Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, hükümetin memur maaşlarındaki artış için son teklifini sunacağı toplu sözleşme toplantısına katılmayacaklarını açıkladı ve görüşmelerden çekildi.
Abone olTürkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, hükümetin memur maaşlarındaki artış için son teklifini sunacağı toplu sözleşme toplantısına katılmayacaklarını açıklayarak, “25 milyon vatandaşımızın hiçbir sorununun tartışılmadığı, hayati önem taşıyan yüzlerce konunun gündeme dahi getirilmediği, enflasyon tahminin bile altındaki maaş artış teklifleriyle gelinen ve yalnızca yasak savmak adına yapılan görüşmeye katılmayacak, yetkili konfederasyonun bu vebaline seyirci olmayacağız" dedi.
Milyonlarca kamu çalışanı ve kamu emeklisinin 2024-2025 yıllarındaki mali ve sosyal haklarının belirleneceği 7. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi görüşmeleri 1 Ağustos'ta başladı. Bugün, hükümetin sunacağı yeni teklif ile toplu sözleşme görüşmeleri tamamlanacak.
Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, yarın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ev sahipliğinde yapılacak görüşmelere katılmayacaklarını bildirdi. Kahveci, yetkili konfederasyon olan Memur-Sen’i eleştirerek, memurlarının sorunlarının tartışılmadığı ve pazarlık yapılmadığını açıkladı.
Fiyaskoya dönüştü
Kahveci, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Türkiye Kamu-Sen olarak 7. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinin başlangıcından beri, 6,2 milyonu aşan memur ve memur emeklisi, aileleriyle birlikte 25 milyona ulaşan bir kitlenin önümüzdeki 2 yıllık ekonomik geleceğinin tayin edileceği pazarlıkların hayati öneme sahip olduğunu ve bu sürecin en verimli şekilde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmekteyiz.
Kamu çalışanlarının uzun yıllara dayanan sorunlarının çözümünün toplu sözleşme masasından geçtiği gerçeğinden hareketle toplu sözleşme görüşmelerine gereken saygınlığın kazandırılması için çalışıyoruz. Kamu çalışanlarımızın yaşanan ekonomik olumsuzluklar nedeniyle karşı karşıya kaldıkları güçlükleri aşmalarını sağlayacak tedbirlerin masada müzakere yoluyla kararlaştırılması, çalışanlarımızın mali ve özlük haklarının piyasa gerçekleriyle örtüşecek biçimde ilerletilmesi gerektiğini ısrarla vurguluyor, tüm sorunların masada müzakere edilerek sonuca ulaştırılması için mücadele ediyoruz.
Ne var ki, bütün çabamıza rağmen bugüne kadar yetkili konfederasyon ve sendikalar ile kamu işveren tarafının sorunları masaya yatırıp çözüm yollarını bütün paydaşlarla tartışmaktan ısrarla kaçındıklarını görüyoruz. Bu yaklaşımın, daha önceki 6 dönem toplu sözleşme görüşmelerinde olduğu gibi 7. Dönemde de yeni bir fiyaskoya dönüştüğüne şahit oluyoruz.
Kamu görevlilerinin sorunları karşılıksız kaldı
Konfederasyon yetkililerimizin 1 Ağustos’tan beri, toplu sözleşme masasının gerçek anlamda bir pazarlığa dönüşmesi, sürece taşıdığımız kamu görevlilerinin sorunlarının, yapılan toplantılarda tek tek görüşülerek karara bağlanması yolundaki ısrarlı talepleri, pazarlık sürecinin sonuna geldiğimiz şu günlere kadar karşılıksız kalmıştır. Bu istek ve gayretimize yetkili konfederasyonun da duyarsız kalarak adeta kamu işveren tarafının dümen suyuna gittiği de dikkatlerimizden kaçmamıştır.
Yetkili konfederasyon, sendikalar ve kamu işveren tarafı havanda su döverken milyonlarca kamu çalışanı ve emekli artan enflasyonun üzerinde, refah payı da içeren gerçekçi bir maaş zammı alabilme umuduyla toplu sözleşme sonuçlarını beklemektedir.
Türkiye Kamu-Sen olarak ısrarla üzerinde durduğumuz ve kırmızı çizgimiz şeklinde ifade ettiğimiz refah payı, enflasyon farkının maaşlara aylık olarak yansıtılması, en düşük dereceli memur maaşının ifade edildiği üzere 22 bin TL’ye yükselmesi için aradaki farkın tüm memur maaşlarına yansıtılması, 8 bin 77 TL’lik ödemenin taban aylığa yansıtılarak emekli maaşlarının hakkaniyetli bir düzeye ulaştırılması, yardımcı hizmetler sınıfı personelinin genel idare hizmetleri sınıfına alınması, başta kira yardımı olmak üzere ülkemizdeki sosyo-ekonomik yapıya uygun yeni sosyal yardım kalemlerinin belirlenmesi, mevcut yardımların yükseltilerek kamu çalışanlarının ve aile fertlerinin durumlarına uygun sosyal yardımlardan etkin bir biçimde faydalanmalarının sağlanması, kamu çalışanlarına da bayram ikramiyesi verilmesi, mühendis, avukat, akademisyen, şef, tekniker, teknisyen ve benzer meslek grubu çalışanlarımızın özlük haklarının ilerletilmesi, gelir vergisi oranlarının yüzde 15’e sabitlenmesi konuları başta olmak üzere çözüm yollarını da sunarak pazarlık masasına ilettiğimiz konuların en küçük bir müzakereye dahi tabi tutulmadan toplu sözleşme sürecinin sonuna gelinmesi kabul edilemez bir tutum olmuştur.
"Basiretsizliği ve iş bilmezliği ile heba edilmek üzeredir"
Bu durumun sorumlusu, kamu işveren tarafının bu yaklaşımına tepkisiz kalarak yaşananlara çanak tutan yetkili konfederasyon ve sendikalarıdır. Yaşanan bu kısır döngü; çözüm üretemeyen toplu sözleşme sisteminin değişmesi ve etkin bir toplu pazarlık sistemine geçilmesi konusundaki taleplerimizin ne denli yerinde olduğunu ortaya koymaktadır. Ne yazık ki, geride kalan 6 toplu sözleşmede olduğu gibi 7. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri de yetkili konfederasyonun basiretsizliği ve iş bilmezliği ile heba edilmek üzeredir.
"Bu vebale seyirci olmayacağız."
Türkiye Kamu-Sen olarak 25 milyon vatandaşımızın hiçbir sorununun tartışılmadığı, hayati önem taşıyan yüzlerce konunun gündeme dahi getirilmediği, kamu çalışanlarının beklentilerini karşılamaktan uzak kalan, enflasyon tahminin bile altındaki maaş artış teklifleriyle gelinen ve yalnızca yasak savmak adına yapılan toplu sözleşme görüşmesine katılmayacak, yetkili konfederasyonun bu vebaline seyirci olmayacağız.
32 Yıldır olduğu gibi bundan sonra da kamu çalışanlarının gerçek savunucusu olarak çalışan ve emeklilerimizin kendileri ve aileleri için hak ettikleri refah seviyesinde bir yaşama ulaştırılması için her yerde, her zaman ve her zeminde etkili mücadelemizi sürdürecek, milyonların gür sesi olmaya devam edeceğiz.”