CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Japon Büyükelçiliği Resepsiyonu’nda Başbakanın eşi Emine Erdoğan’a yönelik nahoş müdaha...
Abone olCHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Japon Büyükelçiliği Resepsiyonu’nda Başbakanın eşi Emine Erdoğan’a yönelik nahoş müdahalede bulunan CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in özür dilenecek bir davranışta bulunmadığını savundu.
İHA’ya konuşan Vekil Güler, Kamer Genç’i çok açık şekilde hukuki ve siyasi olarak linç etmenin son derece ölçüsüz bir davranış olduğunu belirterek, "Kamer Genç bence tepkisinde de sözlerinde de haksız değildir. Bence o davranışın değerlendirme dönemini geçtik çünkü gösterilen tepki Kamer Bey’in orada sergilediği tavrı değerlendirme dışı bırakıyor. Son derece haksız bir saldırıya uğradı. AKP bunu hep yapıyor. Ben Kamer Bey’in yargılanmasına, sorgulanmasına, linç edilmesine asla onay vermiyorum. Kamer Bey’in sözünün hemen akabinde gösterilen tepki nedeniyle değerlendirilmesi gereken Kamer Bey’in tavrı değildir” dedi.
"KAMER BEY’İN ÖZÜR DİLEMESİ İÇİN HİÇBİR NEDEN GÖRMÜYORUM"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın avukatı aracılığıyla Kamer Genç hakkında suç duyurusunda bulunmasını da sert bir dille eleştiren CHP PM Üyesi Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Genç’in özür dilemeyeceği şeklindeki açıklamalarını da yerinde bulduğunu belirtti. Güler, “Onur, haysiyet, kişilik bakımından rencide edilen kişi Kamer Genç oldu. Orada Kamer Bey’in kimseye yönelttiği bir hakaret yok ama Kamer Bey’e orada ve hemen ertesi gün ve hala devam eden açıklamalara bakılırsa dava açması gereken kişi Kamer Bey ve biziz. Gerçekten orada abartılan ve skandal haline getirilen bir olay var. Bu skandalın sebebi Kamer Bey değildir. Özür dilemesi için hiçbir neden de yoktur” değerlendirmesini yaptı.
"SALDIRGAN BİR BİÇİMDE KAMER BEY’İN ÜZERİNE YÜRÜNDÜ"
Vekil Güler, resepsiyonda yaşanan ve televizyonlara yansıyan görüntünün tamamının verilmediğini, Kamer Genç’in Başbakanın eşi Emine Erdoğan’ın konuşmasına müdahalesinin hemen ardından bir vekilin kendisine durumu açıkladığını ve durumun yatıştığı sırada korumalar ve Enerji Bakanının Genç’e saldırarak bir skandala sebebiyet verdiğini savundu.
Güler, durumun Enerji Bakanı ve korumalar tarafından kasıtlı olarak ‘olaya ve skandala’ dönüştürüldüğünü iddia ederek şu ifadeleri kullandı:
“Kamer Genç’e yönelik gerçek bir linç operasyonu başlatıldı. Resepsiyonda yaşanan olay, televizyonlardan aktarılan türden bir olay değil. Hepimiz televizyonlardan izledik. Orada yalnızca, ‘Sen hangi yetkiyle konuşuyorsun?’ biçiminde bir müdahale var. O sözün üzerine Enerji Bakanı yürüyor vekilin üzerine. Açıkça, ‘Terbiyesiz, ulan çık buradan, çıkarın bu adamı’ şeklindeki müdahalesi asla kabul edilemez. Olumsuz bir görüntü korumaların ve Enerji Bakanının tavrıyla doğdu. Oysa orada bir başka milletvekili Kamer Genç’e durumu açıkladığında Kamer Genç geri çekiliyordu. Buna fırsat vermeden saldırgan bir tavırla Genç’in üzerine yürünmesidir olayın büyütülmesi ve yaşanan. Üslup olarak kibarlık bekliyor olabilirler ama bir milletvekili orada bir soru sormuşsa hükümet yetkililerine düşen, sükunet içinde açıklamayı yapıp onu oradan kameralara böyle bir görüntü yansımadan olayı iyi yönetmektir. Yetkililerden birisi koluna girip Kamer Bey’in durumu açıkladığında zaten yatışan durum, adeta Bakan tarafından skandala dönüştürüldü.”
"BAŞBAKAN VE AİLESİNİN HANEDAN GÖRÜNTÜSÜNDEN KAMUOYU DA RAHATSIZ"
CHP PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Turgut Özal’ın eşi Semra Özal dışında bugüne kadarki Türk devlet geleneğinde eşlerin sosyal yardım etkinlikleri dışında resmi toplantılara katılmadığını dile getirerek, Başbakanın ailesinin ‘hanedan’ görüntüsü verdiğini ve kamuoyunun bundan rahatsızlık duyduğunu savundu.
Güler, bugüne kadar toplum içinde en fazla Turgut Özal’ın eşinin görünmesine karşın onun da devlet işlerinde ve toplantılarında görünmediğine vurgu yaparak şunları söyledi:
“AKP’liler, ‘Başbakanımızın eşi, Başbakanımızın kızı, Başbakanımızın oğlu, torunu’ diyerek, ölçüsüz tepkisellik içinde davranıyor. Bizce yanlış olan Başbakan ailesinin gerçek bir hanedan gibi davranmaya başlamış olması. Yetkileri olmadığı halde her türlü resmi ilişkinin içerisinde Başbakan ailesinden birilerini görmek artık neredeyse sıradan hale geldi. Başbakan ailesinin devlet işlerine, uluslararası toplantılar dahil olmak üzere bu kadar çok adeta müdahil olması doğru değil. Başbakan eşlerinden en çok toplum içinde gördüğümüz sanırım Turgut Özal’ın eşiydi. Hepsini gözden geçirdiğinizde eşlerin sosyal yardım etkinlikleri gibi etkinliklerde görünür olduklarını görüyoruz ama resmi işlerde, devlet işlerinde Özal’ın eşini de görmedik. Bu yeni bir durum. Doğru bir durum değil. Elbette aile ve eşler gizlenmesin ama herkes görevini bilsin. Her türlü resmi toplantıda adeta resmi görevli gibi, yani babaya yardımcı olan bir kız çocuğu değil, adeta devlet görevlisi biri gibi yanı başında görüyoruz. Bir kez daha düşünmek gerekiyor. Devleti temsil yetkisinin kimde olduğu bellidir. Bu yetkiyi taşımayanlar konuşma yapamazlar, toplantıya giremezler çünkü onlar yetki sahibi olmadıkları için sorumluluk sahibi de değillerdir. Herhangi bir yanlışın hesabını soramazsınız. Hesap ancak yetkiye sahip olandan sorulur. Bu bizim köklü devlet geleneğimizin hiç alışık olmadığı yeni bir manzara. Kamuoyunun aklına takılan, ‘Bu hanedan görüntüsü nereden çıktı?’ şeklinde.”
(İHA)