BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Kalem suresi okunuşu Arapça Diyanet sınav duası anlamı

Bugün milyonlarca öğrenci LGS sınavının 2. ve 3. oturumuna girecek. Peki sınav duaları hangisi, sınavda okunacak dualar hangisi ve sınavda zihin açmak unutkanlığı gidermek için hangi dua okunur? Kalem Duası Türkçe anlamı ve sınav duası okunma sayısı haberimizde.

Abone ol

Sınav duaları, zihin açan unutkanlığa iyi gelen sınav duaları hangisi araştırmaları şu saatlerde arttı. Bugün binlerce öğrenci hayalinden üniversiteye girmek için LGS sınavına girecek. Dışarıdaki yakınları ise sınavda olan kişi için sınav duası okuyor. Peki sınav duası nasıldır, sınavda hangi dualar okunur, zihni açmak için sınavda okunacak dualar hangisidir?

Sınava girerken okunacak dua: -Bismillahirrahmanirrahim, Ferdün, Hayyün, Kayyûmun, Hakemun, Adlün, Kuddûsün. İyyâke na'büdü ve iyyâkenesta'în. İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ.” On dokuz defa okunacak.

-“Rabbi edhılnî müdhale sıdkin ve ahricni muhrace sıdkin ve’c’al li min ledünke sultânen nasîrâ.” (10 Kere) (İsra suresi 80. ayet)

ANLAMI: “Ya Rabbi! Beni doğru bir giriş ile girdir ve yine doğru bir çıkış ile çikar.Katından bana yardım edici bir kuvvet ihsan eyle.”

-“Rabbişrah li sadri. Ve yessir li emri. Vahlul ukdeten min lisani. Yefgahü kavli ” (10 Kere)

ANLAMI: “Ya Rabbi! Göğsümü ve gönlümü genişlet, işimi kolaylaştır. Dilimin bağını çöz, sözümü anlaşılır eyle.”

-“Ya Hayyu Yâ Kayyûm, Birahmetike esteğisû.” (10 kere)

ANLAMI:”Ey Hayy ve Kayyum olan Allah'ım, Senin Rahmetine Sığınıyorum.”

-Bu dua her an, her zaman, mubah olan herhangi bir işe başlarken okunur. Mesela Kur’an-ı kerim öğrenmeye başlarken, yazı yazarken, sınava girerken, dine aykırı olmayan her işe başlarken söylemek iyi olur. Yapılan işin kolay gelmesi, zor gelmemesi ve hayırla neticelenmesi için dua etmiş oluyoruz.

-“Rabbi yessir velâ tuassir Rabbi temmim bi’l-hayr”

ANLAMI:“Rabbim! kolaylaştır zorlaştırma, Rabbim hayırla sonuçlandır”

-“Allahümme hır li vehter li.Vela teklini ala ihtiyari.”

ANLAMI: Allah’ım! Bu işi bana hayırlı kıl ve bu işi bana nasip eyle! Allah’ım beni kendi başıma bırakma.(Tirmizi,De’avat,90)

-Rabbi zidni ilmen ve fehmen ve el-hıkni bi’s salihin.Rabbişrahli sadri ve yessir li emri vahlü’l-ukdeten min lisani yefkahu kavli. Ya Hafız, Ya Rakib, Ya Nasır, Ya Allah. Rabbi yessir ve la tüassir, Rabbi temmim bi’l hayr. (Sınava girmeden önce 3,5,7 defa okunur)

Rabbim! İlmimi ve anlayışımı arttır ve beni salih kullara dahil eyle. Rabbim! Göğsümü aç, işimi kolaylaştır ve dilimdeki bağı çöz ki sözümü anlasınlar. Ya Hafız Ya Rakib Ya Nasır Ya Allah. Rabbim kolaylaştır, zorlaştırma; Rabbim! İşimi hayırla tamama erdir.

KALEM SURESİ 

Hakkında


Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “elKalem”kelimesinden almıştır. “Nûn” sûresi diye de anılır. Sûrede başlıca, Hz.Muhammed’in peygamberliğinin ispatı ve mü’minler ile kâfirlerin akıbetlerikonu edilmiştir.

Nuzül

Mushaftaki sıralamada altmış sekizinci, iniş sırasına göre ikinci sûredir. Alak sûresinden sonra, Müzzemmil sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 17. âyetten 50. âyete kadar olan kısmının Medine’de indiği yönünde bir rivayet bulunmakla beraber (bk. Şevkânî, V, 307) âyetlerin üslûp ve içeriğinden bunların da Mekke’de indiği anlaşılmaktadır.

Konusu

Muhammed aleyhisselâmın Allah tarafından gönderilmiş gerçek bir elçi olduğu, yüksek şahsiyeti ve Mekkeli müşriklerin onun getirdiği mesaj konusunda yaymaya çalıştıkları tereddütler, müşriklerdeki şahsiyet bozuklukları, nimete karşı nankörlüğün sonucunu açıklamak amacıyla anlatılan “bahçe sahipleri kıssası”, âhiretin sıkıntılı ve dehşetli halleri, Allah’ın müminler için hazırlamış olduğu ödüller ve kâfirlere vereceği cezalar, sûrenin başlıca konularıdır. Ayrıca Hz. Peygamber’e metânetli olması, Yûnus peygamberin yaptığı gibi sabırsızlık göstermemesi tavsiye edilmektedir.

KALEM SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

1.Nûn vel kalemi ve mâ yesturûn(yesturûne).
2.Mâ ente bi ni’meti rabbike bi mecnûn(mecnûnin).
3.Ve inne leke le ecran gayra memnûn(memnûnin).
4.Ve inneke le alâ hulukın azîm(azîmin).
5.Fe se tubsıru ve yubsırûn(yubsırûne).
6.Bi eyyikumul meftûn(meftûnu).
7.İnne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne).
8.Fe lâ tutııl mukezzibîn(mukezzibîne).
9.Veddû lev tudhinu fe yudhinûn(yudhinûne).
10.Ve lâ tutı’ kulle hallâfin mehîn(mehînin).
11.Hemmâzin meşşâin bi nemîm(nemîmin).
12.Mennâın lil hayri mu’tedin esîm(esîmin).
13.Utullin ba’de zâlike zenîm(zenîmin).
14.En kâne zâ mâlin ve benîn(benîne).
15.İzâ tutlâ aleyhi âyâtunâ kâle esâtîrul evvelîn(evvelîne).
16.Se nesimuhu alâl hurtûm(hurtûmi).
17.İnnâ belevnâhum ke mâ belevnâ ashâbel cenneti, iz aksemû le yasrimunnehâ musbihîn(musbihîne).
18.Ve lâ yestesnûn(yestesnûne).
19.Fe tâfe aleyhâ tâifun min rabbike ve hum nâimûn(nâimûne).
20.Fe asbahat kes sarîm(sarîmi).
21.Fe tenâdev musbihîn(musbihîne).
22.Enıg’dû alâ harsikum in kuntum sârımîn(sârımîne).
23.Fentalekû ve hum yetehâfetûn(yetehâfetûne).
24.En lâ yedhulennehâl yevme aleykum miskîn(miskînun).
25.Ve gadev alâ hardin kâdirîn(kâdirîne).
26.Fe lemmâ raevhâ kâlû innâ le dâllûn(dâllûne).
27.Bel nahnu mahrûmûn(mahrûmûne).
28.Kâle evsatuhum e lem ekul lekum lev lâ tusebbihûn(tusebbihûne).
29.Kâlû subhâne rabbinâ innâ kunnâ zâlimîn(zâlimîne).
30.Fe akbele ba’duhum alâ ba’dın yetelâvemûn(yetelâvemûne).
31.Kâlû yâ veylenâ innâ kunnâ tâgîn(tâgîne).
32.Asâ rabbunâ en yubdilenâ hayran minhâ innâ ilâ rabbinâ râgıbûn(râgıbûne).
33.Kezâlikel azâb(azâbu), ve le azâbul âhırati ekber(ekberu), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).
34.İnne lil muttakîne inde rabbihim cennâtin naîm(naîmi).
35.E fe nec’alul muslimîne kel mucrimîn(mucrimîne).
36.Mâ lekum, keyfe tahkumûn(tahkumûne).
37.Em lekum kitâbun fîhi tedrusûn(tedrusûne).
38.İnne lekum fîhi lemâ tehayyerûn(tehayyerûne).
39.Em lekum eymânun aleynâ bâligatun ilâ yevmil kıyâmeti inne lekum le mâ tahkumûn(tahkumûne).
40.Sel hum eyyuhum bi zâlike zeîm(zeîmun).
41.Em lehum şurakâu, felye’tû bi şurakâihim in kânû sâdikîn(sâdikîne).
42.Yevme yukşefu an sâkın ve yud’avne ilâs sucûdi fe lâ yestetîûn(yestetîûne).
43.Hâşiaten ebsâruhum terhekuhum zilletun, ve kad kânû yud’avne ilâs sucûdi ve hum sâlimûn(sâlimûne).
44.Fe zernî ve men yukezzibu bi hâzâl hadîs(hadîsi), se nestedricuhum min haysu lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
45.Ve umlî lehum, inne keydî metîn(metînun).
46.Em tes’eluhum ecran fe hum min magramin muskalûn(muskalûne).
47.Em inde humul gaybu fe hum yektubûn(yektubûne).
48.Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tekun ke sâhıbil hût(hûti), iz nâdâ ve huve mekzûm(mekzûmun).
49.Levlâ en tedârakehu ni’metun min rabbihî le nubize bil arâi ve huve mezmûm(mezmûmun).
50.Fectebâhu rabbuhu fe cealehu mines sâlihîn(sâlihîne).
51.Ve in yekâdullezîne keferû le yuzlikûneke bi ebsârihim lemmâ semiûz zikra ve yekûlûne innehu le mecnûn(mecnûnun).
52.Ve mâ huve illâ zikrun lil âlemîn(âlemîne)

Kalem Suresi Türkçe Anlamı (Diyanet Meali)

1. Nûn. Kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına andolsun ki,

2. Sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun değilsin.

3. Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardır.

4. Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.

5. (Sen de) göreceksin, onlar da görecekler,

6. Hanginizde delilik olduğunu yakında .

7. Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi en iyi bilendir, hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur

8. O halde, (hakikati) yalan sayanlara boyun eğme!

9. Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.

10. Şunların hiçbirine itâat etme :yemin edip duran,aşağılık,

11. (Herkesi) kötüleğen,söz götürüp getiren,

12. Hayra engel olan, mütecâviz ve saldırgan günahkar,

13. Kaba ve kötülükle damgalı,

14. Mal ve oğullar sahibi olmuş diye (böyle yolunu şaşırmış)

15. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman o, “Öncekilerin masalları!” der.

16. Biz yakında onun burnuna damga vuracağız (kibirini kırıp rezil edeceğiz).

17. Biz, vaktiyle “bahçe sahipleri” ne belâ verdiğimiz gibi, onlara da belâ verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi.

18. Onlar istisna da etmiyorlardı.

19. Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir âfet (ateş) bahçeyi sarıverdi de,

20. Bahçe kapkara kesildi.

21. Sabah olurken birbirlerine seslendiler.

22. “Madem devşireceksiniz, hadi erkenden mahsülünüzün başına gidin!” diye.

23. Derken yürüyorlardı; fısıldaşıyorlardı.

24. “Sakın bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yanınıza sokulmasın”diye.

25. (Evet yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.

26. Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.

27. Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!

28. İçlerinden en makul olanı şöyle dedi: Ben size “Rabbinizi tesbih etsenize” dememiş miydim?

29. Rabbimizi tesbih ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz, dediler.

30. Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar.

31. (Nihayet) şöyle dediler: Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz.

32. Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artık) Rabbimizi(O'nun hoşnutluğunu) arzuluyoruz.

33. İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!

34. Şu da muhakkak ki, takvâ sahipleri için Rableri katında nimetleri bol cennetler vardır.

35. Öyle ya, (Allah'a) teslimiyet gösterenleri, (o) günahkârlar gibi tutar mıyız hiç?

36. Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?

37. Yoksa size ait bir kitap var da, (bu bâtıl inanışları) onda mı okuyorsunuz?

38. Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır (diye mi yazılı)?

39. Yoksa, “Ne hükmederseniz mutlaka sizindir” diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?

40. Sor onlara: Bu iddiayı onların hangisi savunacak?

41. Yoksa ortakları mı var onların? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını!

42. O gün incikten açılır ve secdeye davet edilirler; fakat güç getiremezler.

43. Gözleri horluktan aşağı düşmüş bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı (fakat yine secde etmiyorlardı).

44. (Resûlüm!) Sen bu sözü (Kur'an'ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.

45. Onlara mühlet veriyorum. Doğrusu benim fendim çok sağlamdır!

46. Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

47. Yahut gaybın bilgisi onların nezdinde de, onlar mı (istedikleri gibi) yazıyorlar?

48. Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balık sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etmişti.

49. Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.

50. Fakat ardından, Rabbi onu seçti (vahiy verdi) ve onu sâlihlerden kıldı.

51. O inkâr edenler Zikr'i (Kur'an'ı) işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirivereceklerdi. Hâla da (kin ve hasetlerinden:) “Hiç şüphe yok o bir delidir” derler.

52. Oysa o (Kur'an), âlemler için ancak bir öğüttür.