Karadeniz'e, her yıl yaklaşık 10 milyon ton organik madde, 400 bin tonun üzerinde petrol kökenli kimyasal madde döküldüğü bildirildi.
Abone olKaradeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yok olmakla yüz yüze olan akarsu, göl ve deniz ekosistemini korumanın, her bireyin insani, ahlaki ve hukuki görevi olduğunu söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Erüz, Türkiye ile birlikte 6 ülkenin kıyısı bulunduğu Karadeniz'e, nehirler aracılığıyla 18 ülkenin atıklarının taşındığını belirterek, ''Karadeniz maalesef bu atıklarla hızla kirleniyor. Karadeniz, kapalı bir deniz olduğu için kendini yenileme süreci diğer denizlere göre daha uzun zaman almaktadır. Bu özelliği kendini yenileme süreci açısından dezavantaj yaratmaktadır'' dedi.
10 MİLYON TON
Yapılan bilimsel araştırmaların Karadeniz'e çevresindeki ülkelerden her yıl 10 milyon ton organik madde, 400 bin tonun üzerinde petrol kökenli kimyasal döküldüğünü ortaya koyduğunu bildiren Yrd. Doç. Dr. Erüz, şunları söyledi:
''Karadeniz'e sadece her yıl 110 bin tondan fazla petrol karışmaktadır. Karadeniz'e organik maddelerin yanı sıra binlerce ton inorganik azot, inorganik fosfor, organik fosfor, demir ve çinko gibi maddeler de dökülmektedir. Karadeniz'e dökülen onlarca çeşit, binlerce tonluk bu maddelerde aşırı miktarda azot ve fosfor bulunmaktadır.''
'KARADENİZ'İN GELECEĞİ İÇİN ACİL ÖNLEMLER ALINMALIDIR'
Yrd. Doç. Dr. Erüz, denize dökülen maddelerin Karadeniz'deki besin zincirini olumsuz yönde etkilediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Denize dökülen maddelerin çoğu özellikle de kimyasal türler, denizde yaşayan milyonlarca ton organizmayı etkilemektedir. Maddeler, deniz suyunda ve dibinde yaşayan organizmalarda büyük ve kalıcı etki yapmaktadır. Bu organizmalar balıkların beslenmesini sağlamaktadır. Madde, balığın beslendiği organizmalardan başlayarak, balıkla beslenen kuşa kadar giden besin zincirinde büyük etki yapmaktadır. Bu durumda balık miktarını her yıl biraz daha düşürmekte hatta bitirme noktasına taşımaktadır.''
HER ÜLKE ÇÖZÜM ÜRETMELİ
Karadeniz'deki kirliliğin önüne, ancak alınacak köklü çözümlerle geçilebileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Erüz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu nedenle sorumluluğu bulunan her ülke, kendi alanında çözüm üretmelidir. Karadeniz gibi eşsiz su kaynağında giderek artan kirliliği önlemek ve sürdürülebilir yaşam kaynağı olarak kullanımını sağlamak için ülkelerin artan bir duyarlılıkla organize edilecek ortak bir çabaya gereksinim vardır.''