Mehmet Emin Karagülle eski patronu Mehmet Emin Karamehmet için şöyle diyor: "Zor günler yaşadı çünkü gönlü hiç bir şirketini kapatmaya razı gelmedi".
Abone olKaramehmet kol kesmeye kıyamaz Çukurova Dış Ticaret A.Ş'de 17 yıl Genel müdür olarak çalışan Mehmet Emin Karagülle ile iş hayatının zorluklarını konuştuk. Karagülle "Neden Çukurova'dan ayrıldınız?" sorusuna gülümseyerek cevap verdi "Artık şirkete katacağım bir şey kalmadığına karar verdim. Ama önemli bir başka neden daha var. Bir gün arkadaşlarla Şamsa'ya gitmiştik. Gece eğlendik, sohbet ettik. Kendi kendime etrafıma bakıp 'Ben artık yaşamak istiyorum' dedim.' Karagülle bugün ise kendi kurduğu MEK Dış Ticaret A.Ş'nin Yönetim Kurulu Başkanı. * Mehmet Emin Karamehmet'in tutumluluğundan konuşmuştuk. Peki yurtdışı gezilerinde hiç alışveriş etmez miydiniz? Size bir anımı anlatayım. Çin'de dünyanın en kaliteli porselenleri üretilir. Eşim Çin'e gideceğimizi duyunca siparişlerini sıralamıştı. Beijing'deki şirkette işimiz bitince alışverişe çıkacağımı öğrenen Mehmet Bey, benimle gelmek istedi. Başladık dükkanları dolaşmaya. Tam alacağım, Mehmet Bey "Bu kadar para verilir mi?" diye müdahale ediyor. Her seferinde mahcup mahcup teslim oldum. Yatak Tartışması * Bir de aynı odada kalma hikayeniz var değil mi? Aynı seyahatte uçağımız ertesi günün akşam saatlerindeydi. Ben odayı o saate kadar tutmak isteyince itiraz etti, "Eşyaları indirelim lobide bekleyelim" dedi. Ben de onu kabul etmedim, en sonunda bir odaya ikimiz yerleştik. Sonra kim pencere önündeki yatağı alacak tartışması yaptık. Sonunda ben kazandım çünkü tutuğumuz oda benim odamdı. Yatak tartışması bittikten sonra bu sefer televizyonda hangi kanalı izleyeceğiz tartışmasını yaşadık. Güzel günlerdi. * Siz ayrıldıktan bir süre sonra Çukurova zor günler yaşadı. Çok üzüldüm. Mehmet Bey'i aradım not bıraktım "Yapabileceğim bir şey var mı?" diye ama ne yapabilirim ki? Mehmet Bey hiç bir zaman kol kesmeye razı olmaz. Hiç bir şirketinden, yatırımından vazgeçmez. İşte problem bu galiba. Vazgeçebilseydi bazı şeylerden ortada hiçbir zaman sorun olmazdı. Gönlü razı gelmiyor, onun da yapısı bu. * Röportajın başında iş hayatındaki çekişmeleri anlatmıştınız. Başınızdan Erol Aksoy ile ilgili de bir şey geçmiş galiba. Erol Aksoy, İnterbank'ta Genel Müdür'dü. Bana bir söz vermişti herhangi bir "olumsuzluk" durumunda bankadaki ihracat bedellerimize el koymayacağın dair. Ama sözünde durmadı. İnterbank 5 milyon dolarımıza el koydu. Sonra biz ihracat yapıp kredi aldık, o krediyle de borcumuzu ödedik. Ama bunları yapana kadar canımız çıktı tabii, şimdi rahat anlatıyorum. Erol Aksoy Krizi * Daha sonra Erol Aksoy ile bir araya geldiniz mi peki? Defalarca. İş başka, sosyal hayat başa tabii. Biz iş hayatında çok tartışmalar krizler yaşadık ama sonrasında bir masanın etrafında beraber olup güldük. * Bu da başka bir kurt sofrası taktiği herhalde. Birbirinizin kuyusunu kazıyorsunuz, sonra hiç bir şey olmamış gibi gülüp eğleniyorsunuz. Öyle bakmamak lazım. Bizim cephemizden öyle gözükmüyordu. * Başka bir konuya geçersek, bu kadar çok ülkeyle iş yaptınız. Belli kuralları var mıdır? Yani İran'da iş yemekte bağlanır ya da Mısır'da hediyesiz iş olmaz gibi? Olmaz olur mu tabii vardır. Öncelikle şunu söylemeliyim. O zamanlar oteli olmayan ülkeleri seçerdik çünkü eğer otel varsa batılı iş adamı oraya gelir ama yoksa asla gelmez. Her ülkeyi tek tek keşfettik. Libya'da öncelikle karşı karşıya oturursunuz ve "Nasılsınız?" diye sorarsınız "İyiyim" diye cevap alırsınız. Ve bu diyalog sürer gider. Asla iş konuşmasını siz açmayacaksınız. Karşı taraf iş konuşmasına başlayacak yoksa olmaz. Rusya ve Çin'de iş yapmadan önce sizi yemeğe götürürler ve içki içirirler. Ayrıca sarhoş olmanızı beklerler. O zaman onlardan biri gibi gözükebilirsiniz. Kendi adıma bu iki ülkede çok başarılı olduğumu söyleyemeyeceğim. * En rahat iş yaptığınız ülke hangisiydi? En çabuk İran ile iş yaptım. Ama tesadüf konjonktür uygun geldi, öyle gerçekleşti.