın bir bölümünü, Meydan Gazetesi yazarı ve haber müdürümüz Behiç Kılıç, “Olmaz böyle şey” adını verdiği köşesinde yayınladı. Ortalık toz duman oldu. DGM’ler tarafından dava açıldı. PKK’ya rüşvet verildiğinin, ‘tek belge ve fotoğrafı’ olarak devletin arşivine girdi. “PKK ve Devlet pazarlığı(1)” başlığıyla dün yazdığım bu konunun gelişimi ile ilgili, bazı okurlarım değişik yorumlarda bulundular. Saygı duyduğum düşüncelerine bir açıklık getirir diye, bir sonraki yazımda, Behiç Kılıç’ın bu konuyu ele aldığı bir yazısını yayınlayacağım. --Bir sonraki yazı: Bu pazarlığa şahit olmanın başıma açtığı işler ve Behiç Kılıç’ın yazısı.