Kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkmasındaki etkenlerin değiştirilebilir ve değiştirilemez risk faktörleri olarak ikiye ayrılıyor.
Abone olEskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alparslan Birdane, kalp ve damar hastalıklarının dünyada olduğu gibi Türkiye'de de en çok öldüren hastalıkların başında geldiğini belirterek, ''Elde edilmiş veriler ışığında kalp ve damar hastalıklarından pek de korkmadığımız söylenebilir'' dedi.
Doç. Dr. Birdane, yaptığı açıklamada, insan çehresini temsil eden cilt kırışıklıkları, diş çürükleri ve saç dökülmeleri gibi birtakım sorunların fark edildiğini belirterek, iç organlarda neler olup bittiğinin ise çok zaman sonra anlaşıldığını kaydetti.
İç organlardaki sorunların fark edilmesinin kısmen genel sağlık kontrolleri sırasında olduğunu ifade eden Birdane, şöyle konuştu:
''İç organlarındaki hastalıklar çoğunlukla şikayetler ortaya çıkınca, bazen de iş işten geçtikten sonra anlaşılabilmektedir. Kalp ve damar hastalıkları dünyada olduğu gibi ülkemizde de en çok öldüren hastalıkların başında gelmektedir. Elde edilmiş veriler ışığında bu hastalıklardan pek de korkmadığımız söylenebilir. Ondan korkmalıyız, çünkü hayatı sonlandıran en önemli hastalık grubudur. Bilimdeki veya sağlık endüstrisindeki çoğu gelişmeler de bu sebeple bu sahada olmaktadır. Türkiye'de her yıl yaklaşık 200 bin kişi hayatını kalp ve damar hastalıklarına bağlı olarak kaybetmektedir. Bu ölümlerin toplum nüfusunun yaşlanmasına paralel olarak 2020'lerde 400 binlere ulaşacağı tahmin edilmektedir.''
''KALP VE DAMAR HASTALIKLARININ ÇOĞU SONRADAN ORTAYA ÇIKAR''
Doç. Dr. Birdane, sigara ve kalp damar hastalıkları arasındaki ciddi etkileşimi bilmeyen kalmadığını belirterek, buna rağmen Türkiye'de 2 veya 3 erkekten birinin, 5 veya 6 kadından birinin sigara içmeye devam ettiğini bildirdi.
Günde yaklaşık 100 bin kez atan, vücudun pompa görevini üstlenen kalpte çeşitli hastalıklar ortaya çıkabildiğini ifade eden Birdane, şöyle konuştu:
''Kalp ve damar hastalıkları olarak adlandırdığımız koroner kalp hastalıkları-damar sertliği (ateroskleroz), kapak hastalıkları, elektriksel (aritmi) hastalıklar, romatizmal kalp hastalıkları, kalp kası hastalıkları, yüksek kan basıncı (hipertansiyon) ve kalp yetmezliği gibi pek çok sorun meydana gelebilmektedir. Kalp ve damar hastalıklarının çok azı doğuştan, çoğu sonradan ortaya çıkmaktadır. Bunlar arasında kültürümüzün yoğurup soframıza getirdiği aile fertlerinin beraberce toplanarak yapılan yeme-içme alışkanlıklarımızın kaybolup bunun yerine hızlı ve yalnızlaşmış bir doyurma halinin hakim olduğunu, bunun bedenimize ve ruhumuza olan yan tesirlerini de görmemiz gerekir.''
Doç. Dr. Birdane, hem ölümcül hem de iş gücü kayıplarına yüksek oranda neden olan kalp ve damar hastalıklarının önlenebilir, hastalığa yakalananlar için ise tedavi edilebilir potansiyelinin olmasının önem arz ettiğini ifade ederek, ''Mesela sigarayı bırakanlarda bırakmayanlara göre kalp ve damar hastalığına bağlı ölüm yüzde 36 oranında azalmaktadır. Yine kan basıncındaki ve kolesterol değerlerindeki yüzde 10'ar azalmanın kalp ve damar hastalıklarına bağlı olayları yüzde 45 oranında azalttığı tespit edilmiştir'' dedi.
Kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkmasındaki etkenlerin değiştirilebilir ve değiştirilemez risk faktörleri olarak ikiye ayrıldığını söyleyen Birdane, şunları kaydetti:
''Değiştirilebilir faktörler; sigara, aşırı alkol, dengesiz ve sağlıksız beslenme, hareketsiz hayat tarzı, kan basıncı yüksekliği, şeker hastalığı, kan yağlarında anormallik, şişmanlık ve gerilim dolu kişilik tarzıdır. Bu risk faktörlerin her birisi veya bunların bir arada olması koroner arter hastalığı riskini 2-16 kat artırmaktadır. Değiştiremeyeceğimiz risk faktörleri ise yaş, cinsiyet ve genetik faktörlerdir.''