BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Kamer Genç'ten 28 Şubat anıları

Siyasetin renkli isimlerindendi. 'Çiçek sulama' sözüyle özdeşleşti. Meclis'in aykırı ismi eski DYP'li Kamer Genç 28 Şubat sürecinde kendisine yapılan teklifleri anlattı.

Abone ol

Türk siyasi tarihinin en “renkli” simalarından biri olan Kamer Genç, 28 Şubat sürecinde DYP’den ayrılması için kendisine para teklif edildiğini açıkladı.

Zaman’a konuşan Genç, dönemin Türk-İş Başkanı Bayram Meral ile TESK Başkanı Derviş Günday’ın ise istifa etmesi için teklif getirdiğini belirtti. Genç, “Bana, istifa edersem on binlerce insanı meydana toplayıp gösteri yaptıracaklarını söylediler. Onları, ‘Güce, baskıya boyun eğmem. Çiller’i herkes terk etse ben gitmeyeceğim.’ diyerek geri gönderdim.” diyor.

Tunceli eski milletvekili Kamer Genç, aktif siyasi hayatı boyunca, davranışları ve demeçleriyle sürekli gündemde kalmasını bildi. 12 Eylül darbesinin ardından Anayasa’yı hazırlamakla görevli Danışma Meclisi’nin “aykırı” ismiydi. Kendisini sosyal demokrat olarak tanımladı; ama sonunda en fazla mücadele ettiği Süleyman Demirel’in kurduğu DYP’ye geçti.

Sadece Demirel’e değil, ANAP’ın kurucu genel başkanı Turgut Özal’a ve aynı kulvarda siyaset yaptığı Bülent Ecevit ile Deniz Baykal’a da ağır eleştirilerde bulundu. Yıldızının barıştığı tek lider ise, DYP eski Genel Başkanı Tansu Çiller oldu. Bu yüzden Refahyol Hükümeti’nin tasfiyesiyle sonuçlanan 28 Şubat sürecinde tehditlere ve rüşvet tekliflerine rağmen partisini terk etmedi.

Eski milletvekili Genç, kendisi ile özdeşleşen “çiçek sulama” sözünden, 28 Şubat süreci ve Alevi kimliğine kadar merak edilen birçok soruya açık yüreklilikle cevap verdi. Genç, söze 12 Eylül darbesinden sonra kurulan Danışma Meclisi üyeliğiyle giriyor. O dönemde Danıştay hakimi olan Kamer Genç, yeni anayasayı yapmakla görevli konseye eşinden ve çevresinden habersiz bir şekilde başvurur.

Kamer Genç, çoğunluğunu sağ kökenli üyelerin oluşturduğu Meclis’e kendi düşüncesine uygun anayasa hazırlanması için başvurduğunu kaydediyor. Askerlerden gelen birçok talebe karşı çıktığını ifade eden eski milletvekili, sivri tutumları yüzünden diğer üyelerin kendisine selam vermeye korktuğunu, yemek masasında bile yanına oturmadıklarını vurguluyor.

Genç, siyasi çizgisine ters ilk icraata bu dönemde imza atıyor: “Mehmet Ali Ağca’nın idamı önümüze gelmişti. Hiç tasvip etmem Ağca’yı. Ama, idamına tek karşı çıkan ben oldum. Çünkü idama karşıydım. Anayasaya “ret” veren tek kişi de benim.” Kamer Genç, “sosyal demokratlığıyla” bilinen bir siyasetçi.

SODEP ve SHP’de Erdal İnönü ile birlikte yola çıkan Genç, bu süreçte merhum Özal’a, onun ardından Demirel’e çok sert muhalefet yaptı. İnönü’nün siyasetten çekilmesi, Baykal’ın CHP lideri olmasının ardından Kamer Genç, sağa kaydı. Üstelik kıyasıya eleştirdiği Demirel’in partisi DYP’ye geçti. Demirel’e yönelik “O ölmeden Türkiye düzelmez.” diyecek kadar sert sözler sarf eden Genç, Çiller’i ise yere göğe sığdıramıyor. Genç, eski genel başkanına duyduğu sevgiyi “Çağdaş, modern bir hanımefendi. Cumhurbaşkanı olmasını isterdim.” sözleriyle dile getiriyor.

Genç’in bir diğer özlemi Meclis kürsüsü. Belli ki kürsüyü özlemiş. Meclis’te muhalefet boşluğu olduğunu iddia ediyor. Başbakan Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Baykal’ın arasında gizli bir anlaşma olduğunu ve birbirlerine fazla dokunmadıklarını öne sürüyor. Gittiği her yerde “Keşke Meclis’te olsaydın.” sözleriyle karşılaştığına dikkat çeken Genç, yine iddialı konuşuyor: “Böyle muhalefet olmaz. Meclis’te olsam Başbakan’ı da perişan ederdim. Benim karşıma çıkamazlardı. Maliye Bakanı da benimle aşık atamazdı. Ben olsam orada rahat oturabilirler miydi?”

O gün gerçekten çiçek suladım

Kamer Genç’in hafızalarda yer eden sözlerinden biri de “çiçek sulama” oldu. Oğlunun evinden çıkarken kameralara yakalanan Genç’in, “çiçek sulamadan geliyorum” sözünü mecazi anlamda kullandığı ve hovardalık yaptığı iddia edilmişti. Günlerce kamuoyunda tartışılan ve Meclis tutanaklarına da giren bu söz Genç’in yakasına adeta yapıştı kaldı. Kamer Genç, “atasözü haline geldi” dediği bu yakıştırmayla kendisine haksızlık yapıldığını savunuyor: “O, bize atılmış bir iftiraydı. Gülüp geçtik. Komedyenler de bu işten çok ekmek yedi. İşin aslı şu: Hanımla oğlan ABD’ye gitmişti. Oğlanın evine gittim, çiçekleri suladım. O gün gerçekten çiçekleri sulamaya gitmiştim. Tabii, iş başka noktalara çekilince bizim hanım da üzüldü. Ama, bana güvenir. Ben çiçekleri seven bir insanım.”

‘Alevilik İslam dışı’ diyenler sapık ve cahil

Tuncelili olan Kamer Genç, halk arasında “Alevi-Sünni” sorunu olmadığını ve bunu siyasilerin problem haline getirdiğini düşünüyor. Aleviliğin İslam’ın özü olduğunu vurgulayan Genç, “Alevilik İslam dışı.” diyen çevrelere ise sert tepki gösteriyor: “Alevilik İslam’ın değişik yorumudur. Hz. Ali, Peygamber Efendimiz’in damadı ve amcasının oğludur. ‘İslam dışı’ diyenler sapık düşünceli ve cahil insanlar. Eline, diline, beline sahip olmak Müslümanlığın en güzel vasfıdır.”

Genç, tek başına kaldığı durumlarda dua ettiğini, Allah’a yalvardığını söylüyor. Tunceli’deki Düzgün Baba Dergahı’na ziyarete gidince huzur bulduğunu da dile getiriyor. Eskiden Tunceli’de Alevi dedelerinin yılda bir iki kez köylere giderek sorunları dinlediğini ve insanları iyiliğe yönlendirdiğini aktaran Kamer Genç, “Hırsızlık yapan, namussuzluk yapan insanların evinin önüne taş konur, hiç kimse o insanla konuşmazdı. Artık dedelik müessesesi de bozuldu.” diye dert yanıyor.

Susurluk süreciyle birlikte kimliği ortaya çıkan “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın daha çok Genç’in memleketi Tunceli yöresinde faaliyette bulunduğu biliniyor. Kamer Genç de “Yeşil”i memleketinde bir kez 10 kişilik bir timle yürürken gördüğünü söylüyor. Yaşayıp yaşamadığı tartışma konusu olan “Yeşil”le ilgili Genç’in iddiası şu: “Yeşil ölmedi, yaşıyor. Zannediyorum şu anda Kuzey Irak’ta. Görevini yapıyor.”

Demirel bir gün olsun vekaletini bana bırakmadı

Cumhurbaşkanlarına TBMM başkanı olmadığı zamanlar Meclis başkan vekilleri vekalet ediyor. Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli Meclis başkan vekilliğini yapan Kamer Genç, bir gün olsun cumhurbaşkanına vekalet edemedi. Genç, bunun sebebini aynı dönemlerde görev yaptıkları Süleyman Demirel’in kasıtlı tutumuna bağlıyor. Genç, dönemin TBMM Başkanı Hikmet Çetin’le aralarında bu konuda geçen diyaloğu şöyle aktarıyor: “Hikmet Bey’e, ‘Bir gün de olsa bana vekaleti bıraksın.’ dedim. O da Demirel’in beni istemediğini söyledi. Vekaleti alsaydım asil gibi davranırdım. Köşk’ün harcamalarını, kadrolarını inceleyecektim.”

Haber: Ömer Şahin
Kaynak: