BIST 9.916
DOLAR 35,20
EURO 36,70
ALTIN 2.961,00
HABER /  GÜNCEL

Kadir İnanır'dan itiraflar

Hürriyet Gazetesi'ne konuşan İnanır, hayatını ‘Kuzeyden Gelen Adam’ adlı kitapta anlatacağını söyledi.

Abone ol

Bütün Çocuklarım adlı dizide ailesini İstanbul’da bir arada tutmaya çalışan bir babayı canlandıran Kadir İnanır, kadınların kendisine hep hükmettiğini itiraf etti. İnanır, hayatını ‘Kuzeyden Gelen Adam’ adlı kitapta anlatacağını söyledi. Geçtiğimiz hafta Hürriyet Pazar’daki Albüm sayfasına konuk olan Kadir İnanır’la, Kanal D’de yayınlanan Bütün Çocuklarım adlı dizinin Çatalca’daki film setinde görüştük...

Tabii görüştüğümüz her şey Albüm’e sığmadı. Setlerde disiplini sağlamasıyla da ünlü olan, bu nedenle kadınların başı onunla, onun da başı kadınlarla sık sık derde giren İnanır, Çatalca’daki sette de disiplin konusunda duyarlılığını gösterdi. Kendisi çekimde olduğu için onu selamlamadan yerine oturan genç oyuncuya, ‘Önce selam vereceksin, sonra gelip işine başlayacaksın’ uyarısı yaptı.

Bu tür uyarıları, daha önce gazetelere sık sık yansımıştı; mesela Kırık Ayna dizisinin çekimleri sırasında Ürgüp’te Özcan Deniz’le buluşan Mine Çayıroğlu’na ‘Gece kulübüne gidemezsin, 11’de yatacaksın’ demesi, Kumsaldaki İzler’deki rol arkadaşı Sanem Çelik’e ‘Kot pantolon değil, topuklu ayakkabı giy’ uyarısı yapması, genç oyuncuların tepkisine neden olmuştu.

İnanır’a sorarsanız, o kimsenin namusunun değil, işin namusunun peşinde. Özellikle Anadolu çekimlerinde... ‘İstanbul’da çalışıyoruz, sonra evine gidiyor, ne yaptığı beni ilgilendirmez. Ama Anadolu’da oyuncular bir aile gibi çalışmak zorunda, onu bozdurmuyorum. Çünkü sinema sanatçılarına saygın bakamayan bir anlayış var, orada zorluklar yaşıyoruz, çok yaşadığım örnekler var. Bu disiplin buradan geliyor’ diyor. İnanır, başka şeyler de söylüyor tabii...

İmajınızın ne kadarı sizi yansıtıyor?

- Nedir o imaj, ne imajı?

İşte maçoluk, erkekliğin kitabını yazmak, ağır abilik, filan...

- O maço diyenler daha kendileri maçoluğun tarifini yapamıyorlar. Ben ülkemizde kadınların erkeklere nasıl hükmettiğini çok iyi biliyorum. Gidip köylere bakalım...

Sizin kendi memleketinizde kadınlar sırtlarında yükle çalışır, erkekler kahvede oturur.

- Kim oturuyormuş kahvede?

Bakın babanız da dört eş almış...

- Peygamberimiz de almış. Bakıyorsa alacak. Hem babam o zaman çıkan yasayla dördünü de nikahına almıştır. Maçoluk nedir? Kadın erkek ilişkilerine tam erkek gözüyle bakan, kıran döken, öyle mi? Olabilir de bunların hiçbiri bende yok ki. Bana niye yakıştırıyorsunuz? Ben hangi kadına saygısızlık yapmışım? Benim kadar bir kadına saygılı davranan, her şeyini veren bir adam...

Tokat pişmanlığı

Kadınlar size hükmettiler mi yani?

- Hep ettiler, insanlık tarihi boyunca bütün kadınlar erkeklere hükmetmiştir. Bana da bütün istediklerini yaptırdılar.

Ama dövdüm de dediniz... Bu mu hükmedilmek?

- Kasabadan gelmişim, İstanbul’da tutunmuşum, tavır ve davranışlarımda ölçü standardını tutturamamışım, o arada gönlüm birine düşmüş, o da beni kırıp dökünce, yanlış bir hareketle, bir tokat atmışım. Beni ölünceye kadar takip etmek zorunda mı bu tokat? Bunları söyleyenlerin ellerinde başka hiçbir şey kalmadı çünkü, hepsini yok ettim, ama bu laf ben öldükten sonra da devam edecek. Ne acımasız bir yargılamadır bu? Bak bugün en güvendiğim gazetecilerden biri olarak sen bile bunu soruyorsun...

Ben yargılamak için değil, anlamak için soruyorum...

- Ya kadınlar hapishanesini ben mi yarattım? Niye yatıyorlar diye baktınız mı? Kesmiyorlar mı adamları?

Niye kesiyorlar? Çekiyor çekiyor, dayanamıyor sonunda öldürüyorlar.

- Kadınlar niye dayak yiyorlar peki onu soruyor musun?

Hak ettiklerini söylemeyeceksiniz herhalde.

- Hak etmeyen insan dayak yer mi?

Ay yapmayın...

- Bak ama olmuyor, siz şöyle bir madde koyuyorsunuz, kadınlar asla dövülemez, ama erkekler kesilir! Biliyor musun, namus cinayeti diye bir şey var...

Aferin mi diyecek

Evet biliyorum, var maalesef...

- Ama ne yapalım, kadın adamın namusunu düşünmeden bir hata işlemişse dövülmez mi? Aferin namusumu lekeledin, gel seninle yatağa gidelim, bu mu olacak yani!

Ama o namus kavramı çok muğlak; sokakta birine selam verdiği için de kadın namusu lekelemiş sayılabiliyor.

- Kadın da, erkek başka kadına bakınca ‘ne bakıyorsun, önüne baksana’ diye kafasına vuruyor.

Sizin gibi bakınca, erkeklerin de dayağı hak etmesi için bir sürü neden var, o zaman karşılıklı birbirimizi döverek yaşayalım, böyle hayat mı geçer?

- Canım dövmeyelim ama sadece erkekler dövüyor demeyelim.

Ama çoğunlukla sadece erkekler dövüyor. Herhalde siz bir kadından dayak yememişsinizdir...

- Filmlerde çok yedim.

Filmlerden bahsetmiyoruz şimdi...

- Ben özel hayatımda bir kadının bana dayak atmasını gerektirecek hiçbir şey yapmadım.

Ne güzel, yine aynı yere döndük. Asıl çifte standart bu...

- Sen bana niye güvenmiyorsun? Ben yapmadım diyorum. Bir kadın da desin, Kadir bana şunu yaptı!

Ee ayrıldığınız zaman, eski sevgiliniz Canan Yaka çok dedi...

- Ben hayatımdaki kadınlarla ilgili konuşmam. O laflara cevap versem, kıyamet kopardı. Ama ben yazıyorum kitabı sen merak etme... Adı Kuzeyden Gelen Adam olacak...

Yaptığınız iş sanat değil mi, niye bu kadar disiplin meraklısısınız?

- Hayır ben disiplin meraklısı değilim. Onlar geliyorlar bana soruyorlar. Kimseye odandan çıkmayacaksın, pantolon giyme demedim. Anadoludayız, ‘gece kulübüne niye 2’de gidiyorsun’ dedim. Kimle gittiğinden bana ne, herkesin anası babası var, namusundan mı sorumluyum? Film çekimi varsa orada yazıyor, 11’de yatacaksın, dedim.

Setlerde bu disiplini sağlayacak olan yönetmen değil midir?

- Yönetmeni tanımaz kimse, yapımcıyı da tanımaz. Anadolu’da bu iş bana aittir. Herkes bana sorar, polisi de yetkilisi de bana gelir. Anadolu’nun her köşesinde film çektim ben. Sinema sanatçısına saygın bakamayan bir anlayış var. Çok örneğini gördüm. Bunları başka bir röportajda konuşalım...

Belgesellerinde döktüğüm gözyaşları ne olacak peki

Beni her yıl üç kişi eleştirir, dördüncüsü çıkmaz. Onları ciddiye almıyorum da, sevdiklerim, değer verdiklerim yapınca kızıyorum. O çocuk yazmış yeni (Can Dündar), artist diyor bana. Ben aktörüm, aktör. Sen beni tanımıyorsun, bir yerde oturup yemek yememişiz, ses tonumu bile bilmiyorsun, nasıl tarif ediyorsun kişiliğimi? Yaptığım işle kişiliğimi nasıl birbirine karıştırıyorsun? Hem kimsin sen? Peki onun belgesellerinde döktüğüm gözyaşları ne olacak benim?

Karizma çizilme meselesi yanlış

Ben senaryoları seçerken, bazı değerlere, benim yaşam biçimimle örtüşmesine dikkat ediyorum. Başka türlü kabul etmiyorum. Ama sonuçta bu benim yaptığım iş, özel hayatım yok içinde. Anlayışı var. Yine de birebir yaşadığım hayat değil. Karizma çizdirme meselesinde çizilme lafı yanlış. Çizilmeye meraklı biri varsa bizde çok çizecek adam var. Bu tehditse, onların yaptığı da terbiyesizlik. Benim bunca yıllık emeğime, duruşuma saygılı olacaklar.