BIST 9.636
DOLAR 34,65
EURO 36,32
ALTIN 2.939,52
HABER /  GÜNCEL

Kaya gazı üretimi her ülkede uygulanabilir mi?

ABD'nin kaya gazı üretimi enerji maliyetlerini derinden etkiledi. Sadece dört yılda ABD'deki doğalgaz maliyetleri Avrupa'nın üç kat altına düştü. ABD'deki “kaya gazı devrimi” farklı ülkelerde uygulanabilir mi? BBC muhabiri Richard Anderson araştırdı.

Abone ol

Kaya gazının öneminin fark edilmesiyle ABD'deki enerji fiyatları alt üst oldu. Dünyanın geri kalanı ABD’nin kaya gazı başarısına imreniyor.

Sadece dört yıl önce Avrupa'daki doğal gaz fiyatları hemen hemen ABD ile aynı düzeydeydi. Fakat şu an ABD'ye oranla Avrupa'daki fiyatlar üç kat Japonya’dakiler ise beş kat daha fazla.

Hemen hemen her ülke enerji fiyatlarını düşürmek istiyor.

İngiltere'den Polonya’ya Çin'den Arjantin’e kadar her hükümet ucuz ve güvenilir enerjinin hayalini kuruyor.

Birçok kişinin umudu kaya gazı bu hayalin yanıtı olabilir mi?

Peki, ABD'deki “kaya gazı devrimi” gerçekten de dünyanın farklı ülkelerinde uygulanabilir mi?

Başarısız örnekler

Ticari veri sağlayıcı Platts'ın sorumlu yazı işleri müdürü Stuart Elliott Polonya örneğine işaret ediyor.

Polonya Avrupa'daki kaya gazı rezervleriyle dikkat çeken bir ülkeydi.

"Fakat Polonya örneği başarısızlığa uğradı" diyor Elliott.

Verimli kaya gazı rezervleri Polonyalı yetkililerin üretim sürecine başlama kararı almasını sağladı.

Birçok Amerikalı enerji şirketi kendi ülkelerindeki başarının bir devamını burada gerçekleştirmek için üretim sürecine katıldı.

Polonya'da 2013 yılı için 30 ile 40 arası kuyu açılması planlanmıştı. Fakat şu ana kadar maliyet açısından uzun süreçte verimli olması planlanan sadece bir kuyu açıldı.

Exxon Mobil, Talisman ve Marathon gibi şirketler ülkedeki operasyonlarına son verdi. Chevron, Conoco Philliphs ve San Leon ise azimle kaya gazı aramaya devam ediyor.

İngiltere merkezli Chatham House düşünce kuruluşunun kıdemli araştırmacısı Prof. Paul Stevens birçok kişinin Polonya hükümetini "açgözlü ve ahmak olmakla" suçladığını belirtiyor.

Her ne kadar yetkililer mevzuat usullerini yabancı yatırımcıları çekmek için değiştirseler de cezai vergi usulleri ve yabancı şirketlerin yerel ortaklarıyla çalışma şartı gibi şartlar ülkeye yönelik yatırımcı ilgisini azaltıyor.

Fakat Stevens ABD'deki başarının neden Avrupa'da uygulanamadığı ile ilgili olarak Exxon'ın baş yöneticisi Rex Tillerson'ın açıklamasına dikkat çekiyor:

"ABD'de kaya gazının çıkartılmasını olanak sağlayan teknoloji Polonya’nın coğrafi koşulları için yeterli olmadı.”

Büyük şüpheler

Kaya gazına büyük umutlar bağlayan ülkelerden biri de İngiltere'ydi.

Fakat son dört yılda bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar kuyu açmak için test yapıldı.

ABD'de enerji piyasası kaya gazının verimliliğine ikna olması için 100'e yakın kuyu açılmıştı.

Sürecin bu kadar yavaş ilerlemesinin nedeni kaya gazına yönelik kamuoyu tepkisi.

İngiltere’de çıkarma sırasındaki yer sarsıntıları yüzünden süreç 18 ay askıya alınmıştı.

Poyry Yönetim Danışmanlığı’nın üst düzey yöneticisi John Williams'a göre kaygıların fazla olması nedeniyle mevzuat usullerinin çok net olması gerekiyor.

"Her şey kusursuz olmalı. En ufak hata tüm süreci baltalayabilir. Onun için şu ana kadar pek ilerleyemedik" diyor Williams.

Bu konudaki kaya gazı karşıtlığı da devam edecek gibi gözüküyor.

Chatham House’dan Stevens, kaya gazı çıkarma sürecindeki ağır metal ya da radyoaktif maddeler yüzünden suların kirlenmesi gibi bir ihtimalin meşru bir kaygı olduğunu belirtiyor.

Kaya gazının kömür ve petrole oranla daha çevre dostu olduğuna dikkat çeken Stevens, “fakat sonunda o da bir fosil yakıt” diye uyarıyor.

Stevents, yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımların buraya aktarılmasının da ciddi bir kaygı oluşturduğunu söylüyor.

Kaya gazına yönelik kaygılar sadece İngiltere ile sınırlı değil.

Bu konudaki protestolar dünyanın hemen hemen her yerinde gerçekleştiriyor.

Geçen yıl 20 farklı ülkeden çevre savunucuları kaya gazı çıkartma yöntemi olan hidrolik kırılmanın zararlarına karşı küresel bir eylem günü ilan etti.

Fransa çoktan hidrolik kırılma yöntemlerini yasakladı. Romanya, Almanya ve Bulgaristan'da ise arama çalışmalarına ara verildi.

Temel çalışmalar

Petrol çıkarma çalışmalarına daha fazla alışık olan Amerikan kamuoyunun aksine Avrupa'da kaya gazına yönelik yoğun tepki var.

Bu tepki de kaya gazı çalışmaları ile ilgili ilerlemeye darbe vuruyor.

En temelde Avrupa'daki çevre mevzuatı çok katı.

Ayrıca kaya gazı ile ilgili araştırma ve yatırımlar ABD dışında çok da sınırlı.

Amerikan hükümeti 1980'lerin başlarında kaya gazı ile ilgili temel araştırmalara yönelik milyonlarca dolar katkı sağladı.

Ama Avrupa Komisyonu devlet yardımlarının aksine temel araştırma ve geliştirme yatırımlarının işletmeler tarafından yapılmasını istiyor.

Kısacası ABD'deki kaza gazı işletmeciliği bir günde doğmadı, 25 yılda gelişerek bu seviyeye geldi.

Prof Stevens mülkiyet haklarının da kaya gazı ile ilgili araştırmalarda önemli bir etken olduğunu söylüyor.

ABD'de konut sahipleri yer altındaki kaynakların da sahibi konumunda.

Böylece konut sahipleri kendi arazilerinde bir enerji kaynağının bulunması durumunda fiyat ile ilgili şirketlerle anlaşıp çıkarım haklarını şirketlere verebiliyorlar.

Fakat Avrupa'daki yeraltı kaynaklarının sahibi devletler.

Hiçbir devlet de pazarlık yapmadan çıkarım hakkını enerji şirketlerine devretmeye hazır değil.

Bu soruna ek olarak birçok ülkedeki yer koşulları, alt yapı ve boru hatlarının eksikliği ABD'deki kaya gazı devriminin tekrarlanabilmesi ile ilgili ciddi sorunlar olarak gözüküyor.

Ayrıca kaya gazının Avrupa'daki enerji fiyatlarına nihai etkisinin nasıl olacağına yönelik kaygılar da var.

Poyry'nin tahminlerine göre kaya gazının kullanılması durumunda Avrupa'daki toptan gaz fiyatları 2020 ile 2050 arasında yüzde 6 ile yüzde 14, elektrik fiyatları da yüzde 3 ile yüzde 8 arasında azalabilir.

Toptan satış fiyatları enerji faturalarının sadece bir etkeni olduğundan hane başına etkisi daha az bile olabilir.

Bu veriler Avrupa’da kaya gazının enerji fiyatlarına etkisinin ABD'ye oranla çok daha az olabileceğine işaret ediyor.

Türkiye'de kaya gazı

Amerikan Enerji Enformasyon Ajansı’nın (EIA) yayınladığı bir rapora göre Türkiye'de Güneydoğu Anadolu havzasında Dadaş ile Trakya havzasında Hamitabat formasyonlarında çıkarılabilir kaya gazı miktarı 680 milyar m3 olarak veriliyor.

Bu miktar Türkiye’nin bugünkü yıllık tüketimi (46 milyar m3) esas alınırsa yaklaşık 14-15 yıllık bir tüketime denk düşüyor.

Enerji piyasası analisti Cüneyt Kazokoğlu'nun BBC Türkçe için kaleme aldığı göre Türkiye’de henüz mevcut kaya gazı ve petrol rezervlerinin Türk mercileri tarafından belirlenmemiş olması, Türkiye’de çalışmaların sondajlı ön araştırma aşamasında olduğunu gösteriyor.

Büyük hedefler

Kaya gazının geleceğinin umut verdiği ülkelerin başında Çin geliyor.

Elliott, Çin'de enerjiye olan talebin giderek arttığına ve yetkililerin kaya gazı çıkarımı için milyarlarca dolar harcamaya hazır olduğuna dikkat çekiyor.

Çin yönetimi 2020 yılına Amerika'nın mevcut kaya gazı üretiminin üçte birine ulaşmayı hedefliyor.

Uzmanlar bu hedefin büyük olduğuna işaret ediyor. Fakat ülkedeki yer koşulları, ucuz işgücü, kolay mevzuat ve kamuoyu tepkisinin olmamasını Çin’in bu hedefe ulaşmasını kolaylaştırıyor.

Ama Çin için ise asıl sorun su. Çin'in kaya gazı rezervlerinin büyük kısmı ülkenin oldukça kurak kuzey batısında bulunuyor. Çıkarma sürecindeki suya ihtiyaca dikkat çeken Elliott. Bu durumun en büyük engel olduğunu belirtiyor.

Çin'in kaya gazı ile ilgili büyük hedefleri olmasına karşın şu ana kadar kaya gazı arama ile ilgili ciddi bir girişim yok.

Amerika'da binlerce kaya gazı üretim merkezi var. Ama dünyanın geri kalanındaki kaya gazı merkezlerinin sayısı bir elin parmağını geçmiyor.

William'a göre Çin'in kaya gazı üretebilmesi 8 ile 10 yılı bulabilir. Bu bile dünya enerji fiyatlarını kendi başına etkileyebilir.

Dünyanın geri kalanı için bu kadar sürede kaya gazı üretimine başlamak gerçekçe gözükmüyor. Stevens ancak 15-20 yıl sonra farklı bölgelerde kaya gazı üretimine geçilebileceğini söylüyor.

Kaya gazının enerji fiyatlarını sabitleyebileceğini ve güvenliğini sağlayabileceğini düşünen hükümetlerin bektekileri pek gerçekçi değil. Kaya gazı bu hedefleri karşılayacak doğru bir reçete olmayabilir.