Kara Murat’tan Fatih’e
Kara Murat’tan Fatih’e
1970’li yıllardı. Televizyonlar malum, belli bir saatte başlar, evin büyükleri izin verdiği ölçüde izlenir, dizilere kilitlenilir ama çocuklara çok seçenek sunulmazdı.
O dönemin en önemli eğlencesi ise annelerin komşularla toplanıp, çocuklarını sinemaya götürmeleriydi.
Her hafta evden, ekmek arası köfteler hazırlanır ve iki film birden izlemek için sinemanın yolu tutulurdu.
Cüneyt Arkın, Kadir İnanır, Türkan Şoray, Gülşen Bubikoğlu gibi dönemin ünlü yıldızlarının filmleri bir tiyatro tadında izlenir, duygu, anında dışa vurulurdu. Kimi zaman homurdanmalarla, kimi zaman alkışlarla… Kara Murat’a eziyet eden Bizanslılara küfür edildiği bile olurdu. Kara Murat Bizanslılar’ı dize getirdiğinde, “bu babam için, bu kardeşim için, bu oğlum için” diyerek Konstantin’i kılıçtan geçirdiğinde film biter, salon uzunca bir süre boşalmazdı.
Üzerinden çok zaman geçti.
Kara Murat’ı son dönemde yeni tarzıyla bu kez Muhteşem Yüzyılda gördük. Türkiye’yi ekrana kilitleyen dizi aynı zamanda Osmanlı tarihini de tartışmaya açtı. Özellikle haremdeki ayak oyunları çok eleştirildi ama hala Muhteşem Yüzyıl’ın eline su dökebilecek başka bir dizi çıkmadı.
Belki de Muhteşem Yüzyıl’ın getirdiği “tarih” modasıyla yeni bir tarih filmi var vizyonda. Fetih 1453. Öncelikle filmin bir tanıtım ve halkla ilişkiler harikası olduğunu söylemeliyim. Hangi gazeteyi açsanız bir kritik, hangi siteye baksanız filmle ilgili bir röportaj var…
Filmi gösterime girdikten bir gün sonra izledim. İlk seansta yer bulamadım, üç saat sonraki diğerinde ancak ön sıralardan bilet alabildim. İstanbul’un fethini anlatan film kapalı gişe gidiyor diyebiliriz.
Film Türkiye’de yapılan en büyük bütçeli çalışma. Anlatılan hikaye Osmanlı’dan, oyuncular yerli ama bir Amerikan filmi havası var. Kullanılan teknoloji, figüran sayısı, kostümler etkileyici.
Muhteşem Yüzyıl’dan çok farklı. Saray entrikaları en azından harem üzerinden hiç yok, yönetim bazında ise çok az. Muhteşem Yüzyıl kimi rahatsız ettiyse bu filme onların övgüyle bakacağı açık…
Fatih Sultan Mehmet’i oynayan Devrim Evin çok dikkat çekiciydi. Bir de bizim Ulubatlı diye bildiğimiz, bazı tarihçilerin Yeni Çeri Hasan dedikleri karakteri canlandıran İbrahim Çelikkol.
Peki niye yetmişli yıllarla ve Kara Murat ile başladık yazıya?
Şundan...
O gün izlediğimiz Kara Murat ya da Tarkan filmlerini hatırlatan sahneler de vardı, bu büyük bütçeli, iddialı Türk filminde. Bizanslılara bakış Cüneyt Arkın’ın oynadığı Kara Murat filminden farklı değildi. Yani o cenahta 40 yılda hiçbir şey değişmemişti. Konstantin bizim eski Konstantin, Justinyen eski Justinyendi. Neyse ki onlara karşı savaş kazanıldığında salonda o eski tepki yoktu.
Filmde ağırlıklı olarak dini motiflerin kullanıldığına da dikkat çekelim ve bitirelim.
Bu kadar yazıldığına göre izlenmesi gerektiğini de söyleyerek…