Karayalçın bir kez daha yenilgiyi tadacak!
IPSOS'un Ankara anketi,
Habertürk'te açıklandı önceki gün. 2004 ile 2009'u
kıyasladığımızda, CHP'de çok ciddi bir sıçrama
var. Oysa, detaya indiğimizde, aslında CHP'nin yerinde
sayıyor!
Şöyle...
CHP'nin 2004 seçimlerinde aldığı oy oranı yüzde 12.
AK Parti yüzde 55.
MHP yüzde 4.
Buraya dikkat, SHP yüzde 20.
2009'a bakıyoruz, evet AK Parti'de yüzde 15'lik bir kayıp var. Melih Gökçek, yüzde 40'la seçimi alacak gibi görünüyor.
CHP yüzde 32 ile ikinci sırada.
Üçüncü parti MHP... 2004 seçimlerinde yüzde 4 olan MHP'nin oyları Mansur Yavaş'la yüzde 24'lere fırlamış.
Ne değişmiş?
CHP oyunu arttırmış mı?
Hayır!
SHP'nin aldığı yüzde 20'lik oy oranı Karayalçın'dan dolayı CHP'ye kaymış. SHP ile CHP'nin oy toplamı yüzde 32'ye çıkmış. Yani, sol tek adayda anlaşmış ama, bütün sol partilerin oy oranı hala yüzde 32.
Başarı bunun neresinde peki?
Eğer bir başarıdan söz edilecekse, Mansur Yavaş'ın hakkını teslim etmemiz gerek. 2004'teki yüzde 4 olan MHP'nin oylarını yüzde 24'e çıkarmış.
Başarı budur!
Melih Gökçek'e gelince...
15 puanlık bir kaybı var.
Ancak hepimiz biliyoruz ki kaybedilen oylar MHP'nin oyları.
Ülkücüler yuvaya dönünce, Gökçek gerçek oyunu bulmuş oldu.
Özeti şu: 2004 seçim sonuçlarını IPSOS'un bir hafta önce yaptırdığı anketlerle karşılaştırdığımızda, 29 Mart'ın en karlı ismi Mansur Yavaş görünüyor. Karayalçın bir kez daha yenilgiyi tadacak gibi. Gökçek ise, yüzde 40'la da olsa rakiplerini bir kez daha alt etmenin mutluluğunu yaşayacak!
Can Ataklı kızacak ama anketler böyle diyor...
Onlar Erdal Şafak'ı anlayamazlar!
Erdal Şafak'a kızıyorlar, oğlunu evinden alıp, iş yerine bırakıyor diye. Evinin içinde ayakkabı giymedi diye, daha önce de Erdal Şafak'ın çoraplarını ağızlarına almışlardı.
Kim?
"Organize bir çete!"
Kemal Kılıçdaroğlu'nun deyişiyle iyi "organize" oluyorlar...
Bu "çete" ne istiyor peki?
Erdal Şafak'la derdi nedir bu arkadaşların?
Hiç kimse anlayabilmiş değil. Kime sorsak aynı cevabı veriyorlar:
-Vardır bir karın ağrıları.
Erdal Şafak'ı aşağılıyorlar...
Öyle zannediyorlar ya da...
Nasılsa, bu arkadaşların tuzu kuru...
Her ikisinin de bir eli yağda, bir eli balda...
Yoksulluk görmemişler. Sıkıntı yaşamamışlar.
Tırnaklarıyla kazmamışlar, merdivenleri basamak basamak çıkmak yerine üçer dörder çıkmışlar. Ve zirvede olduklarını zannediyorlar ki zirvedeki kişiye -ya da kişilere- habire saldırıyorlar.
İstedikleri nedir?
Erdal Şafak, sırça köşkte, elinde viskisini yudumlayıp röportaj verseydi eğer, "efendiler" için çok muteber bir genel yayın yönetmeni olabilirdi.
O, bindiği aracın arkasına kurulup, afra tafra yapmıyor. Bir baba o. Şefkatli bir baba. Özlemini hala yitirmeyen bir baba. Çocuğu 70 yaşına da gelse, onu çocuk gibi gören bir baba.
Oğluyla yol arkadaşlığı yapması mıdır onu "kalitesiz" genel yayın yönetmeni yapan?
Eğer öyleyse varsın Erdal Şafak hep "kalitesiz" kalsın!
Bir evlat düşünün ki, annesi ölümle pençeleşirken, birkaç sokak ötede yazısını yazmakla meşgül. Bir evlat düşünün ki, annesinin öldüğünü Amerika'daki kuzeninden MSN'den öğreniyor. Bir evlat düşünün ki, bu acı haberi aldığında, annesine koşmak yerine çekip gidiyor. Bir evlat düşünün annesi öldüğünde aklına ilk gelen şey köpeği oluyor. Bir evlat düşünün ki, ölen annesine yanacağına, "Benim köpeğime bundan sonra kim bakacak," diyebiliyor.
Böyle bir evlat, hergün çocuğu ile iş yerine giden bir babayı anlayabilir mi?
Anlayamaz!
Anlayamadığı içindir ki Erdal Şafak onun için gerçek bir genel yayın yönetmeni olamıyor!
Ama bilmiyor ki genel yayın yönetmenliği, yazısının dibinde sıraladığı hiç kimseye kalmadığı gibi, Erdal Şafak'a da kalmayacak. Erdal Şafak bunu bildiği için, özünden kopmuyor, evladından bir dakika olsun ayrılmak istemiyor.
Ölmüş annesine, birkaç bankada hesap açtı diye fırça atabilenler, Erdal Şafak'ları anlayamazlar. Onlar o küçücük "oda"larında yaşamaya mahkumdurlar!
Dışarısı onlara göre değil!...
O dünyayı bilmiyorlar çünkü.
Cumhurbaşkanı nerede?
Irak'ta tabii ki.. Ama benimki soru değil! Cankaya.gov.tr adresine girdim dün. Ne yok ki? Tıkır tıkır tıklanıyor site. Hele bir de müze turu var ki! Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
Başlığa çıkan sorunun yanıtını da Cankaya.gov.tr'de bulabilirsiniz. Gül'ün şimdiye kadar yaptığı gezileri de. Hem video hem de foto galerilerle üstelik.
Peki, bu kadar güzel bir site kimin eseri dersiniz?
İlk aklınıza gelen isim Abdullah Gül değil mi?
I ıh.. Gül'ün de katkısı tabii ki var ama, sitenin asıl mimarı Hayrünnisa Gül. Cankaya.gov.tr'nin onun eseri olduğunu söylersem, Cumhurbaşkanı'na haksızlık etmiş olur muyum acaba?
Her neyse!
Kadın eli İnternet'e değince daha da güzel oluyormuş demek ki!
Tıklayın bana hak vereceksiniz!
Şöyle...
CHP'nin 2004 seçimlerinde aldığı oy oranı yüzde 12.
AK Parti yüzde 55.
MHP yüzde 4.
Buraya dikkat, SHP yüzde 20.
2009'a bakıyoruz, evet AK Parti'de yüzde 15'lik bir kayıp var. Melih Gökçek, yüzde 40'la seçimi alacak gibi görünüyor.
CHP yüzde 32 ile ikinci sırada.
Üçüncü parti MHP... 2004 seçimlerinde yüzde 4 olan MHP'nin oyları Mansur Yavaş'la yüzde 24'lere fırlamış.
Ne değişmiş?
CHP oyunu arttırmış mı?
Hayır!
SHP'nin aldığı yüzde 20'lik oy oranı Karayalçın'dan dolayı CHP'ye kaymış. SHP ile CHP'nin oy toplamı yüzde 32'ye çıkmış. Yani, sol tek adayda anlaşmış ama, bütün sol partilerin oy oranı hala yüzde 32.
Başarı bunun neresinde peki?
Eğer bir başarıdan söz edilecekse, Mansur Yavaş'ın hakkını teslim etmemiz gerek. 2004'teki yüzde 4 olan MHP'nin oylarını yüzde 24'e çıkarmış.
Başarı budur!
Melih Gökçek'e gelince...
15 puanlık bir kaybı var.
Ancak hepimiz biliyoruz ki kaybedilen oylar MHP'nin oyları.
Ülkücüler yuvaya dönünce, Gökçek gerçek oyunu bulmuş oldu.
Özeti şu: 2004 seçim sonuçlarını IPSOS'un bir hafta önce yaptırdığı anketlerle karşılaştırdığımızda, 29 Mart'ın en karlı ismi Mansur Yavaş görünüyor. Karayalçın bir kez daha yenilgiyi tadacak gibi. Gökçek ise, yüzde 40'la da olsa rakiplerini bir kez daha alt etmenin mutluluğunu yaşayacak!
Can Ataklı kızacak ama anketler böyle diyor...
Onlar Erdal Şafak'ı anlayamazlar!
Erdal Şafak'a kızıyorlar, oğlunu evinden alıp, iş yerine bırakıyor diye. Evinin içinde ayakkabı giymedi diye, daha önce de Erdal Şafak'ın çoraplarını ağızlarına almışlardı.
Kim?
"Organize bir çete!"
Kemal Kılıçdaroğlu'nun deyişiyle iyi "organize" oluyorlar...
Bu "çete" ne istiyor peki?
Erdal Şafak'la derdi nedir bu arkadaşların?
Hiç kimse anlayabilmiş değil. Kime sorsak aynı cevabı veriyorlar:
-Vardır bir karın ağrıları.
Erdal Şafak'ı aşağılıyorlar...
Öyle zannediyorlar ya da...
Nasılsa, bu arkadaşların tuzu kuru...
Her ikisinin de bir eli yağda, bir eli balda...
Yoksulluk görmemişler. Sıkıntı yaşamamışlar.
Tırnaklarıyla kazmamışlar, merdivenleri basamak basamak çıkmak yerine üçer dörder çıkmışlar. Ve zirvede olduklarını zannediyorlar ki zirvedeki kişiye -ya da kişilere- habire saldırıyorlar.
İstedikleri nedir?
Erdal Şafak, sırça köşkte, elinde viskisini yudumlayıp röportaj verseydi eğer, "efendiler" için çok muteber bir genel yayın yönetmeni olabilirdi.
O, bindiği aracın arkasına kurulup, afra tafra yapmıyor. Bir baba o. Şefkatli bir baba. Özlemini hala yitirmeyen bir baba. Çocuğu 70 yaşına da gelse, onu çocuk gibi gören bir baba.
Oğluyla yol arkadaşlığı yapması mıdır onu "kalitesiz" genel yayın yönetmeni yapan?
Eğer öyleyse varsın Erdal Şafak hep "kalitesiz" kalsın!
Bir evlat düşünün ki, annesi ölümle pençeleşirken, birkaç sokak ötede yazısını yazmakla meşgül. Bir evlat düşünün ki, annesinin öldüğünü Amerika'daki kuzeninden MSN'den öğreniyor. Bir evlat düşünün ki, bu acı haberi aldığında, annesine koşmak yerine çekip gidiyor. Bir evlat düşünün annesi öldüğünde aklına ilk gelen şey köpeği oluyor. Bir evlat düşünün ki, ölen annesine yanacağına, "Benim köpeğime bundan sonra kim bakacak," diyebiliyor.
Böyle bir evlat, hergün çocuğu ile iş yerine giden bir babayı anlayabilir mi?
Anlayamaz!
Anlayamadığı içindir ki Erdal Şafak onun için gerçek bir genel yayın yönetmeni olamıyor!
Ama bilmiyor ki genel yayın yönetmenliği, yazısının dibinde sıraladığı hiç kimseye kalmadığı gibi, Erdal Şafak'a da kalmayacak. Erdal Şafak bunu bildiği için, özünden kopmuyor, evladından bir dakika olsun ayrılmak istemiyor.
Ölmüş annesine, birkaç bankada hesap açtı diye fırça atabilenler, Erdal Şafak'ları anlayamazlar. Onlar o küçücük "oda"larında yaşamaya mahkumdurlar!
Dışarısı onlara göre değil!...
O dünyayı bilmiyorlar çünkü.
Cumhurbaşkanı nerede?
Irak'ta tabii ki.. Ama benimki soru değil! Cankaya.gov.tr adresine girdim dün. Ne yok ki? Tıkır tıkır tıklanıyor site. Hele bir de müze turu var ki! Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
Başlığa çıkan sorunun yanıtını da Cankaya.gov.tr'de bulabilirsiniz. Gül'ün şimdiye kadar yaptığı gezileri de. Hem video hem de foto galerilerle üstelik.
Peki, bu kadar güzel bir site kimin eseri dersiniz?
İlk aklınıza gelen isim Abdullah Gül değil mi?
I ıh.. Gül'ün de katkısı tabii ki var ama, sitenin asıl mimarı Hayrünnisa Gül. Cankaya.gov.tr'nin onun eseri olduğunu söylersem, Cumhurbaşkanı'na haksızlık etmiş olur muyum acaba?
Her neyse!
Kadın eli İnternet'e değince daha da güzel oluyormuş demek ki!
Tıklayın bana hak vereceksiniz!