Ne ilaç tedavisi ne de ışın tedavisi. Kanser tedavisinde vücutta tahribata yol açmayan buluşa imza atan iki bilimadamı Türkiye'den patentini aldı. Ancak önlerindeki yol uzun
Abone olProf. Dr. Oktay Avcı ve Prof. Dr. Sinan Taş'ın bulduğu ''Sedef hastalığı ve kanser tedavisinde etkinlik ve seçiciliğin sağlandığı'' yönteme, patent alınması için hukuki süreç aşılmaya çalışılıyor. İki bilimadamının Hukuk Müşaviri Nuri Nencan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sedef hastalığı ve kanser tedavisinde kullanılacak yöntemin patentini alabilmek için Avrupa Patent Konvansiyonu'na başvurduklarını ve olumlu karar çıktığını, bu kararların bütün dünyaya tebliğ edildiğini söyledi. Nencan, izlenmesi gereken uzun soluklu bir süreç bulunduğuna işaret ederek, şöyle konuştu: ''Şimdi önümüzde izlememiz gereken zorlu bir yol var. Bu kararların tüm ülkelere iletilmesi gerekiyor. Ayrıca konvansiyona imza koyan 26 Avrupa ülkesiyle irtibat kurulması, bunun yanında 26 Avrupa ülkesine 5'er bin dolar patent için ücret ödenmesi gerekiyor. Bu zorlu süreç aynı zamanda son derece de pahalı olacak. Şu ana kadar Türkiye ve Çin'den patent alındı.'' -DEVLET BAKANI AYDIN'DAN DESTEK- Nencan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın ile görüşme fırsatı bulunduğunu ve büyük ilgi gösterdiğini bildirdi. Türk profesörlerin bu önemli buluşunun sedef ve kanser gibi iki önemli hastalıkta yeni bir dönem başlatmasının sadece Türkiye için değil, dünya için de çok önemli bir olay olduğunu anlatan Nuri Nencan, ''Bu konuda devletin desteği çok önemli. Çünkü bilimadamları bu buluşun getirisinden Türk devletinin yararlanmasını istiyor'' dedi. Kendilerine 5-6 ilaç firmasının başvurduğunu, 9 firmanın da görüşme talebi bulunduğunu, ancak hiçbiriyle anlaşma sağlanamadığını belirten Nencan, ''Bu, bütün dünyaya fayda sağlayacak, aynı zamanda bulanlarına da önemli gelir sağlayacak bir buluş. Bütün bunları, bizim kavradığımız kadar kavrayacak bir özel teşebbüs olursa, işbirliği yapmaya hazırız'' dedi. Bilimadamlarının yaklaşık 200 bin avro civarında patent hakkı elde edebilmek için harcama yapması gerektiğini anlatan Nuri Nencan, zorlukları aşmak için kararlılıkla ilerlediklerini söyledi. -DÜNYADA İLK KEZ- Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Oktay Avcı ve bilimsel çalışmalarını ABD ve Almanya'daki enstitülerde sürdüren Prof. Dr. Sinan Taş tarafından geliştirilen ''sedef hastalığı ve kanser tedavisinde etkinlik ve seçiciliğin sağlandığı'' yönteminin, dünyada ilk kez uygulandığı bildirildi. İki yıl önce kanser tedavisindeki bu yeni yöntem ''European Journal of Dermatology'' adlı tıp dergisi tarafından dünyaya ''Türkiye'den uluslararası düzeyde öncü gelişme'' başlıklı yazıyla duyuruldu. AA muhabirine açıklama yapan Prof. Dr. Oktay Avcı, sedef hastalığıtedavisinde uygulayıp başarılı oldukları bu yöntemi, deri kanserlerinde de başarıyla uygulama olanağı bulduklarını anlatarak, ''Bu yöntem tüm kanser türlerinde de olumlu sonuç alabilir'' dedi. Prof. Dr. Avcı, yöntemde kanser tedavisinin bugüne kadar ki tedavi yöntemlerinden tamamen farklı, akılcı bir yol izlenerek, yapıldığını bildirdi, ''Bu yöntem moleküler mekanizmaya bağlı tedavilerin dünyadaki ilki. Kanseri normal dokuya çevirecek sinyali bulduk. Yeni tedavi ile alışılagelmiş ilaç ve ışın tedavilerinin hastalarda zorunlu olarak yarattığı zararlara da hiç yol açılmamaktadır'' dedi. -DİĞER TEDAVİLERİN RİSKLERİ YOK- Kanser tedavisinde klasik hücre öldürücü ilaçların ve ışın tedavisinin temel sorunlarından birinin, kansere karşı yeterince seçici olmamaları nedeniyle, hastanın normal doku ve organlarının da zarar görmesi riski olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Avcı, şöyle konuştu: ''Cerrahi yolla tedavi edilemeyen hastalara verilmek zorunda kalınan alışılagelmiş ilaç ve ışın tedavilerinin erken dönemde yarattığı saç dökülmesi ve kansızlık gibi yan etkilerin arkasındaki temel neden, normal hücrelerin de zarar görmesidir. Vücutta saç dibi ve kemik iliği gibi yerlerdeki normal kök hücreleri klasik kanser ilaçları ve ışınlanmaya karşı özellikle duyarlıdır. Uzun dönemde ışınlama ve klasik kanser ilaçlarının mutajenik/kanser yapıcı (karsinojenik) etkileri başka olumsuzluklar da yaratmaktadır. Ne var ki, cerrahi yöntemle tedavi edilemeyen kanserler karşısında tıbbın elinde bugüne kadar başka seçenek pek olmadı.'' -''ALIŞILMIŞ YÖNTEMLERİ BIRAKTIRACAK''...- Prof. Dr. Oktay Avcı, bu yöntem kullanılarak tümörlerin olağanüstübir seçicilik ve etkinlikle yok edilebildiklerinin gösterildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kanser, organizmanın yararlarını hepten göz ardı edip onun kaynaklarını sadece kendi çıkarları için kullanan bir hücreler topluluğu olarak görülebilir. Kısa zamanda çoğalarak normal hücrelerin yaşam olanaklarını olumsuz etkileyen kanser hücreleri, müdahale edilmediğinde organizmayı güçten düşürmekte ve ölüme götürmektedir. Yeni geliştirilen tedavi, kanser hücrelerinin normalde bu farklılıklarının arkasındaki temel moleküler mekanizmaların irdelenerek çözümlenmesine dayanmaktadır. Bu yöntem kullanılarak, tümörlerin olağanüstü bir seçicilik ve etkinlikle yok edilebildikleri gösterilmiştir. Öyle ki, model olarak alınan deri kanserleri hemen yanlarındaki normal hücreler ve kıl kökleri bile zarar görmeden kısa sürede yok edilebilmiştir.'' ''Moleküler mekanizmalara dayalı tedavi yaklaşımının'' diğer kanser türlerine de adapte edilmesinin zaman alacağına dikkati çeken Avcı, ''Bu yöntemin başarısı deri kanserlerinde gösterildi, ancak ilacın kullanımının farklı kanserlere adapte edilmesinin ve maliyeti düşürecek seri üretim için her şeyden önce, 2001 yılından bu yana sürmekte olan uluslararası patent süreçleri ve başka formalitelerin tamamlanmasına gerek vardır'' dedi. Yöntemin diğer türlere de uygulanabilmesi ile ilgili ek bilimsel çalışmalara da gerek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Avcı, bunun da yıllar alabileceğini bildirdi. Avcı, ''Bu çalışmayla kanser tedavisinde bugüne kadar hiç olmayan bir ölçüde seçicilik ve etkinliğin kapısı açılmış durumda. Açılan bu kapının gösterdikleriyle çok uzak olmayan bir gelecekte belki de tüm kanser türlerinden hastaların kurtulmaları sağlanabilecek'' diye konuştu. Oktay Avcı, uluslararası patent başvuruları sürecini Hukuk Müşavirleri Nuri Nencan'ın takip ettiğini belirterek, kendilerinin konunun bilimsel yönüyle ilgilendiklerini anlattı.