BIST 9.673
DOLAR 35,26
EURO 36,68
ALTIN 2.966,69
HABER /  SAĞLIK

Kalp check-up'ı nasıl yapılıyor?

Ülkemizde her yıl 200 bine yakın kişi kalp damar hastalıklarından hayatını kaybediyor. Peki hastalığı erken teşhis etmek için ne yapmak gerek?

Abone ol

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kalp damar hastalıkları ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Oysa düzenli olarak yapılan kardiyolojik check-up ile bu hastalığa zemin hazırlayan risk faktörleri belirlenebiliyor veya hastalık erken dönemde teşhis edilebiliyor!

 

Türk Kardiyoloji Derneği’nin araştırmalarına göre, dünyada 17 milyon, ülkemizde ise her yıl 190 bin kişi kalp – damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Araştırmalar, önlem alınmadığı takdirde 2010 yılında bu sayının yaklaşık 300 bine ulaşacağını gösteriyor. Uzmanlar tehlike kapıyı çalmadan kalp-check-up’ı yaptırmayı öneriyor. International Hospital’den Kardiyoloji Uzmanı Dr. Işık Erdoğan, kalp damar hastalıklarının herhangi bir belirti vermeden sinsi sinsi gelişebildiğine ve son yıllarda genç yetişkinleri de etkisi aldığına dikkat çekerek, “Bu nedenle hiçbir yakınması bile olmasa herkes 20’li yaşlarda kolesterol, kan şekeri ve kan basıncı değerlerini ölçtürmeli. Eğer değerler normal çıkarsa 30 yaşına kadar 5 yılda bir, 30-40 yaş aralığında 3 yılda bir,  40 yaşından sonra ise risk durumuna göre 1-3 yıllık periyotlarla yaptırmalı” diyor. 

 

Check – up hangi aşamalardan oluşuyor?

Kalp check-up’ı doktor muayenesi ile başlıyor. Öncelikle başvuran kişinin kalp sağlığıyla ilgili bilgiler edinmek için çeşitli sorular yöneltiliyor: Kalp hastalığı belirtilerine yönelik yakınmalar var mı?  Sigara ile alkol tüketimi, obezite, diyabet, hipertansiyon veya ailede kalp hastalığı öyküsünün varlığı gibi risk faktörleri mevcut mu? gibi sorularla hastanın detaylı öyküsü alınıyor. Hastadan istenen ‘kolesterol’ ile ‘trigliserid’ gibi maddelerin kandaki değerlerinin belirlenmesine yönelik yapılan tahlil sonuçları ve   detaylı muayenede şüpheli bulgular elde edilmişse veya hasta risk faktörüne sahipse, daha ileri tetkiklere başvuruluyor. Bu ileri tetkikleri şöyle sıralayabiliriz:

 

ELEKTROKARDİYOGRAFİ (EKG)

Elektrokardiyografi kardiyak değerlendirmede muayeneden sonra ilk başvurulan  tetkiktir. Kalbin   elektiriksel aktivitesinin kaydedilmesi ile  ritm bozuklukları, kalp krizi ( geçirilmiş ya da yeni gelişen kriz), göğüs ağrısı sırasında alınırsa kriz düzeyine varmayan, ancak kalp kasında beslenme bozukluğu yaratan damar daralmaları, yüksek tansiyona bağlı değişiklikler VE bazı kalp kası hastalıkları başta olmak üzere  kalp hastalığının farklı şekilleri hakkında bilgi veriyor.

 

NASIL UYGULANIYOR? Göğüs bölgesine, el ve ayak bileklerine yerleştirilen elektrotlar bir cihaza bağlanıyor. Cihaz kalpten gelen elektriksel dalgaları kağıda aktarıyor ve sonuç rapor ediliyor. 

Ancak EKG’nin normal çıkması kalbin tümüyle sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor, çünkü bu test kalpteki her fonksiyonu göstermiyor.

NE ZAMAN BAŞVURULUYOR?

·         Kalbin ritim ve iletim bozukluklarının tespit edilmesinde,                                                          

·         Göğüs ağrılı durumlarda kalp krizi veya krize yakın durumların  saptanmasında.

 

EFOR TESTİ
Efor testi, koşu bandı üzerinde ya da bisiklet ile, kalp yükünü giderek artıracak şekilde, belli bir süre ve hızla egzersiz yapılırken EKG ve kan basıncının sürekli takip edilmesi ve belli aralıklarla kayıt alınması esasına dayanan bir yöntem. 

NASIL YAPILIYOR? Efor testinde amaç; kalbe giderek artan yük getirmek ve kalp hızını hastanın yaşına göre hesaplanan belli bir asgari değere ulaştırmak. Bunun için de efor testinin başlangıcında koşu bandı yavaş ve az eğimle hareket ediyor. Hasta yürürken en yaygın olarak kullanılan protokolde her 3 dakikada bir, hız ve eğimde artış uygulanıyor. Test boyunca hastadan alınan EKG kayıtları ekranda takip ediliyor. Aynı zamanda egzersizle kalp ritmindeki veya tansiyon değerindeki değişiklikler, göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi şikayetlerin olup olmadığı da kaydediliyor.

NE ZAMAN BAŞVURULUYOR?

  • Efor testi en çok koroner yetersizlik (kalbi besleyen atardamarlarda darlık veya tıkanıklık olması) tanısının konulması için uygulanıyor. Koroner yetersizlik de belirti vermeden gelişebildiği için hiçbir yakınması olmasa bile 40 yaş üzerindeki kişilere check-up yapmak amacıyla,
  • Koroner yetersizlik tanısı konan hastaların takibinde,
  • Kalp krizi sonrasında tedavinin yeterli olup olmadığının belirlenmesi ve hastaya girişim yapılması konusunda karar verme süreçlerinde,
  • Bazım ritim problemlerinde,
  • Kalp kapak hastalıklarında operasyon zamanının değerlendirilmesinde,
  • Çarpıntı ile bayılma gibi şikayetlerin kardiyak sebeplerinin araştırılmasında.

 

RİTİM HOLTER

Kalp ritmindeki değişikliklerin ve normal değerlerden sapan diğer EKG bulgularının anında kaydedilmesini sağlayan bir yöntem. Hastanın 24 – 72 saat boyunca üzerinde taşıyacağı ve günlük aktivitelerinden alıkoymayan bir çeşit EKG cihazı olarak da nitelendirilebilir. Böylelikle doktor gün içinde gerçekleşen EKG değişikliklerini tutulan kayıtlar üzerinden detaylı olarak inceleyebiliyor.

NASIL UYGULANIYOR? Hastanın göğsüne elektrot denilen ve kalbin elektriksel aktivitesini kaydeden ufak algılayıcılar yerleştiriliyor. Bilgileri kayıt eden cep telefonu büyüklüğündeki bir cihaz da kemer aracılığıyla hastanın beline yerleştiriliyor. Hastadan, günlük aktivitelerini hiçbir sınırlama yapmadan  sürdürmesi isteniyor. Belirlenen süre sonunda (24-72 saatlik kayıtlar mümkün) kayıt cihazı çıkarılıyor ve alınan bilgiler bilgisayara yüklenerek EKG bilgileri analiz ediliyor.

NE ZAMAN BAŞVURULUYOR?

  • Süreklilik göstermeyen, hastanın günlük aktivitesine ve stres düzeyine bağlı olarak farklı zamanlarda ve kısa süreli olarak ortaya çıkabilen ritim sorunlarında,
  • Genellikle kalp hızının düşük olması ya da bazı çarpıntı şekillerinde ortaya çıkan bayılma şikayetlerinde,
  • Kalp ritmi üzerinde etkili ilaçlara kalbin verdiği yanıtın izlenmesinde fayda sağlıyor.

 

TANSİYON HOLTER

Hastanın normal aktivitelerini sürdürürken, kan basıncını 24 saat veya daha uzun periyotta, belirli zaman aralıklarında ölçebilen taşınabilir elektronik bir tansiyon cihazıyla gerçekleştiriliyor.

NASIL YAPILIYOR? Kan basıncı kaydı için hastanın koluna tansiyon cihazının manşonu takılıyor. Cihaz, hastanın günlük aktivitelerini sürdürürken saatte 2 ya da 3 kez kan basıncı ölçümü yapıyor. Takip süresi bittikten sonra cihazdaki kayıtlar bilgisayara yüklenerek kan basıncının günlük seyri analiz ediliyor.

NE ZAMAN BAŞVURULUYOR?

  • Evde kan basıncı ölçümü yapılamadığı durumlarda,
  • Beyaz önlük hipertansiyonunun araştırılmasında (sadece doktor yanında yükselen kan basıncı),
  • Çeşitli ölçümlerde kan basıncı değerlerinde aşırı değişkenlik olduğunda,
  • Gece uykusu sırasında kan basıncı değerlerinin takip edilmesinde,
  • Diyabet ve yüksek kolesterol gibi hastalıkların kan basıncına etkisinin değerlendirilmesinde,
  • Uygulanan ilaç tedavisinin takibinde ve vücudun buna verdiği yanıtın tespit edilmesinde yarar sağlıyor.

 

EKOKARDİYOGRAFİ

Ekokardiyografi, ultrason dalgaları kullanılarak kalbin iç yapısının ve fonksiyonlarının net olarak görüntülenmesi sağlayan işleme deniliyor. 

NASIL UYGULANIYOR? Ultrasonik ses dalgaları, hastanın göğsünde gezdirilen duyarlı bir cihaz yardımıyla kalbe gönderiliyor. Kalbin iç yapısı ile fonksiyonları ultrason ekranında analiz ediliyor.

NE ZAMAN BAŞVURULUYOR?

  • Gizli olan kalp rahatsızlıkları ekokardiyografi ile tespit edilebiliyor. Bu nedenle 40 yaşını geçen her erkek ve menopoza giren her kadın, hiçbir yakınmaları olmasa bile ekokardiyografi yaptırmalı.
  • Kalp kapak ya da koroner damar hastalığının tanısı, takibi ve uygun tedavinin seçilmesinde,
  • Doğumsal kalp hastalıklarının tanısında,
  • Kalpten çıkan büyük damarların yapısının tespit edilmesinde,
  • Yüksek kan basıncının kalbe etkisinin incelenmesinde,
  • Kalp ameliyatları sırasında kalp kapaklarına yapılacak müdahale şeklinin belirlenmesinde  ve hemen sonrasında kardiyak fonksiyonlar hakkında bilgi edinilmesinde fayda sağlıyor.

 

“Transözofajiyel  ekokardiyografi: Standart olarak yapılan ekokardiyografi ile görülemeyen durumları tespit etmek için “transözofajiyel” adı verilen ve yemek borusuna yerleştirilen hortum ile yapılan ekokardiyografi uygulanıyor. Bu yönteme şu durumlarda başvuruluyor:

  • Geçici felç durumlarında kalpte pıhtı olup olmadığının saptanması,
  • Enfeksiyon varlığında bunun kalp kapakçılarına yerleşip yerleşmediğinin belirlenmesinde,
  • Kalp deliklerinin incelenmesinde,
  • Kalp kapak yetersizliklerinin ciddiyetinin belirlenmesinde,
  • Kalp kapak tamiri veya kalp deliklerinin kapatılmasına yönelik uygulanan operasyonlar sırasında ve sonrasında işlem başarısının değerlendirilmesinde yarar sağlıyor.

 

FLASH CT

Flash CT, en düşük radyasyon oranı ve en fazla 4 saniyede gerçekleştirdiği hızlı tomografi çekimleriyle, hastalıklara tanı konmasını sağlıyor. 4 saniyede tüm vücut tomografisi çekmesinin yanı sıra 0.25 saniyede gerçekleştirilen kalp anjiyosuyla da, kalp hastalıklarının erken tanısında önemli bir avantaj sağlıyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ercan Karaarslan ile Radyoloji Uzmanı Dr. Cengiz Bavbek, FLASH CT’nin kalp taramasındaki faydalarını şöyle sıralıyor:

 

0,25 saniyede Kardiyak Check-up yapabiliyor

FLASH CT, tek tüp ve tek dedektörlü sistemler ile kıyaslandığında iki kat daha hızlı görüntü oluşturuyor. Tüm kalbi 250 milisaniyede tarama imkanı (1/4 kalp atış süresi) sunuyor.

 

Kardiyak tarama yüzde 80 daha az radyasyonla yapılıyor.

  • Flash CT rutin uygulamalarda (check-up gibi) non-invazif kardiyolojik tanı tekniği olarak kullanılabilecek piyasada bulunan en düşük dozda radyasyon yayan tarama cihazı. Üstelik bu işlemi 0,25 saniyede yapıyor. Tek kaynaklı CT ile gerçekleştirilen kardiyak çekimlerde 20 mSV’ye kadar doza maruz kalma ihtimali varken, Flash CT’de bu doz miktarı hastanın kalp atım hızı uygun ise 1 mSV’ye kadar inebiliyor. Her tür kalp atım hızında da 3-5 mSV arasında bir doz uygulanıyor. Yani ilk defa invazif koroner anjiyografiden çok daha düşük doz ile kalp çekimleri tamamlanabiliyor.
  • Bu cihazda ayrıca göz ve meme gibi radyasyona duyarlı bölgeleri dozdan koruyan ve bu sayede görüntü kalitesini düşürmeden yüzde 40 daha düşük doz sağlayan programlar da bulunuyor. Düşük dozla görüntüleme, özellikle doz hassasiyeti yüksek hastalar için büyük avantaj sağlıyor.
  • Koroner damar hastalığı tanısı konan hastaların düzenli olarak takip edilmeleri gerekiyor. Ancak cihazların yüksek doz radyasyon içermeleri bu takiplerin yapılmasını önlüyor. Flash CT ile en düşük dozda radyasyon verilmesi sayesinde kalp taraması belli aralıklarla yapılabiliyor.