BIST 8.619
DOLAR 34,35
EURO 37,01
ALTIN 3.024,32
HABER /  GÜNCEL

Kalbi ve vicdanı olan herkese duyurulur!

Unutmayın, artık kendi suyumuzu değil, çocuklarımıza ait suyu tüketiyoruz.

Abone ol

'Pearce'nin kitabı tek kelimeyle; “Korkutucu”. Yazar, Hintli çiftçilerin her gün kuyulardan zehirli su çekmelerini, Arizonalıların bilinçsizce çölde çeşmelerden su akıtmalarını ya da Aral Gölü'nün pek yakında çorak topraklara dönüşeceği gerçeğini bir tokat gibi yüzümüze vuruyor.'
Fred Pearce, 2006’da Beacon’dan yayımlanan ve geçtiğimiz ay Altın Kitaplar tarafından Türkçe’ye kazandırılan "Nehirler Kuruyunca" adlı kitabına sanal suyla başlıyor.

Yazdıklarından etkilenmemek mümkün değil. Pearce’ye göre çok azımız gün boyunca ne kadar su kullandığının farkında. Günde ortalama 4-6 litreden fazla su içmeyiz. Duşun her biri, tuvalette çekilen sifonların günlük toplamı 150 litre su demek. Bazı ülkelerde yüzme havuzları, çim sulama sistemleri ve çeşitli açık hava etkinliklerinde ise iki kat fazla su kullanılıyor. Örneğin, Avustralya banliyölerinde tipik olarak kişi başına su kullanımı yaklaşık 350, ABD’de ise 380 litre.

Küveti doldurarak banyo yapmak yerine duş almak, dişimizi fırçalarken musluğu kapatmak gibi önlemlerle evde önemli miktarda su tasarruf edebiliriz. Bir de evimize doldurduğumuz fabrikasyon ürünler ve eşyalardan da tasarruf ederek su israfını azaltabiliriz. Fakat bütün bunlar nehirlerin kurumasını engellemeye yetmez. Esas problem içtiklerimiz, yediklerimiz için harcanan su.

Bunu anlamak için gerçek sayılara tekrar bakalım. Örneğin, 1 kilogram pirinç yetiştirmek için 2000 ila 5000 litre su gerekir. Bu, hane halkının bir haftalık su ihtiyacından fazladır. 1 kilogram patates için 500 litre su gerekirken, yaklaşık 100 gramlık hamburgerde kullanılan et için sığır 11 bin litre, 1 litre süt için inek 2000 - 4000 litre su tüketiyor. Bu durumda et yiyen ve süt tüketen tipik bir Batılı tüketici, her gün yediği ve içtiği besinlerin ağırlığının yüzlerce katı kadar daha fazla (adı sanal da olsa!) su tüketiyor.

bir araştırma kitabı olduğu kadar, bir keşif kitabıdır da. Çevresel konuların deneyimli gazetecisi Fred Pearce, yaptığı bu çalışmayla dünyanın çok yakında ciddi bir su kriziyle karşı karşıya kalacağını tüm trajik, ironik ve dramatik yönleriyle anlatmaya çalışıyor. Otuz ülkeden fazla yerde araştırmalar yapan yazar, su kaynaklarının en can alıcı noktalarını incelemiş, hepimizi fazlasıyla ilgilendiren ve gün geçtikçe büyümekte olan bu tehlikeyi tüm çıplaklığıyla anlatmıştır. Unutmayın, artık kendi suyumuzu değil, çocuklarımıza ait suyu tüketiyoruz. Kalbi ve vicdanı olan herkese duyurulur!