Karaparayla mücadelede mevzuat ve idari yapılanmadaki yetersizlikler nedeniyle sistem iyi işleyemiyor.
Abone ol1997 yılında yürürlüğe giren Karapara Aklamayla Mücadele Kanunu, bu suçla ve buna yönelik yan unsurlarla çok daha etkili ve sonuç alıcı bir mücadeleye yeterince imkan vermiyor. Mevcut sistem, başta finans kurumları olmak üzere karapara aklama yoluyla ülkeye giren ya da çıkan kaynakların tam olarak izlenmesini engelliyor. Bu alandaki yapılanmada en büyük eksiklik de denetim alanında yaşanıyor. BAŞVURULARA GÖRE HER ŞEY NORMAL SAYILIR Yeterli mekanizmanın kurulamaması ile başta şüpheli işlemler olmak üzere ilgili kesimlerin karaparayla mücadeleye dönük katkıları düşük kalıyor. Karaparayla Mücadele Kanunu’nun çıktığı 1997 yılından bu yana geçen yaklaşık 7 yıllık dönemde bankalar ve diğer finans kuruluşlarının MASAK’a ilettiği şüpheli işlem sayısı, sadece bin 60 oldu. Bu kesimden 2003 yılında ancak 258 şüpheli işlem ihbarı geldi. MASAK yetkilileri, bugün gelişmiş ülkelerin tümünde şüpheli işlemlerin takibe alındığını, bu ülkelerde yıllık başvuruların dahi Türkiye’dekinin 7 yıllık istihbaratın üstünde olduğunu belirttiler. Yetkililer, “Mali sistem sana bilgi aktaracak ki, karapara aklama ile daha etkili bir mücadele yapabilesin. Bizde sistemden istenen bilgi akışı yok. Bu nasıl olacak? İdare, mali sistemi çok sıkı bir şekilde denetleyecek. Oysa bizde sistem kurulmuş, ama yeterli denetim yok” dediler. BİLDİRİMLERE KOLAYLIK Bu arada MASAK tarafından hazırlanan ve Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu’nda da görüşülen “Suç Gelirlerinin Aklanmasıyla Mücadele Kanun Tasarısı Taslağı”nda şüpheli işlem bildirimleri daha kolay hale getiriliyor. Bu şekilde, MASAK’a şüpheli işlem bildiriminde bulunan gerçek ve tüzel kişilerin, bu bildirimlerinden dolayı hukuki ya da cezai yaptırımla karşı karşıya kalmaları engelleniyor. Halen, karşılaştıkları şüpheli para hareketlerini Kanun gereği MASAK’a bildiren kesimler için yasal bir koruma bulunmuyor. Şüpheli işlem bildirimi yapılan kişi ya da kuruluşlar, kendileriyle ilgili böyle bir bildirimde bulunan banka veya mali sektör görevlisi hakkında hukuk ya da ceza davası açabiliyor. Yeni düzenlemede, şüpheli işlemleri bildirenlere yasal koruma getirilerek, başta bankalar olmak üzere aklamayla mücadeleye daha fazla destek sağlanması amaçlanıyor. YOLCUYA BEYAN ZORUNLULUĞU KALKIYOR Öte yandan MASAK, gelen tepkiler üzerine söz konusu taslakta yeralan yolcuya beyan zorunluluğunda değişikliğe gitti. ‘Karapara”nın yerini “Suç Geliri”ne bıraktığı taslakta, Türkiye’ye giriş ve çıkışlarda yolculara, belli limitin üstündeki parasal varlıkları beyan zorunluluğu getiriliyordu. Söz konusu yükümlülük, taslakta şöyle düzenlenmişti: “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve Kararlarla getirilen kısıtlama ve her türlü yükümlülük saklı kalmak kaydıyla, yolcuların beraberlerinde yurt dışından getirdikleri veya yurt dışına çıkaracakları Türk lirası, yabancı para ve bunlarla ödemeyi sağlayan her türlü belge ve araçlarla, menkul kıymetlerin toplam tutarının 25 milyar Türk Lirasını aşması halinde bunlar gümrük idaresine beyan edilir. Gümrük İdareleri, kendilerine yapılan beyanları, izleyen ayın sonuna kadar Başkanlığa bildirir.” Söz konusu düzenlemenin kamuoyuna yansımasının ardından başta bankalar ve özel sektör kuruluşları olmak üzere çeşitli kesimler, buna tepki gösterdiler. Bu gelişme üzerine MASAK, bu hükmü taslak dışına çıkardı ve Maliye Bakanlığı’na bu tür bir düzenleme yapma yetkisi tanınması görüşünü benimsedi. EĞİTİM PROGRAMI BAŞLATILIYOR Yeni Yasa ile birlikte yeni bir yapılanmaya girme hazırlığı yapan Mali Suçları Araştırma Kurumu, diğer yandan da bankacılar ve diğer finans kesimi çalışanlarını eğitim programına alıyor. Bankalar Birliği ile yürütülen çalışma çerçevesinde ilk aşamada finans kesimine başta şüpheli işlemler olmak üzere internet üzerinden eğitim verilecek. Gerekirse, bu konuda tek tek bankalar nezdinde değerlendirme yapılacak.