Kars’ı Kafkasların Davos yapmak isteyen Başkan Naif Alibeyoğlu, aralarında Hülya Avşar’ın da bulunduğu Karslı sanatçı ve işadamlarına yardım çağrısında bulundu..
Abone ol Nesrin Yanık Çorakbaş’ın röportajı…Geçtiğimiz aylarda Kars’ta düzenlenen Kafkas Kültürleri Festivali’ne ve 2. Kent Kurultayı’na ev sahipliği yapan Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu ile, İnternethaber’in Ankara bürosunu ziyaretinde görüştük.
Naif Alibeyoğlu, önce İnternethaber Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Özışık’ın eylül ayının başlarında sitede yayınlanan “İsrailliler Kars’ta arazi alıyor” haberine açıklık getirmek isteyerek, araştırmaları sonucunda bölgede haberde iddia edildiği şekliyle bir arazi satışı tespit edemediğini söyledi.
Kaldı ki, yabancıların bölgeden toprak almasının mahzuru olmayacağını da sözlerine ekleyen Alibeyoğlu, aksine bunun bölgeye katkısının olacağını da savundu.
Son aylardaki etkinlikleri ile Kafkas ülkelerinin dikkatini bölgeye çeken Kars ili, aslında Türkiye’nin çok önemli tarihi kentlerinden bir tanesi. Hatta Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu’na göre, kültürel özellikleri dolayısıyla tam bir Avrupa kenti!...
Ancak bugünlerde Kars, en önemli gelir kaynağı hayvancılığın da gerilemesiyle yoksullukla karşı karşıya bulunuyor. Naif Alibeyoğlu, röportajımız sırasında Şişli Belediyesi ve Mustafa Sarıgül örneğini vererek, yerel yönetimlerin gelirlerindeki derin çelişkilere dikkat çekti ve kentler arasındaki ekonomik uçurumların metropolleri nasıl tehdit eder hale geldiğini anlattı.
Bölgeye yatırım konusunda en büyük vefasızlığı Karslı işadamı ve sanatçılardan gördüğünü de saklamayan Alibeyoğlu, hemşerilerinden Hülya Avşar, Tamer Karadağlı ve Yavuz Bingöl’ü vefasızlar listesine koyarken; işadamı İsmail Aytemiz, Turan Çelik, İskender Bozdemir, Tuncer Güvensoy ve Resul Yıldız’ı ise vefalı Karslılar olarak değerlendirdi…
Bir ilçe belediye başkanı(Mustafa Sarıgül), yanında yüzlerce kişi ile birlikte yurt gezilerine çıkarken siz Kars’ta parasızlıktan yakınıyorsunuz. Bu ne yaman çelişki başkan?
Kars, doğunun çaresizliğinin, yokluğunun resmidir. Belediye Başkanlığı görevine kim gelmişse günü kurtarmış, popülizm yapmış. 80’li yıllarda getirilen Havancılığı Teşvik Kredileri’yle bütün mahallelerde ahırlar yapılmış ve yerel yöneticilerde buna izin vermişler. Bugün şehrimizdeki önemli sorunlarımızdan biri, hayvansal atıklar. Bu atıklar, her saat için önümüze çıkabilir. Bunun yanında, bir de atıklardan tezek yapılıyor, bunlar kışa kadar istifleniyor. Batıda vatandaş, günün belirli saatinde çöpünü poşette binanın önüne bırakıyor. Ama Kars’ta bunu yapmak mümkün değil. Günde 10 kez çöp aldığımız bölgeler var. Bunun yanında, cadde ve sokaklarda asfaltın üzerine atılan hayvansal atıklar oksitlenme yaparak, yapılan asfaltın ömrünü kısaltmaktadır. Buna bir de, eksi 40 derece soğuğu eklerseniz, Kars’taki asfaltın dayanma süresini siz tahmin edin. Batıda, doğalgazın olduğu illerde çevre kirliliği yok denecek kadar az. Bütün bunlarla beraber, başka şeylerle de mücadele ediyorsunuz. Batıda vatandaş Belediyeye ödeyeceği paraları elektronik ortamda bulunduğu yerden ödüyor. Kars’ta tahsilat memurlarımız vatandaşın ayağına günde birkaç kez gidiyor, ama yine tahsilat yapamıyor. Çünkü vatandaşın ödeme gücü yok, insanlar ekmek parası bulamıyor. Bundan 5,5 yıl önce göreve geldiğimizde, Kars’ın 19 mahallesinden 13‘ünde kanalizasyon bulunmuyordu, şimdi şehir kanalizasyonunun % 90’ı tamamlandı. Kars’ın içme suyu yoktu. Şimdi tüm çeşmelerden akan suyu rahatlıkla içebiliyorsunuz. Kars’ın içinde yol yoktu. 1054 tane yol yaptık. Kaldırım, çocuk parkı ve insanların dinlenme alanları yoktu. 33 tane çocuk parkı kurduk. Görevi devraldığımızda, belediye çalışanlarının 8 aylık maaşları ve ikramiyeleri ödenmemişti. Şimdi herkes gününde maaşını alır, ikramiyeleri de ödenir. Bunun yanında, belediyelerin en fazla borçlu olduğu kurum olan İller Bankası’na trilyonlarca borcumuz yoktur. Ancak Belediye Başkanı olarak, bunun dışında yaşadığımız pek çok sorunlarımız var. Her gün yaklaşık 500 kişi, benim yanıma iş istemek için geliyor. İnsanımız zor durumda. Sabahın beşinde, altısında evimin önüne vatandaşlar yığılıyor. İlgimizden ve oluşturduğumuz güvenden, bizi umut kapısı olarak görüyorlar. Ama imkanlar ortada. Bizim de tüm çabalarımıza rağmen elimiz kolumuz bağlı. İşte bunlar beni kahrediyor.
Bir belediyenin bütçesine kaynak bulabileceği yerler bellidir. Nereden kaynak sağlıyorsunuz?
Belediye başkanlıklarının kaynaklarından bahsediyorsanız, zaten bellidir. Ama belediyenin kaynakları için de, kentte ticaretin gelişmiş olması gerekir. Bu gelişme olmayınca sosyal yaşantıdan, kültürel aktiviteden ve alt yapı hizmet olanaklarından bahsetmek mümkün değildir. Belediyeye gelen 200-250 milyar gelirle alt yapıyı mı, yolu mu, kanalizasyonu mu yapayım, ya da personel maaşını mı ödeyeyim? Bir köşede sessizce bu kentin, bu halkın kaderini nasıl değiştireceğiz diye ağlıyoruz. İşte bu anlamda sivil toplum örgütlerinin, devletin giremediği yerlere girme gibi bir misyonu vardır. Bunu harekete geçirmesi gerekir. Neredeyse bütün etkinlikler son yıllarda İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Diyarbakır’a gidiyor. Festivaller, kongreler, organizasyonlar orada. Tabi ki Diyarbakır’a da bütün bu etkinlikler gitsin. Orada yaşayan gençlerimiz, insanlarımız büyük şehirlerdeki coşkuyu yaşasın. Ama Mardinliler, Karslılar da bunu yaşasın. Türkiye’de büyük göç dalgaları metropolleri vuruyor. Buralarda sınıflar arası çatışma başlıyor. Bu çatışmalar, gruplar arasında gelir dağılımındaki eşitsizlikten kaynaklanıyor. İnsanlar çetelerin, mafyaların, yasal olmayan örgütlerin peşlerine gidiyorlar. Bugün kentleri yaşanabilir kentler haline getirebilirsek, insanların iyi yaşamasını sağlayacak koşulları yaratırsak, kimse aile ocağından, kentinden ayrılıp metropole gitmez. Bir zamanlar, İstanbul için taşı toprağı altın derlerdi. Şimdi eğer paranız ve çevreniz yoksa, orada hamallık bile yapamazsınız. Ben buradan tüm ilgililere çağrıda bulunuyorum. Bu ülkede çatışma ortamlarının olmasını istemiyorsak, herkesin kendi doğduğu kentte yaşamasının koşullarını sağlamamız gerekir. Her şey İstanbul ve Ankara’ya göre düzenlenirse, diğer belediye başkanları ne kadar yetenekli olursa olsunlar, elbette belli noktalarda aktif çözümler bulamayacaklardır.
Kars’ta yaşayan insanların eğitim durumu nedir?
Kars, Türkiye’de eğitim düzeyi en yüksek olan kentlerden biriydi. Ama kentte yoksulluk artıkça, eğitim de gerileyecektir. Bu, doğanın yasasıdır. Kars’ta büyük bir sermaye göçü oldu. Bir zamanlar, insanlar sokaklardan geçerken her evden piyano sesi yükseliyordu. Şimdi ne oldu? Beyin göçü yaşandı. İnsanlar iş bulamayınca göç ettiler, bu Kars’ın en büyük kaybı oldu. Kentin alt yapısı ve yaşayan bir ruhu var. Ama…
Ülkede tek parti iktidarının olması sizin sorunlarınızın çözümünde bir etken olmadı mı?
Elbette birçok konuda olumlu yansımaları oldu Bakanlar Kurulu’ndan çıkan bir kararla DSİ, Kars’ta içme suyu yatırımlarını hızlandırdı. Bu konuda Sayın Başbakan’dan da büyük destek aldık.
İçinde yaşadığınız kentin sorunlarına değinebilir misiniz?
Kars’ın başlıca birkaç sorunu var. Öncelikle Doğu Kapının ivedilikle açılması gerekiyor. Bizim gelişmemiz açısından, bu kapı büyük önem arz ediyor. Çünkü Kars’ta faaliyet gösteren firmaların pazar sorunu var. Bu sorunu açılacak olan Doğu Kapı ortadan kaldıracak. Çünkü 100 milyon insana hitap eden bir pazarın başlangıç noktası Kars. Kafkaslara, kuzeyde Moskova’ya, doğuda Orta Asya Türki Cumhuriyetlerine uzanan demiryolları var. Demiryolu en güvenilir taşımacılık. Bu anlamda Doğu Kapının açılması ülkemizdeki ve Avrupa’daki yatırımcıların ürettikleri malın, Orta Asya’ya ulaşmasını sağlayacak. Orta Asya ve Kafkasya pazarı 250 milyar dolarlık bir pazardır. Bu anlamda, bu pazarın demiryolu ile değerlendirilmesi gerekir. Gürcistan’da istikrarlı bir yönetim olmayışı, demiryolu taşımacılığını en güvenli ulaşım aracı yapmaktadır. Ermenistan’a ambargo var deniyor, ama ben buna inanmıyorum. Eğer ambargo varsa neden vize kaldırıldı? Neden İstanbul’dan Ermenistan’a uçak seferleri başlatıldı? Neden Türk tırları Ermenistan’da cirit atıyor? O zaman aklıma tek bir soru geliyor “ Ambargo sadece Kars’a mı?” Ermenistan’la diyalogları başlattığımızda sorunlar zamanla çözülecektir. Diktatörlükle yönetilen ülkelerde, yönetenler dış düşmanlıkları pompalayarak ayakta kalırlar. Ermenistan’daki yönetim de, şu anda ayakta kalmak için Türk düşmanlığını diasporayla birlikte sürdürüyor. Bunların elinden silahını diyaloglarla almamız gerekir. Hep yanlış yerlere odaklanıyoruz.
Kars’ta hayvancılığın durumu nedir?
Bölgede hayvancılık ölme noktasına geldi. Ankara Fransa Büyükelçiliği ve belediyemiz işbirliği ile ortak yürüteceğimiz “Kars’ta büyükbaş üretiminin ve verimliliğin artırılması”na yönelik bir projemiz 2005 yılı başında uygulamaya geçecek. Biz bu projenin, tarım ve hayvancılık politikasına bir örnek teşkil edeceğini düşünüyoruz. Çünkü Kars Kaşarı ve Balı bir markadır. Avrupa Birliği ve dünya standartlarında markalaşmaya gidilmesi gerekliliğine inanıyoruz. Bu proje, Kars’ın geleceği için uzun vadede büyük önem taşıyor. Burada amaç, kısa vadeli politikalarla günü kurtarmak değil, uzun vadede Kars’ın geleceğini şekillendirecek projeleri hayata geçirmek. Tarım Bakanlığı’nın da hayvancılığı destekleyici projeleri var. Ayrıca Organize Besi Bölgesi projesinin önemini unutmamak lazım. Öncelikle kimlikli ve uygar kentliliğin gereği olarak, ahırların şehir dışına taşınması gerekir. Bugün için İran’dan hayvan girişi var. Buna ilişkin önlemlerin alınması gerekir. Bu ülkenin en önemli değerlerinden birisi hayvancılıktır. Bizim bölgemizde ise, hayvancılık neredeyse ölme noktasına geldi. Hepimiz biliyoruz ki, doğadaki kıt kaynaklardan birisi de gıda. Bu ülkenin geleceğini kendi ellerimizle yok ediyoruz. Kars’ta beslenen hayvanın eti, organik tarım ortamında beslendiğinden çok lezizdir.
Sizin karşı olduğunuz bazı uygulamalar var. Örneğin Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nın uygulamalarını yanlış buluyorsunuz. Bunun nedenlerini açıklar mısınız?
Ben size şunu söyleyeyim. Ülkede iki önemli mesele var. Birincisi geçmiş yıllardan gelme büyük bir yanlış. Sosyal Yardımlaşma Vakfı, Türkiye’de dilenciliği pompalayan yegane kurumdur. Adamın beş katlı apartmanı var, ama yakını varsa Vakfın hizmetlerinden o da faydalanıyor. Bu vakıf, herkesi hazırcılığa alıştırıyor. Oysa, bu vakıftan gelen parayla o ilde her yıl 5 tane fabrika açılsaydı, 25 yılda orta ölçekli sanayi ülkesi olurduk. İşsizlik sorunu büyük oranda çözülmüş olurdu. İkinci önemli mesele, geçen hükümetten kalan ve bu hükümetinde devam ettirdiği çiftçiyi teşvik projesi. Bu proje kapsamında, Kars’ta çiftçilere her yıl 45 trilyon para dağıtıldı. Ben belediye olarak, bu paralarla yeni bir Kars kurardım. Sadece bir yıllık ödemeyle bile, köylerimin hiçbir sorunu kalmazdı. Bütün sorunlar çözülürdü. Kurban bayramı arifesinde verilen bu paralarla, insanların çoğu kurbanlık hayvan aldı veya farklı işlerde kullandı.
Kafkas Üniversitesi ile ilgili düşünceleriniz?
Kafkas Üniversitesi, Kafkaslara hitap eden bir üniversite olmalı. Kafkas Üniversitesi iddiası olan bir üniversite. Bu üniversitenin geliştirilmesi ve Kars’ın bir üniversite kenti haline gelmesi lazım.
Kış aylarını yoğun kar yağışı altında geçirmenize rağmen, kış sporları yatırımlarınız oldukça kısıtlı. Bölgenizde bu konudaki yatırımlar hangi düzeyde?
Bölgemizde kış turizmini geliştirmemiz lazım. Sarıkamış, kış turizmi açısından çok uygun şartlara sahip. Uzun vadede, burada kış olimpiyatları yapılabilir. IMF, spor dışındaki yatırımlara karşı çıkıyor. Bu anlamda, kış olimpiyatlarını Kars-Sarıkamış ve Erzurum’a çekmek gerekir. Olimpiyatlar, kuzey yarım küreyi ele aldığımızda birçok ülkede iki ya da üç kez yapılmış. En son Atina Olimpiyatlarını izlerken, ülkem adına çok heyecanlandım. Bir taraftan da çok hüzünlendim. Neden bu olimpiyatlar Türkiye’de olmasın? Yeterli düzeyde alt yapı oluşturursak, ki oluşturulması gerekir, biz kış olimpiyatlarını alnımızın akıyla başarabiliriz. Sarıkamış bunun için ideal bir yer.
Kars Organize Sanayi bugün hangi durumda?
Burada faaliyet gösteren işyerleri yavaş yavaş kapanacak. Nedeni, başta pazar payının giderek ortadan kalkması, bir diğer neden de alınacak kredilerdeki şartlar. İşletme sahibi bugün için, bir fabrika ya da ek yatırım ihtiyacından dolayı 300 milyar kredi istiyor. Problem burada başlıyor. Çünkü istenen kredinin dört misli tutarında teminat isteniyor. Bu teminatı verecek güç olsa, krediye ne gerek var ki? Bu sorunlar aşılamadığından ne kredi alınabiliyor, ne de yatırım yapılabiliyor. Ya da yapılan yatırım günümüz teknolojisiyle buluşamadığı içi,n gün geçtikçe değerini kaybediyor.
Hükümete sorunlarını aktarıp, çözüm bulabiliyor musunuz?
Daha öncede belirttiğim gibi, hükümetimizle birlikte başarılı çalışmalara imza attık. DSİ ile gerçekleştirdiğimiz Kars İçme Suyu Projesi bunun bir örneğidir. Aynı desteği diğer sorunların acil çözümlenmesinde de bekliyoruz. Daha öncede bahsettiğimiz Kars-Tiflis demiryolu olsun, Doğu Kapı olsun, bunlardan birin muhakkak hayata geçmesi lazım. Eğer Batum-Tiflis Demiryolu açılırsa Kars’ın önü kesilmiş olur.
Cumhurbaşkanın vetosuna uğrayan ve tekrar TBMM’ye gönderilen Yerel Yönetimler Yasası’nı değerlendirir misiniz?
Yerel Yönetimler Yasası her şeye rağmen iyi, ama çok fazla getirisi olmayan bir yasa. Demokratikleşme açısından iyi. Onun dışında, bir kentin gelir düzeyi düşükse ve o kentte ticaret hiç yoksa yasanında yapabileceği hiçbir şey yok.
Yurt dışından pek çok davet aldığınızı biliyoruz. Bunun sizin için anlamı nedir?
Evet. Birçok ülkeden davet alıyoruz. Bu Eylül ayında bir heyet olarak Malezya’nın başkenti Kuala-Lumpur’a gittik. Dünya Yerel Yönetimler Birliği (INTA) toplantısıydı. Kentler ve sorunları tartışıldı, çözümler arandı. Ben ülkemin adına konuşmacıydım. Ekim ayında, hayvancılık konusunda bir işbirliği için Fransa hükümeti tarafından resmi bir heyet olarak çağrıldık. Yine sınır kentleri arası işbirliği projeleri geliştirilmesine yönelik bir davet, Norveç’ten geldi. Bence bir belediye başkanının dünyayı gezmesi ve kentini geliştirmek için uluslararsı arenada fikir edinmesi çok önemli. Yurtdışından birçok belediye başkanı ve bürokrat dostluklar edindim. Projelerimizin gerçekleştirilmesinde dünyayla bağlantı kurmamız ve Kars’ı dünya gündemine oturtmayı hedeflememiz gerekiyor.
Kars’a yatırım yapalım, bölgemizi destekleyelim diyen hemşeriniz yok mu?
Yok denecek kadar az. Gelenler diyor ki “Bir tane fabrika ya da alışveriş merkezi yapalım” fakat bölge insanının alım gücü olmadığından, açılanlar bir süre sonra tasfiye edilmek zorunda kalıyor. Duyarlı iş adamlarımız yok mu? Tabi ki var. Örneğin İsmail AYTEMİZ. Kars’ta okul yapıyor, Yurt yapıyor. Turan ÇELİK, İskender BOZDEMİR, Tuncer GÜVENSOY, Resul YILDIZ var. Yani kısacası bir elin parmaklarını geçmiyor. Dışarıdaki Karslılar büyük ölçüde vefasız. Kars’ı çok irdelerler, çok konuşurlar, ama hiçbir katkıları yoktur. Geçenlerde Kayserili işadamlarına gıpta ettim. 450 trilyonluk yatırım yapmışlar. 139 tane fabrikanın temeli altmış. Bir kongre merkezi yapılıyor, fakültenin açılışı yapılıyor. Tamam Kayseri’nin zengin sayısı Kars’ta yok. Ama hiç yok değil ki. Karslı zenginler, Karslı sanatçılar var. Herkes taşın altına elini koymalı artık “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” olmaz. O yılan gün gelir okyanusun öbür yanındaki ikiz kuleleri vurur. Bu yüzden ortak gelecek konusunda herkes bilinçlenmeli ve ortak hareket etmelidir. Bir sinerji yaratılmalıdır.
Nasıl bir Kars hayal ediyorsunuz ?
Yönetimdeki bazı yöneticilerin bir handikabı var. Gelişmişliği nüfusun artmasıyla özdeşleştiriyorlar. Çok yanlış düşünüyorlar. Bu nedenle büyükşehir belediyelerine daha farklı ilgi gösteriyorlar. Ben kentimin nüfusunun 150 bini aşmasını istemem. Avrupa’da birçok kent, 100 bin nüfusun üzerinde değildir. Davos, dünya kongreler şehridir. Bu gibi küçük Avrupa kentlerinin, belli misyonları vardır. Ben kentlimin yaşam kalitesinin artırılmasını, çağdaş koşullarda insanca yaşamasını istiyorum.
Gözden uzak olan gönüldende ırak oluyor. Sizin için de geçerli mi acaba?
Kars eskiden haritada bilinmiyordu. Şimdi ilerleme kaydedildi. Bunu medyaya borçluyuz. Bizi medyaya taşıyan da başarılı çalışmalarımız oldu. Kente çağdaş bir görünüm kazandırdık, tüm sokakları doğal taş yaptırdık, kentimizin kimliğine ve ruhuna uygun Avrupa’dan heykeller getirdik. Bunların öneminin farkına varan medya, bizi ulusal ve uluslararası kamuoyuna taşıdı. Avrupa’da birçok sanatçı, gönüllü olarak dünyanın çeşitli yerlerinde yoksul insanların, çocukların hayatlarını kurtarmak adına çalışmalar yapıyorlar. Doğanın ve tarihsel mirasın korunması için kampanyalar düzenliyorlar. Burada bir gönüllülük var. İşte gerçek kahramanlar onlardır. Ben tüm Kars’lı sanatçılara, işadamlarına çağrıda bulunuyorum. Lütfen kentimize sahip çıkalım. Kars, Avrupa standartlarında Türkiye’nin en önemli kimlikli kentlerinden birisidir. Her zaman gururla söylediğim gibi, yaşayan onurlu bir ruha sahiptir. Kars’ta bu tarihi mirasa sahip yüzlerce bina bulunmaktadır. Bu tarihi dokuya sahip binalarda oturan insanların çoğu, su parasını bile ödeyecek güce sahip değillerdir. Sanatçılarımıza, işadamlarımıza bu binaların restorasyonu ve kente kazandırılması için çalışmaya katkıda bulunma çağrısında bulunuyorum. Kültürel binaların restorasyonuna ilişkin bütün çalışmalar vergiden muaftır. Bu çok önemli bir unsur. Her biri bir ev alsa, onu restore etse kentimiz dünyanın en kimlikli kentlerinden biri olacaktır. Bizler de onların adlarını caddelere, sokaklara veririz ve onları ölümsüzleştiririz.
Bu kadar yoğun çalışma içerisinde kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz?
Zaman ayıramıyorum ki. Benim evim, ailem, hayatım belediye olmuş. Şu an Ankara’da yine görüşmeler için bulunuyorum. Yarın muhakkak Kars’a dönmem lazım. Özel hayat diye bir kavram bende yok artık. Benim her şeyim Kars ve Kars’a olan sevdam!...