Norveç'te yaşanan ve 93 kişinin ölümüyle sonuçlanan katliam tam 3 saat sürdü. İşte o dakikalar...
Abone olCuma günü Norveç'te yaşanan ve 93 kişinin ölümüyle sonuçlanan kabus üç saat sürdü. Norveçli yetkililer, saldırının üzerinden üç gün geçtikten sonra hala delilleri bir araya getirerek saldırının tüm planını ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Polisin incelediği bulgular, Oslo'nun merkezinde ve 32 kilometre ötesindeki Utoya adasında yaşanan saldırıya ait bir zaman çizelgesi ortaya koyuyor. Aşırı sağcı Anders Behring Breivik, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük toplu cinayetlerinden birinde "Avrupa'daki iç savaşın parçası olmak istediğinin" sinyalini verdi ve Norveç'teki lider kadroya beslediği nefreti dışa vurdu.
Polisin soruşturması, görgü tanıklarının ifadeleri ve hükümet yetkililerinin açıklamalarına göre, Cuma günü öğleden sonra yaşanan saldırı şöyle gerçekleşti (yerel saate göre) :
15:20: Oslo'nun merkezinde devlet binalarının olduğu caddede bir gübre bombası infilak etti. Norveç Başbakanı Jens Stoltenberg'in bürosu ve parlamento binası patlama yerine oldukça yakındı. Stoltenberg, patlama esnasında ofisinde değildi. Patlamada yedi kişi öldü.
Bir süre sonra, Norveç'in en büyük beşinci nehri Tyrifjorden üzerinden Utoya adasına giden feribota bindi. 1,2 kilometrelik yolculuğun ardından 26 dönümlük adaya ulaştı. Başkent Oslo'dan 32 km uzaklıkta olan Utoya adasında, İşçi Partisi'nin gençlik kolları yaz kampı düzenliyordu.
SALDIRI TOPLANTI ODASINDA BAŞLADI
Yaklaşık 700 gencin bulunduğu ada da, kamp organizatörleri büyük toplantı odasına toplanarak Oslo'daki patlama hakkında bilgi almaya çalışıyordu. Ardından, içeriye polis üniformalı bir adam girdi ve patlama hakkında bilgi vermek istediğini belirtti. Dikkatleri kendi üzerine topladıktan sonra bir anda kalabalığın üzerine ateş açtı.
Toplantı odasından çıkan Breivik, kamp etrafında gezinerek önüne çıkan herkese ateş etmeye başladı. Gençlerden bazıları saklandı, diğerleri suya atladı. Bir kısmı da adanın yakınından geçmekte olan teknecilerden yardım isteyerek canını kurtardı. 1,5 saat süren katliamda 86 kişi öldü.
17.27: Utoya yakınlarındaki bir polis istasyonu alarma geçti.
17.30: Oslo'daki ulusal polis merkezine, Utoya adasında yaşanan silahlı saldırı hakkında ilk kez bilgi geldi.
17.38: Utoya adası yakınlarındaki polis, Oslo'dan destek istedi.
17:52: Utoya adasının karşısındaki kıyıya çok sayıda polis ulaştı.
18.03: İlk polis gücü botla adaya ulaştı.
18.09: Özel polis harekat timi adaya hareket etti.
18:25: Özel eğitimli tim Utoya adasına ayak bastı.
18:27: Polis, Brievik ile yüz yüze geldi. Cani polisle çatışmaya girmeden teslim oldu.
AKILDA KALAN SORULAR
Norveç'i dehşete düşüren saldırının ardından, Brievik'in tek başına nasıl bu kadar insanı öldürdüğü sorusu akıllara geldi. Cani, internette yayımlanan manifestosunda saldırı da kullanacağı silah listesini belirtmiş, çok sayıda ek şarjör kullanacağını ifade etmişti. Brievik'in detayını verdiği liste şöyle:
"Kırmızı nokta görüşlü HK416 taarruz tüfeği (4 ek uzun şarjör). Alternatif olarak: AK-47 gibi herhangi bir taarruz tüfeği. Susturuculu Glock tabanca ve lazer (2-4 ek uzun şarjör), 3 parça tesirli el bombası. 1-2 şok bombası. 2 savunma amaçlı bıçak, gaz maskesi."
Polis, Breivik'in tutuklandığı esnada "Üzerinde çok büyük miktarda mermi olduğunu" ifade etti.
Cerrahlar da, Breivik'in vücudun içinde parçalara ayrılarak en ölümcül etkiyi yapması için "Dom dom mermileri" kullandığını belirtti.
Oslo polis şefi Sveinung Sponheim, Utoya adasındaki saldırıda "birden fazla silahlı kişiden" bahseden görgü tanıkları bulunduğunu söyledi. Bir müfettiş ise, "Önceliğimiz Breivik'in tek başına hareket edip etmediği" ifadesini kullandı.
İNTİHAR ETMEDİ
Breivik, onlarca insanın canına kıydığı saldırıların ardından polise teslim oldu. Bu tür saldırıların benzerlerinde katilin yakalanmadan önce intihar etmesi yaygınken, Brievik tam tersini yaptı.
Bunun nedeni olarak, Brievik'in kendini yaptığı eylemlerden dolayı suçlu görmemesi gösterilebilir. Norveçli caninin avukatı Geir Lippestad, Norveç'in NRK kanalına yaptığı açıklamada, "Müvekkilim yaptığı eylemlerin dehşet verici olduğunu düşünüyor. Ancak onun kafasında bunlar yapılması gereken şeylerdi" dedi.
Bugün mahkeme karşısına çıkarılacak olan Brievik'in, kendisini suçlu görmediği için suçlamaları kabul etmeyeceği tahmin ediliyor.
ATEŞ ETTİKÇE KAN FIŞKIRIYORDU
Katliam sırasında yaralanan ancak hastanede gördüğü tedavi sonrası kurtulan Adrian Pracon, şunları anlattı: Ben yaralandıktan sonra cesetlerin arasında ölü numarası yaptım. Ama konuşmaları duyuyordum. 11 yaşındaki bir çocuk, katile "Bana ateş etme. Ateş ettiğin yeter. Babamı da öldürdün. Ben ölmek için daha çok küçüğüm. Yeter artık" diyerek yalvarıyordu..."
"Katil, küçük çocuğa sempati duymuş ya da acımış olmalı ki yanından ayrıldı. Ben daha sonra denize atladım. Üzerimdeki giysiler ve ayakkabılar ağır olduğu için zor yüzüyordum tekrar adaya doğru yüzmeye başladığımda katil ormanlık alandan çıkmış denizde yüzenlere ateş ediyordu. O ateş ettikçe, denizden kırmızı kan fışkırıyordu. Bana doğru nişan aldığında ben de ateş etme diye bağırdım. Uzun süre bana baktı zaman harcamak istemediği için mi bilmem geri döndü."
Yaralılardan 16 yaşındaki İngvild Stensrud ise şu ifadeleri kullandı:
"Kurşun sesleri yaklaştıkça sıranın bana da geldiğini düşündüm. Katil ateş ederken şarkı söylüyordu. Kapıdan ateş ettiğinde bir erkek öldü. Biz 10 kişi kadardık. Sonra bize ateş etmeye başladı. Ben bacağımdan yaralandım hemen yere düşüp öldü numarası yaptım. O arada silahı yeni mermiler taktığını duydum. O an benim hayatımın en kötü anıydı. Kimse kıpırdamayıncaya kadar ateş etti ve gitti. Bir süre sonra ayağa kalktığımda kan gölüne dönmüş cesetlerin içinde olduğumu gördüm. Bulunduğum yerden kurtarıldığım zaman adada tek yaşayanın ben olduğumu sandım."