Kaplumbağa Terbiyecisinin gerçek yüzü…
Her fırsatta İslam ve Türkiye düşmanlığını söylemekten asla geri durmuyor!
İletişim Daire Başkanlığı, “360 Kültür Sanat Gösterimi” adı altında bir proje başlattı. Kültür hayatımıza büyük katkıları olacak olan bu çalışma oldukça önemli. Başkanlık, bugün Marmara Üniversitesi Sultanahmet Yerleşkesinde “Osman Hamdi Bey” anısına hazırlanan dijital serginin açılışını yapacak.
Bu dijital sergiye katılmak isteyenlere küçük hatırlatmalarım olacak. Böylece insanlar kimi ve neyi ziyaret ettiklerini daha iyi anlayabilsinler.
Osman Hamdi Bey’i halk olarak daha çok “Kaplumbağa Terbiyecisi” isimli eserinden tanıyoruz. Genel olarak da kültür dünyamızda “başarılı” bir insan olarak anlatılmaya çalışılır.
Oysaki Osman Hamdi Bey, dinle diyanetle, millî ruh ve şuur ile uzaktan yakından alakası olmayan hatta “ateist” olarak bilinen bir kişi. Onun ateist olduğuna inanmayanlar çok rahat gerekli kaynaklardan yeterli bilgiyi edinebilirler.
Osman Hamdi Bey iki evlilik yapmış.
Merak etmeyin magazinciliğe soyunuyor değilim, evlilikleri beni/bizi ilgilendirmiyor. Dikkat çekmek istediğim bu evliliklerdeki ayrıntı.
Her iki eşinin de özellikle Fransız vatandaşı olmasına dikkat etmiş. Ve dahi evinde Türkçe yerine Fransızca konuşmayı özel olarak tercih eden bir yaşam tarzı var.
Yani tam bir Fransa hayranı!
Oysa Sultan Abdulhamid tarafından, yani bir Osmanlı Hünkârı tarafından üst düzey memuriyet ile görevlendirilmiş olmasına rağmen. Hem devletine karşın hem Sultanına karşın yapmış olduğu vefasızlıktan başka bir tutum değildir.
Özen göstererek, İslam ve Müslümanlarla alay etmeyi seven kişiliği ile tanınmanın yanında Batılı gibi giyinme özentisi ile de karşımıza çıkıyor.
İçki içmeyi ve Müslümanlar ile alay etmeyi aşikâr bir şekilde gösterme ve dillendirme noktasında da pek keyif alıyor.
Tarihçiler tarafından bu durum şu şekilde yorumlanabilir; "Osmanlı son dönemi aydınlarının çoğu zaten hem Türk hem İslam düşmanlığı yapıyorlardı. Bu sebeple Osman Hamdi'nin düşmanlığını çok görmemek gerekir!" lakin bu kabul edilebilir bir yorum asla olamaz.
Tarihçi Mustafa Armağan’ın 23 Nisan 2017 tarihli köşe yazısından mülhem bu konuda birkaç kelam daha etmeye gayret edelim.
Osman Hamdi Bey’in İslam düşmanlığı eserlerine bile yansımış.
“Yaratılış” isimli tablosunda mihraba arkası dönük bir şekilde Kur'an rahlesine oturttuğu Ermeni kızın ayakları altına Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'i resmetme terbiyesizliğinde bulunmuş birisidir Osman Hamdi.
Ayrıca bir resminde 'emir' dediği bir genci yüzükoyun sedire uzatarak Kur'an okutmuş, bir başka resminde ise Bursa'daki Yeşil Camii'nde iki açık kadına tambur ve def çaldırmıştır…
“Hamdi Bey, (…) bir Avrupalının merak edeceği, görmekten hoşlanacağı konuları işlerdi. Yani bu toprakların çocuğu olarak değil, bir seyyah gibi görürdü.” Bu sözler bize değil, sanat tarihçisi Zahir Güvemli’ye ait. Yani Osman Hamdi, aslında Batıya şirin gözükmeye çalışan, kendi topraklarına ve insanına düşman birisi.
Osman Hamdi’nin vukuatları sadece resimlerinde İslam’ı kötülemekle sınırlı değil. Kendisinin ülkemizin sanat eserlerini yurtdışına kaçırdığına dair deliller mevcut.
Pera Müzesi tarafından yayınlanan “Osman Hamdi Bey ve Amerikalılar” adlı kitapta eski eserlerin kaçırılmasına göz yumduğuna dair deliller ve kaynaklar bulunmakta.
“Anadolu'nun Gözyaşları” adlı kitabın yazarı Yaşar Yılmaz, arkeolojik eserleri kaçırmak isteyen yabancıların Osman Hamdi ile aralarını hoş tuttuklarını ifade eder kitabında.
Yaşar; Milet, Bergama, Assos'tan çıkanlar başta olmak üzere birçok kültürel varlığın yurt dışına onun zamanında kaçırıldığını söylüyor kitabında.
Yani Osman Hamdi bir tarihi eser kaçakçısı aslında.
Hani yukarıda “Fransızca konuşmayı tercih eder, iki evliliği de Fransız vatandaşıdır” dedik ya. Biraz kurcalayalım bakın neler oluyor.
Fransızlar tarafından özellikle mezkûr “tarihi eser” meselesinde kendisine kılavuzluk yapılıyor. Bittabi bu kılavuzluk sadece maddi manada “eser” üzerinden olmakla kalmıyor manevi manada da Fransızlara değer ve eserlerini teslim ediyor.
Şimdi de bugünün gündemine bir göz atalım: Macron denilen Fransız yöneticisi, Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v) hakareti onayladığını açıklıyor.
Hakaret içeren karikatürlerin hepsini bir kitapçıkta toplayarak devlet okullarında öğrencilere dağıtıyor!
Her fırsatta İslam ve Türkiye düşmanlığını söylemekten asla geri durmuyor!
En değerlimize ve dinimize hakaret etmeyi maharet sayıyor!
Tam böyle bir zamanda biz “dijital sergi” zemininde bundan yüz yıl önce Fransızlarla bir olup dinimizle ve kitabımızla alay eden Fransa hayranı birisinin sergisini açıyoruz!
Bu durum bana biraz üzücü geldi, kusura bakmayın.
İletişim Başkanlığı Koordinatörü tarafından atılan bir tivitte: sergide Kur’an’a hakaret içerikli resmi sergilemeyeceğiz. Sadece “Türk arkeoloji ve müzecilik alanındaki öncü çalışmaları sergilenecek" diye hassas ve duyarlı olduklarına dair bir paylaşım yapılmış olsa da bu durum bana üzücü geldi.
Hakkında “dindar” ve “vatansever” bir kişilik oluşturulmaya çalışılan Osman Hamdi Bey’in gerçek yüzü bu işte.
Eğer bugün açılacak sergiyi gezmeyi düşünüyorsunuz bunları bilin istedim…