Cumhuriyet Gazetesi yazarı Bedri Baykam, bugünkü köşesinde İstanbul İl Başkanı Canan Kafantıcıoğlu'nun CHP'de başlattığı 'Atatürk' tartışmasını ele aldı. Baykam'ın Kaftancıoğlu için 'bir hanımefendinin bu kadar inada dayalı bir “tavır gösterme” tutkusundan neredeyse depreme girecek, sayısız şikâyet dilekçesi Yüksek Disiplin Kurulu’na veriliyor...' sözleri dikkat çekti.
Abone olCumhuriyet Gazetesi yazarı Bedri Baykam CHP'deki Atatürk tartışmasıyla ilgili bugün dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Baykam'ın yazısı şu şekildi;
Tartışma gerçekten dramatik. Herkese rahatsızlık veren bir durum. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun yarattığı “Atatürk adını kullanmama” konusu kaçınılmaz bir şekilde dallanıp budaklandı. Örgüt, ciddi anlamda tartışma yaşıyor. Seçmenleri hiç sormayın. Parti maalesef bir hanımefendinin bu kadar inada dayalı bir “tavır gösterme” tutkusundan neredeyse depreme girecek, sayısız şikâyet dilekçesi Yüksek Disiplin Kurulu’na veriliyor...
Kaftancıoğlu’nun yerel seçim sürecinde verdiği emek ve İstanbul il örgütü ve tüm CHP’lilerle elde ettiği başarı aktifine yazıldı, kendisine en kızgın olan partililer bile, İmamoğlu zaferinden sonra, düşüncelerini buzdolabına kaldırdılar. Hatta Kaftancıoğlu’nun davasında, kendisine destek olmak için giden geniş partili grup arasında, aynı ideolojik frekansta olmayan çok partili gördüğümü de bizzat hatırlıyorum. Attığı eski tweet’lerin İstanbul il başkanı olduktan sonra bir “siyasi dava”nın ısıtılıp kullanılan argümanları olarak beliriyordu artık.
Yeni olayın nasıl yaşandığını hatırlatmakta yarar var: Taksim Toplantıları’nda, “Türkiye Siyasetinde Örgütün Yeri ve Seçim Güvenliği” başlıklı bir oturumun konuğu Kaftancıoğlu. Konuşmanın sonlarında soru-cevap bölümünde eski Meclis başkan vekili değerli siyasetçimiz Uluç Gürkan kendisine “Üç kere Gazi Mustafa Kemal dediniz, Atatürk adını kullanmamak tercihiniz mi?” diyor. Mesela ben “Mustafa Kemal” desem, böyle bir soru Gürkan’ın aklına bile gelmez. Çünkü orada o soruyu Kaftancıoğlu’na sorduran geçmiş vukuatlar dizisi vardır. Kaftancıoğlu da “Kişilerin isimlerinden söz ederken belirli alışkanlıklarla bunların özel adlarla kategorize edilmesine karşıyım. Yıllardır kullandığım gibi bu şekilde ifade etmek, kendimi ait hissettiğim bir ifade olduğu için tercih ediyorum” diyor. Gürkan şaşırıyor, çünkü sonradan yaptığı açıklamasıyla bu soruyu tersine onun mesela, böyle bir tercihi olmadığını ve Atatürk adını da eşit derecede kullandığını söylemesi için sorduğunu aktarıyor. Çünkü 9 Eylül’de Kaftancıoğlu’nun il başkanı olarak okuduğu ve “Atatürk” ismini kullandığı deklarasyonu dinlemiş. Üstelik Gürkan, biraz önce aynen aktardığım gibi bu bahis konusu tweet’ler hakkında hiç Kaftancıoğlu gibi bir ideolojiye sahip olmasa bile kendisini o davada desteklemiş ve ayrıca o Taksim Toplantısı’nda da İstanbul seçim yönetimi ve başarısı için tebrik etmiş bir insan. Gazeteci Serpil Yılmaz, Sözcü’de bu soru-yanıtı yayımlayınca dananın kuyruğu kopuyor...
CHP’de Atatürkçüleri ön plana çıkarmamak için Canan Kaftancıoğlu’nun yönlendirmesiyle grup lobisi gibi davranan kimi delege ve il başkanları, Tuncay Özkan ve Yıldırım Kaya’yı seçtirmemek için son kurultayda ciddi bir lobi yaptılar ve başarılı oldular. Kaftancıoğlu da bunu açıklamaktan çekinmedi, aldığı sonuçla övündü, açıkça “seçilmelerini istemedim” dedi. Gördüğümüz gibi Kaftancıoğlu’nun siyasi emelleri veya “hırsları” il başkanlığı ile dizginlenebilir bir sınır tanımıyor. Kendisi incecik narin yapısına karşın, 10 Aralık hareketinin “ağır topu” artık. Erdoğan Toprak’ın desteklediği, Süleyman Çelebi, Burhan Şenatalar ve Oğuz Kaan Salıcı’nın isimleriyle öne çıkan bir parti içi akım. Daha önce, CHP’nin kapanıp bir vakıfa dönüşmesi, onun yerine yeni bir parti kurulması düşüncesini destekleyen bir oluşum!
Kaftancıoğlu daha önce de “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganından haz etmediğini, kendisini “Mustafa Kemal’in yoldaşı” olarak gördüğünü aktarmış, bu da kamuoyunda zaten epey bir benzer gürültü yaratmıştı. Kendisini “herkesten farklı” bir kimlik olarak lanse etmeyi sürdürdüğünü görüyoruz.
Kaçınılmaz haklı tepkiler
Tepkiler CHP yöneticilerinden birbiri ardına geldi. Atila Sertel, “Atatürk diyemeyen bir il başkanına da gereken ders verilmezse, bu da bizim en büyük ayıbımızdır” dedi. Mehmet Ali Çelebi, “Partimizin bir İl Başkanı Atatürk demeyi tercih etmezmiş. Millet gönlüne koyup haykırdıktan sonra demesin ne yazar. Ama unutma burası CHP. Kafası karışık olanlar iyi bilsin, bu partide 10 Aralık’tan önce 29 Ekim gelir. Mustafa Kemal’in askerleriyiz” şeklinde özetledi yorumunu. Birçok başka isim, CHP Tüzüğü’nün 1. maddesini hatırlattı: “Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu, ilk Genel Başkanı ve değişmez önderi Mustafa Kemal Atatürk’tür”. Her türlü tepki yağdı, sosyal medyadan başlayarak...
Kaftancıoğlu, maalesef bunun ardından büyük bir gaf daha yaptı, kendini açıklamak için bir metin yayımlarken, akıl almaz şekilde, Kenanizm ve Kemalizmi karıştıranları bile sollayarak, izahat vermeye çalıştıkça maalesef dibe battı: “Şahsımı, Kenan Evren’in sözde Atatürkçülüğünden ayrıştırma çabamı bazıları anlamamazlıktan gelebilir”, “Atatürk’ü statik, donmuş yorumlara hapseden cuntacıları ve bugünün idealar dünyasındaki şaşkınlara karşı hep ileriye bakan, aklı bilimi ve devrimciliği öne çıkaran Mustafa Kemal Atatürk’ü sahiplenmeye devam edeceğim.”
Kaftancıoğlu’na hatırlatmalar
Söylenebilecek bir ton söz var. Ama yalnız iki konuyu vurgulamak istiyorum: Kenan Evren’in Atatürk’ün partisini kapattıran sahte Atatürkçülüğünü “gerekçe” göstererek “Atatürk” adından uzaklaşmak, kimi aşırı ırkçı faşistlerin baskısı nedeniyle Türk bayrağından uzaklaşmaktan farksızdır! İkisi de birbirinden işlevsizdir. Gülünç ötesi bir “entel” mantığıdır.
İkincisi, zaten Türkiye’de her türlü İslami fraksiyondan bölücü Kürtçülere, Diyanet’ten kimi haddini bilmez bürokratlara kadar, onca nankör ülkemizi ve halkımızı Atatürk’ten uzaklaştırmaya çalışırken, CHP’nin içinde ciddi bir sıfata sahip bir insan, aynı maceraya girişemez. Yani vatandaş Kaftancıoğlu, yine tweet’ler yayımlayıp “Ben onun askeri değilim” diyebilir, “Ben Atatürk adını kullanarak kategorize etmek istemiyorum” diyebilir. Ama “CHP il başkanı” olarak bu tavrı gösteremez.
Atatürk bu tartışmaları izlese, Kaftancıoğlu veya partisinin şu andaki durumundan gurur duymaz. Ne yazık ki Kaftancıoğlu, hatalarından ders almayan ve onlarda ısrarla inatçı bir insan olduğunu kanıtlamıştır. Geçmiş vukuatlarına rağmen parti ve kamuoyunun kendisine açtığı kredinin değerini bilmeden bu güven teminatlarını tekrar savurarak kendisini de partisini de yaralamıştır. Uluç Gürkan’ı da beni de milyonları da hayal kırıklığına uğratmıştır. Özür mü diler, başka bir göreve mi geçer, Atatürk adının Mustafa Kemal’in Türk halkı tarafından verilmiş asil ve tarihi soyadı olduğunu ADD’de bir kursa giderek öğrenme yolunu mu tercih eder, orasını kendi seçsin...