BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  POLİTİKA

Kandile TARAF çıktı

Uçaklar tepelerinde.. Kelle koltukta iki gazeteci bombalanan Kandil'e girdi.

Abone ol Altan ve Çongara göre örgütün en büyük korkusu baharda kara harekatı.. Silahla bu işin yürümeyeceğinin farkına varmışlar. Ayrıca örgüt AK Parti'nin Güneydoğu'daki oylarını artıracağı endişesiyle türbana karşı..

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'a üst üste düzenlediği bombalı saldırılardan sonra ilk kez iki Türk gazeteci PKK'nın merkez üssü Kandil'e girdi. Taraf gazetesi yazarı Ahmet Altan, gazetenin Yayın Koordinatörü Yasemin Çongar PKK'nın üst düzey yöneticileriyle görüştü.

Her an bombalanma riski altında Murat Karayılan'ın yardımcıları Bozan Tekin ve Mizgin Amed ile görüştüler.. İşte Kandil'in içinden gelen Altan ile Sabah'tan Bülent Ecevit röportaj yaptı..

KANDİL'E NASI VARDILAR?

Kandil'e Kuzey Irak'ın Raniyah kasabası üzerinden gittik. Ayıraca çok kontrol noktası vardı. Raniyap kasabasının çıkışında Talabani kuvvetlerinin son kontrol noktası vardı. Bu noktada mühendis olduğumuzu söyleyerek PKK denetimindeki bölgeye geçtik. Yasemin de (Çongar) bölgede yaşayan bir kadınmış gibi başını eşarpla örttü.



İlk önce Kandil içindeki Levje köyünde kaldık. Birkaç saat geçirdiğimiz bu köyü 16 Aralık'taki operasyonda Türk jetleri bombalamıştı. Burada Kandil'in yerlisi bir Kürt ailesinin evinde kaldık. Sonra bizi buradan alıp örgütün kendi evine götürdüler. Kandil'in üst kısımlarında bir yerdeydi. Kandil'e girdikten sonra derin ve uzun bir boğazdan geçiyorsunuz. Ardından da ilk tepede PKK'nın ilk karakolu var. 24 saat kaldık.

UÇAKLARA KARŞI ÇADIRDA YAŞIYORLAR

Bizim ilk gittiğimiz köy evi basında sık sık yer alan ve bombalanan hastanenin hemen yanında. Evlerde kalmıyorlar kesinlikle. Arazide çadırlarda yaşıyorlar, operasyonlar nedeniyle sürekli yer değiştiriyorlar. Küçük birimler halinde dolaşıyorlar. Mağaraları var ama kalmıyorlar. Uçaklar geldiğinde hemen saklanıyorlar. Ya da hareket etmediklerini söylüyorlar. Uçağın tespiti için hareket şartmış. Ama en büyük korkuları kara harekatı. Baharda bir kara harekatı yapılacağını düşünüyorlar hatta eminler. Bu nedenle çok endişeliler, hatta şoktalar.

SEÇİMDE DİYARBAKIR'I KAYBETME ENDİŞESİ

En çok bundan korkuyorlar. AKP'yi çok suçluyorlar ve AKP'ye karşılar. Bu nedenle türbana da çok karşılar. Türban meselesinin çözülmesine şiddetle karşı çıkıyorlar.

TÜRBANA NEDEN KARŞILAR?

Türban sorunun çözümünün Güneydoğu'da AKP'nin oyunu daha da artıracağından endişeliler. Yoksa bu kadar keskin bir karşıtlığın anlamı yok.

KENDİLERİNE ÖZELEŞTİRİ YOK

AKP'nin halka kömür dağıtmasına, din unsurunu çok ön plana çıkarmasına bağlıyorlar. Kendilerine ait bir özeleştirileri yok. AKP'ye siyaseten bir şey yapacak gibi görünüp yapmamakla suçluyorlar. Konuşmaları hep götürüp getirip AKP'ye bağlıyorlar.

DUYGUSAL OLARAK BİTİŞE HAZIRLAR

Onlar da işin silahlı kısmının bittiğinin farkındalar. Ama siyasi çözümün nasıl olacağını zihinlerinde tam aydınlığa kavuşturmamışlar. Yasemin Çongar'ın lafıyla duygusal olarak bitişe hazırlar ama zihinsel olarak hazır değiller. Bir çözüm çıkartamıyorlar. Kesinlikle sorunun silahla çözülemeyeceğinin farkındalar. 25 sene sürmüş bir 25 sene daha sürmeyeceğini de biliyorlar. Üstelik kendilerinin muhatap alınmasını istiyorlar ama bunun mümkün olmayacağını biliyorlar.

SOMUT ÖNERİLERİ NE?

Bir âkil adamlar grubunun oluşturulmasını istiyorlar. Bizimle muhatap alınmasın bunu kabul ediyoruz ama Türkerlerden, Kürtlerden hatta yabancıların da içinde yer alacağı böyle bir barış grubu kurulmalı diyorlar.
Yaşar Kemal ve Vedat Türkali'nin isimlerini söylediler. BM temsilcisi Marti Ahtisaari de yer alabilir diyorlar. Yeter ki çözüm bulunsun istiyorlar.
Operasyonlar bitsin biz hiç silahlı eylem yapmayız, silahları hemen durdururuz diye konuşuyorlar.