BIST 9.109
DOLAR 34,24
EURO 37,63
ALTIN 2.921,56

Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı Varmış!

Dün ülkemin dört bir tarafında kadınımıza verilen seçme ve seçilme hakkının verilişinin 74. Yılı kutlandı. Yıllardır birçok gelişmiş ülkeden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiş ülke olma ile gururlanır dururuz.

Dün ülkemin dört bir tarafında kadınımıza verilen seçme ve seçilme hakkının verilişinin 74. Yılı kutlandı. Yıllardır birçok gelişmiş ülkeden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiş ülke olma ile gururlanır dururuz.

Ancak nedense kimse uygulamada ne durumdayız diye bakmaz nedense. Türk kadını, TBMM’de yüzde 9.1, belediye meclislerinde yüzde 2.42, il genel meclislerinde 1.82, belediye başkanlıklarında ise 0.56 oranında temsil ediliyor.

Diğer ülkelerde kadınların parlamentodaki temsil oranı, İsveç’te yüzde 47, Norveç ve Danimarka’da yüzde 38, İspanya’da yüzde 36, Belçika’da yüzde 35, Almanya ve Yeni Zelanda’da yüzde 32, Avustralya ve Litvanya’da yüzde 25, Bulgaristan’da yüzde 22, Amerika’da yüzde 16.

İlk olarak Türk kadınının sahip olduğu seçme ve seçilme hakkı yarışında maalesef diğer ülkelerin oldukça gerisinde kaldık. Siyasi hayatta kadına seçilen rol vitrinden öteye maalesef gitmedi ve gitmeyecek gibi gözüküyor.

Bütün siyasi partilerin kadın örgütlenmeleri var ve sahada beklide erkeklerden daha çok onları görüyoruz. Ancak iş temsile gelince bu durum tersine dönüyor. Kadına toplumda biçilen evinin kadını rolü siyasi yaşamda da biçiliyor. Kadınlar siyasi partilerin mutfağına hapsediliyor ve oradan dışarı çıkarılmıyorlar. Vitrine birkaç kadın aday koyuluyor ve kendilerine biçilen rolü oynuyorlar o kadar.

Parlamentolar ülkeyi yansıtan bir örneklemdir. Ancak bizim parlamentomuz hem nicelik hem de nitelik bakımından ülkeyi yansıtmıyor.

TBMM’ ine baktığınız zaman sokakların döpiyes giyen kadınlar ile dolu olduğunu düşünürsünüz. Ancak, gerçek bundan çok ama çok uzak.

Mecliste 74 yıldır başörtülü bir vekil olmaması bunun beklide en büyük örneğidir. Ülkenin yarısını kadınlar oluşturur iken bunu sadece 9.1 ‘inin meclise yansıması, buna karşılık ülkedeki kadınlarının yarısının başörtülü olmasına rağmen mecliste bu 9.1’ in bile içinde temsil edilmemesi gerçeğini nedence herkes görmezden geliyor.

Bundan 12 yıl önce meclise giren ilk başörtülü vekili tam anlamıyla derdest edip meclisten dışarı attılar. Halk tarafından seçilmiş bir vekil, milletin meclisinden resmen kovuldu. Bununla da yetinilmedi, vatandaşlık hakları elinden alındı. Ardından gelen 28 Şubat post modern darbesinin de günah keçi ilan edildi.

Türk kadınına yıllardır, kendilerini rejimin kurucusu ve sahibi sanan erkeklerin biçtiği kadarıyla seçme ve seçilme hakkı veriliyor.

11 yıldır iktidarda olan Ak Parti’ ye bel bağlayan başörtülü kadınlar, ondanda arzuladığını bulmadılar. Eğitim ve öğretimde başörtüsü serbestîsi bir şekilde uygulanmaya başladı. Ancak memuriyette ve temsilde başörtüsüne dair engellerin kalkması yönünde hükümetin kayda değer bir girişimi yok.

Başbakan Erdoğan, Evelallah meclise başörtülü vekil kapısı açılacak demişti. Ne hikmetse o kapı bir türlü açılmadı! Hatta başörtülü vekillik konusunda ısrar eden MKYK üyesi, geçtiğimiz kongrede listeden çıkarıldı.

Benim anlamadığım, bundan önceki siyasal iktidarlar döneminde sokaklara dökülen haklarını isteyen başörtülü kadınlarımızın neden mevcut iktidar karşısında sessiz kaldığı. Neden omuzlarında yükselen iktidarın karşısına geçip haklarını istemiyorlar? Onları engelleyen ne merak ediyorum.

Evet, Türk kadını bundan 74 yıl önce seçme ve seçilme hakkını kazandı ama bu hakkın kullanımında bir arpa boyu yol almadı. Bizden sonra bu yolculuğa başlayanlar bizi çoktan geçtiler.

Şimdi kimse çıkıp bana Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkı diğer ülkelerden önce verildi, duygusal zırvalaması yapmasın.

Bu ülkede kadınlar erkeklerin verdiği kadarı ile yetiniyor, gerçek bu.