BIST 9.550
DOLAR 34,49
EURO 36,30
ALTIN 3.012,10
HABER /  GÜNCEL

Karayalçındaki rozetin sırrı

Murat Karayalçın Keçiören depreminden memnun. Encümen-i Daniş rozeti taşıyor mu? CHP adayı iddialara cevap verdi.

Abone ol

Melih Gökçek'in Ankara'daki rakibi Murat Karayalçın Turgut Altınok'un görevden çekilmesini memnuniyetle karşıladı. Karayalçın Encümen-i Daniş iddialarına da cevap verdi.

Gazeteci Ömer Şahin’in hazırlayıp sunduğu Kanal A TV’deki “Görüş Farkı Seçim 2009 “programının dün akşamki konuğu CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Karayalçın’dı.

Karayalçın, Ömer Şahin’in yanı sıra Hürriyet Gazetesi yazarı Şükrü Küçükşahin ve Taraf Gazetesi Ankara Temsilcisi İsmet Demirdöğen’in sorularını cevapladı. İşte programda dikkat çeken bazı bölümler:

Turgut Altınok’un adaylıktan çekilmesi…

Encümen'i Daniş üyesi mi?

Yakasına taktığı Atatürkçü Düşünce Derneği'nin rozetiyle dikkat çeken Karayalçın iddialara karşı çıkıyor ve şunları söylüyor;

"Ben neyle suçlanıyorum, yani bir tarafta bir suçlama var, öteki tarafta Encümen-i daniş üyesi olmakla suçlanıyorum. Bu suçlamalar da birbiriyle tam olarak örtüşmüyor.

Hayır değilim, değilim yani bir çağrı da almadım. Herhangi bir toplantısına da katılmadım. Ayrıca Murat Karayalçın değil, Murat Sökmenoğlu olduğu da biliniyor. Bu da açıklandı ama buna rağmen bir kısım medya bunu sürdürmeye devam etti. 


Siyasi olarak değerlendirdiğimizde Turgut Altınok’un adaylıktan çekilmesinin ya da çekilmek zorunda kalmasının AKP için ciddi bir sorun yaratacağını Keçiören’de düşünüyorum. Turgut Altınok beğenilen bir belediye başkanı olarak değerlendiriliyor. Ortalama böyle bir değerlendirme Turgut Altınok için dile getiriliyor. O nedenle AKP için bir sorun olacaktır. Ankara geneline bu ne ölçüde yansıyacak, onu tam olarak kestiremiyorum. Ama en azından bizim için bir olumsuzluk olmadığını biliyorum.

CHP’nin Kur’an kursları ve çarşaf açılımı…

SHP’nin yeni bir yönetimi var ve bu yönetim böyle bir değerlendirmeyi tercih etmiş olabilir. Ben siyasetin toplumsal kimlikler üzerinden yapılmasını yanlış bulan bir siyasetçiyim. Yıllar yılı bu böyle oldu. İnsanlarımızın etnik kökenleri, insanlarımızın inançları, insanlarımızın giyinme ya da örtünme tercihleri hep siyasi malzeme konusu, siyasi tartışma konusu yapıldı. Ben bunun yerine siyasetin toplumsal sorunlar üzerinden yapılmasını gerekli görüyorum. Toplumsal kimlikler üzerinden değil, toplumsal sorunlar üzerinden yapılan bir siyasetin Türkiye için daha yararlı sonuçlar vereciğine inanıyorum. O nedenle bu açılım sözcüğüne ve tek tek çarşaf, Kur’an kursu ayrıntılı örneklere girmek yerine ben CHP’nin sonuçta inanç konusunda daha farklı bir anlayışı ortaya koyduğu izlenimini veren yaklaşımını da, AK Parti’nin Alevilik konusunda daha farklı bir anlayışı benimseyeceği izlenimini veren yaklaşımını da olumlu buluyorum. Çünkü buradan hareketle sonuçta siyaset, siyasi partiler, iktidar partisiyle ana muhalefet partisi kimlikler üzerinden siyaset yapmaktan toplumsal sorunlar üzerinden siyaset yapmaya doğru bir ya da birkaç adım atmış oluyorlar. Ben bunu olumlu karşılıyorum. Ama tek tek rozet takılması, çarşaf kullanılması, bunun içten olup olmaması gibi sorunlara girmeyi gerekli görmüyorum.

“Deli Ergenekon” ifadesi…

Ben böyle bir ifade kullanmadım. Ergenekon’un delisi olur mu Ömer bey, akıllısı mı var ki delisi olsun. Böyle bir ifadeyi bir siyasetçi olarak kullanmamın bir anlamı olabilir mi? Evet, böyle bir görüşme oldu. O görüşmemiz de bir sohbet toplantısıydı. Bir program sonrasında hep birlikte kahvaltı ediyorduk ve Türkiye’nin siyasi meselelerini birbirimize ifade ediyorduk. Ben şunu söyledim, Türkiye çok ciddi iktisadi bunalım içerisinde, Türkiye’nin yönetimi bana göre acz içinde, buna rağmen bu seçimde AKP bir başarı elde ederse o zaman Türkiye’de demokrasinin işlerliği açısından ciddi kaygılar ortaya çıkacaktır, dedim. “Deli Ergenekon” gibi bir ifade kullanmadım.