BIST 9.949
DOLAR 35,16
EURO 36,72
ALTIN 2.977,15
HABER /  GÜNCEL

Kara paraya AB kıskacı

Maliye Bakanlığı, Türkiye'nin bütçesine büyük darbe vuran kara parayla mücadelede başarısız kaldığını itiraf etti. Bakanlık mücedelesi için AB'den destek alma kararı aldı.

Abone ol

Maliye Bakanlığı, Türkiye'nin bütçesine büyük darbe vuran kara parayla mücadelede başarısız kaldığını itiraf etmesi üzerine Avrupa Birliği'nden destek alınması yoluna gidildi. Mali şube, yüzlerce kuruluş ve kişi hakkında suç duyurusunda bulundu, ancak hiçbirinden bir sonuç çıkmadı. Kara parayla mücadele için şimdi Avrupa Birliği'nin 7 milyon 750 bin Euro destek vereceği yeni proje başlatılıyor. AB 2002 katılım öncesi mali yardım programı çerçevesinde Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurumu (MASAK) ile İtalya Ekonomi ve Maliye Bakanlığı tarafından ortaklaşa yürütülecek olan “Kara Paranın Aklanmasıyla Mücadele Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi” düzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı. Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurumu (MASAK) Başkan Vekili 5 katrilyonluk kapa para MASAK'IN 2003 yılı faaliyet raporuna göre, 17 Şubat 1997'den 2003 yılı sonuna kadar Türkiye'de 1 katrilyon 261 trilyon 310 milyar 818 milyon lira kara para aklandı. Döviz cinsinden aklanan paralarla kara para aklama suçunun boyutu 5 katrilyon lirayı aştı. Raporda, döviz olarak aklanan kara para tutarları da şu şekilde yer aldı: -2 milyar 466 milyon 823 bin 234 Amerikan Doları. -51 milyon 107 bin 444 Alman Markı. -50 bin euro. -453 bin 681 İngiliz Sterlini. -13 bin 987 Fransız Frangı. -18 milyon 214 bin 631 Hollanda Florini. -6 milyon 800 bin Belçika Frangı. -100 bin 23 İsviçre Frangı. Bu arada kara paraya ilişkin incelemelerde 31 mesken, 4 dükkan, 17 arsa, 1 tarla ve 33 araç suç kapsamında tespit edildi. Gençosman Yaraşlı, bir soru üzerine, Kurum'un 1997 yılından bu yana faaliyetleri hakkında basın mensuplarına bilgi verdi. Başlangıçtan bu güne 1,541 inceleme dosyası hazırlandığını kaydeden Yaraşlı, bunlardan 156'sı hakkında aklama suçu nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu söyledi. MASAK düzenlemelerine uymayan bankalar ve diğer hükümlüler hakkında da yükümlülüğe aykırı davranış nedeni ile 19 suç duyurusunda bulunulduğunu kaydeden Yaraşlı, 8 dosya ile ilgili Cumhuriyet Savcılığı'nın takipsizlik kararı verdiğini anlattı. Halen 30 dosya hakkında dava açılıp açılmadığına dair bilgi bulunmadığına dikkat çeken Yaraşlı, dava açılan 118 dosyadan 101'nin davasının ilk derece mahkemelerinde görülmeye devam ettiğini bildirdi. 11 dosyanın temyiz aşamasında olduğunu, bunlardan 8'inin Yargıtay'da bulunduğunu ifade eden Yaraşlı, üçünün ise henüz bu kuruluşa intikal etmediğini belirtti. “Biten 6 dava ise maalesef beraatla sonuçlandı” diyen MASAK Başkan Vekili, yine bugüne kadar 63 dosyada MASAK elamanlarının tedbir talebi ettiğini, bunların 50'sine tedbir konulduğunu, 4'ünde tedbirin kısmen kalktığını, 13'ünün ise kararın ellerine ulaşmadığını vurguladı. Yaraşlı, kendilerine ulaşan ihbar şüpheli işlem bildirim sayısının 3 bin 63, halen devam eden ön inceleme adetini 192, incelenen dosya sayısını 259 olarak verdi. "BAŞARILI OLDUĞUMUZU SÖYLEYEMEYİZ” Gençosman Yaraşlı, bir başka soruyu yanıtlarken Türkiye'de aklanan kara miktarı konusunda bir tahminde bulunmanın spekülasyona gireceğini belirtti. Her ülkede olduğunu gibi Türkiye'de suç geliri bulunduğunu belirten Yaraşlı, bununla mücadelenin önemine değindi. Yaraşlı, rakamları nasıl yorumladığına ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı: “Bu konuda çok başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz. Onun için kanunu değiştiriyoruz. Yeni prosedürler getiriyoruz. Benim şahsi görüşüm ekonomik suçlarda temel problem mal varlığı tespiti, bunun suç ve suçluyla illiyet bağının kurulmasıdır. Bunun tespiti bilgiye dayanıyor. MASAK'ın veya kolluk güçlerinin bu konuda bilgi toplama ve analiz kapasitesi ne kadar güçlü olursa mücadele gücüde o kadar artar. Örneğin biz de tapular halen manyetik ortamda değil. Birkaç dakikalık tespitler aylar alıyor. Bu da mücadele gücünü zayıflatıyor.” Yaraşlı, suç gelirlerinin aklanması aranması, zapt edilmesi ve müsadere edilmesi sözleşmesinin 2 gün önce TBMM'de onayladığını da hatırlatarak, söz konusu sözleşmeye ilişkin Türkiye'nin bazı çekincelerinin olduğunu kaydetti. Bu tür çekincelerin sözleşmenin ruhunda bulunduğunu belirten Yaraşlı, özellikle müsadere ile ilgili konularda iç hukukun esas alınması gerektiğini dikkat çekti.