Bu tedavi, her şey denenmiş, tüm ümitler bitmiş hastalara uygulanıyor.
Abone olCerrahi ve kemoterapi gibi tedavi yöntemlerinden sonuç alınamayacak durumda ve karaciğere yayılmış olan (metastaz) tümörlerin küçültülerek zaman içinde yok olmasını sağlayan “Radyonüklit tedavi” yöntemi Türkiye'de de uygulanmaya başladı.
Alanında uzman radyoloji, cerrahi, nükleer tıp ve onkoloji uzmanlarının bulunduğu bir heyet tarafından yapılan operasyon, Türkiye'de ilk defa geçen hafta GATA'da uygulandıktan sonra Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi İbni-i Sina Hastanesi'nde de başarı ile yapıldı.
KANSERLİ HÜCRELER YOK OLUYOR
Operasyonu yapan heyetin başkanı olan AÜ Tıp Fakültesi Radyodiagnostik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık Bilgiç, “Radyonüklit tedavi” yöntemi ile kanser hücrelerinin zaman içinde küçüldüğünü ve yok olduğunu söyledi.
HER ŞEY DENENMİŞ HASTALARA UYGULANIYOR
Karaciğere metastaz yapmış olan kanserli hastaların tedavisinde öncelikli olan yöntemin cerrahi müdahale olduğunu anlatan Bilgiç, bu yöntemin ancak cerrahi müdahaleye ve kemoterapi, radyoterapi gibi alternatif tedavilere cevap veremeyecek hastalara yapılabileceğini dile getirdi.
Bilgiç, “Radyonüklit tedavi” yöntemi ile tedavi kararının ancak hastayı takip eden hekim ile radyoloji ve nükleer tıp uzmanlarının ortak değerlendirmesi sonucunda alınabileceğini belirterek, şöyle konuştu: “Bu yöntem, hastaya sunulan bir alternatif değildir. Mutlaka diğer yöntemlerin uygulanması mümkün olmayan hastalara yapılabilir.
CERRAHİ MÜDAHALE RİSKLİYSE
Radyonüklit tedavi yönteminin uygulanması, bağırsak, meme gibi çeşitli kanser tümörlerinin karaciğere metastaz yapması, karaciğerdeki tümörün yerinin cerrahi müdahale açısından risk taşıması, tümörün büyüklüğü ve yayıldığı alanın riskli olması, hastanın ömrünü uzatmaya ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik olarak diğer yöntemlerin sınırlı kalması halinde doğru olacaktır.”
UYGULAMA DEVAMLI HALE GELECEK
Radyonüklit tedavi yönteminin, teknolojinin ve tıp biliminin gelişmiş olduğu birçok ülkede yıllardır uygulandığını, ameliyatın başarı şansının yüzde 90'ın üstünde olduğunu ifade eden Bilgiç, Türkiye'deki ilk uygulamalardan birinin AÜ Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi'nde 22 Nisan 2008'de 2 hasta üzerinde yapıldığını kaydetti.
UYGULAMA DEVAMLI GELECEK
Bilgiç, bu konuda uzman olan ABD'li Gelişimsel Radyoloji uzmanı Michael Dougles Coltwell'in de yapılan ilk uygulamada bulunduğunu ifade ederek, “Ameliyatlar, ilk uygulamaların ardından hastanemizde devamlı hale gelecek” diye konuştu.
1 GÜN SONRA HASTA GÜNLÜK İŞLERİNİ YAPABİLİYOR
Prof. Dr. Sadık Bilgiç, anjiografinin ve tedavinin ardından 1 gün sonra hastanın günlük aktivitelerini yapabilir duruma geldiğini ancak klinik takibin yapılması için kontrol amaçlı 2-3 gün hastaneye yatırıldığını söyledi.
Bu tip hastaların ilerleyen dönemde kliniğe yatırılmadan gün içerisinde ayaktan tedavi imkanı bulacağını anlatan Bilgiç, yöntemin, tedavi seçeneklerini yitiren karaciğer hastaları için yeni bir şans olduğunu dile getirdi.
RADYONÜKLİT TEDAVİ NASIL YAPILIYOR?
Prof. Dr. Bilgiç, tedavi öncesinde hastaya daha önceden anjiyo yapılarak damarlarının yapısının incelendiğini belirterek, operasyonun bölgesel anestezi altında yapıldığını ve yaklaşık 1 saat sürdüğünü söyledi.
Karaciğer kanserinde Radyonüklit tedavisinin, anjiyo eşliğinde yapıldığını ifade eden Bilgiç, uygulama sürecini şöyle anlattı:
“Karaciğer kanserinde metastaz yapan kitlenin tedavisinde uygulanan SIKREX yönteminde, ilk olarak karaciğer atardamarına katater yardımıyla girilerek tümörün büyüklüğü, sayısı ve kanlanması anjiyo yöntemiyle belirleniyor. Ardından tümörün beslendiği ana damar tespit ediliyor ve tümörün büyüklüğüne bağlı olarak istenilen dozda ayarlanan Ytrium (Y-90) radyoaktif maddesi açılan damar yolundan buraya veriliyor.
Karaciğer içeresindeki tümör dokularının bu maddeyi tutmasıyla, kitle zaman içerisinde küçülüyor ve kayboluyor.”
UZMAN HEKİMLER TARAFINDAN UYGULANMALI
Bilgiç, operasyonun mutlaka alanında uzman hekimler tarafından yapılması gerektiğini belirterek, “Radyoaktif maddenin, tümörün beslendiği damar yerine başka organların damarlarına kaçması halinde istenmeyen komplikasyonların olabileceği” uyarısında bulundu.
Tümörün, zaman içinde Y-90 radyoaktif maddenin tutulumuna bağlı olarak küçülüp kaybolduğunu ifade eden Bilgiç, tümörün küçülmesi durumunda hastanın cerrahi müdahale şansı bulabileceğini kaydetti.
Prof. Dr. Sadık Bilgiç, bu yöntemin maliyetinin bir hasta için yaklaşık 20 bin YTL olduğunu belirterek, “Hastalar hastanede yattıkları için kendilerinden hiçbir fark alınmıyor” dedi.
“TEDAVİ İMKANI BULUNDUĞU İÇİN ŞANSLIYIM”
AÜ Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi'nde uygulanmaya başlayan Radyonüklit yöntemi ile tedavi olan ilk hasta 41 yaşındaki Kenan Soylu, tedavi imkanı bulduğu için kendisini şanslı hissettiğini belirterek, “Çok mutluyum, sevincimi ifade etmem mümkün değil. Kendimi şanslı hissediyorum” dedi.
Evli ve bir çocuk babası olan veteriner sağlık teknikeri Soylu, artık ailesi ile birlikte güzel ve sağlıklı günler geçirmeyi umut ettiğini söyledi.