BIST 9.939
DOLAR 35,36
EURO 36,53
ALTIN 3.028,08
HABER /  POLİTİKA

Kadınlara kadınların ağıtlarıyla seslendi

Erdoğan demokratik açılım kapsamında sivil toplum örgütlerinin kadın temsilcileriyle biraraya geldi.

Abone ol

Demokratik Açılıma destek için bugüne kadar sanatçılarla, edebiyatçılarla, futbolcularla buluşan Başbakan Erdoğan'ın son konukları kadınlar oldu.

Sivli toplum örgütlerinin temsilcisi kadınlara terör örgütüne üç oğlunu kaptıran Diyarbakırlı Sakine Arat'ın kardeşlik çağrısı, oğlunu teröre şehit veren Bitlisli Matlube Güngör'ün ağıtları ile seslenen Erdoğan bütün kadınları süreci sabote etmek isteyenlere karşı Arjantinli, İrlandalı kadınlar gibi mücadeleye çağırdı.

Erdoğan, anneliğin ''siyaseti, ideolojisi, sağcılığı, solculuğu'' bulunmadığını ifade ederek, ''Elini yüreğine koymuş, boynunu yana eğmiş, dağ gibi olduğu yere çökmüş bir kadının ağıtlarını bastıracak hiçbir siyasi, hiçbir etkili söz yoktur'' dedi.

DİYARBAKIRLI SAKİNE ANA'NIN ÇIĞLIĞI

Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde sivil toplum kuruluşlarının kadın temsilcileri ile yaptığı toplantıda konuşan Erdoğan, Diyarbakırlı Sakine Arat'ın hayat hikayesine dikkati çekti. Erdoğan, Arat'ın, 18 yaşında evlendirildiğini, üç oğlunu terör örgütüne kaptırdığını ve bir kızının ağabeylerinin acısına dayanamayarak kendi canına kıydığını, bir başka oğlunun da trafik kazasında hayatını kaybettiğini anlattı.

Erdoğan, Diyarbakırlı Sakine Ana'nın, ''Biz yüzyıllardır birlikte yaşıyoruz. Birbirimizden kız aldık, kız verdik. Aynı kanı taşıyoruz. Bir Kürt annesiyim ama bir şehit haberi duyduğumda yüreğim parçalanıyor. Askerler de bizim evlatlarımız. Bu ülkeyi yöneten küçük büyük herkese sesleniyorum; 'evladınız gözünüzün önünde öldürülürse ne yaparsınız?' dediğini ifade ederek, bu soruyu herkesin kendisine sorması gerektiğini dile getirdi.

BİTLİSLİ MATLUBE GÜNGÖR'ÜN AĞITI

Diğer yandan, asker oğlunu Diyarbakır'ın Lice ilçesinde şehit veren Bitlisli Matlube Güngör'ün de sözlerine atıfta bulunan Erdoğan, Güngör'ün ''Hepimiz kardeşiz. Allah hiç kimseye bu acıyı yaşatmasın. Bizim canımız, ciğerimiz yandı, başkalarınınki yanmasın. Her türlü fedakarlığa katlandım, çok zaman aç kaldım, açıkta kaldım. Daha gençliğinin baharında oğlumu vatani görevini yapması için askere gönderdim. Onu Lice'de şehit ettiler. oğlumun bana bir daha anne diyemeyecek olması beni kahrediyor. Ama bir şehit annesi olmaktan da gurur duyuyorum...'' dediğini söyledi.

Demokratik açılımla ilgili partisinin Grup Toplantısında ifade ettiği duyguları yineleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

''Anneliğin siyaseti yoktur, anneliğin ideolojisi yoktur, anneliğin sağcılığı, solculuğu yoktur. Biz erkekler, empati kurmakta güçlük çekebiliriz ama siz hanımefendilerin, ülkemin kadınlarının, ülkemin annelerinin yüreklerindeki sızıyı, kalplerindeki acıyı en sıcak şekilde hissettiğinizi biliyorum. Gencecik evladını yitiren bir babanın acısı, evet büyüktür ama yüreğinden bir parçayı kaybeden, canından can giden bir annenin tarifi mümkün olmayan acısı çok daha büyüktür. Elini yüreğine koymuş, boynunu yana eğmiş, dağ gibi olduğu yere çökmüş bir kadının ağıtlarını bastıracak hiçbir siyasi söz, hiçbir etkili söz yoktur.''

KADINLARIN GÜCÜ

Recep Tayyip Erdoğan, 3 çocuğunu teröre kaptırmış Sakine Hanım'ın Diyarbakır'dan ''Gelin kucaklaşalım'' diye seslendiğini, evladını vatanına şehit vermiş Matlube hanımın, o büyük acıya rağmen ''vatan sağ olsun'' dediğini ifade ederek, onların yüreklerindeki sızı kadar yüreklerindeki cesaretin de kahramanlığın da en az o kadar büyük olduğunu söyledi.

KADINLARIN SESLERİ KURŞUN SESLERİNİ BASTIRACAK

Başbakan Erdoğan, ''Ben bu sorunun, bu sorunun en büyük mağduru, en büyük mazlumu kadınlar inisiyatif yüklendiğinde daha kolay ve daha hızlı çözüleceğine yürekten inanıyorum. Sizin sözleriniz, sizin sesiniz kurşun vızıltılarını bastıracak, kurşunlardan çok daha büyük etki yapacak, ölümleri durdurup gençleri yaşatacak güce ve kudrete sahip'' dedi.

GÖZYAŞLARINI KADINLAR KURUTACAK

Salonda her kesimden kadınların bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu salonda Türkiye'nin aydınlık, umut dolu geleceği var. Türkiye'nin acılarını dindirmek, akan kanı durdurmak, annelerin, kadınların gözyaşını silmek noktasında burada bulunan ve bulunmayan, bizim de unutmuş olduklarımız olabilir, tüm kadınların son derece etkili olabileceğine eminim. Böyle kapsamlı ve tarihsel bir sorunun, tek başına güvenlik tedbirleriyle, tek başına bir siyasi partinin, bir hükümetin çabalarıyla nihai çözüme kavuşamayacağı açıktır.

İş dünyasının, üniversite camiasının, medyanın, sivil toplum örgütlerinin, özellikle ve özellikle kadınların, kadın kuruluşlarının dışarıda kaldığı bir sürecin başarıya ulaşması asla ve asla mümkün değildir. İşte onun için sizlerden, sesinizi yükseltmenizi, yanlışa güçlü bir şekilde dur demenizi, akan kana, akan gözyaşına karşı çıkmanızı, gençleri yaşatmak için yüreğinizi ortaya koymanızı istirham ediyorum.

ARJANTİNLİ İRLANDALI KADINLAR BAŞARDI

Buradan, sizler aracılığıyla ülkemin tüm kadınlarına da seslenmek istiyorum. Yaşanan acı hepimizin ortak acısı. Yitip giden çocuklar hepimizin çocukları. Ne olur, çocuklarımıza sahip çıkalım, gençlerimize sahip çıkalım, istikbalimize sahip çıkalım. Bunu, kadınlar başarabilir, başaracaktır. Arjantin'in, İrlanda'nın, Pakistan'ın, İsrail'in kadınları, anneleri bunu nasıl başardıysa, başarıyorsa, benim ülkemin kadınları da seslerini yükselterek bunu başaracaktır. Çözüm sürecinin hız kazanması toplumsal psikolojinin çözüme daha fazla destek olmasıyla mümkün. Biz sesimizi o kadar yüksek çıkarmalıyız ki süreci sabote etmek isteyenlerin seslerini bastırsın, çözüm iradesi kendisini hissettirsin, psikolojik ortam daha önemli adımların atılmasına imkan sağlasın.''

TABULARI YIKMANIN MÜCADELESİNİ VERDİK

Başbakan Erdoğan, bugün, siyasetçilerin, bürokrasinin, medyanın dokunmaya, yazmaya, konuşmaya cesaret edemediği bir çok kavramın, birçok ismin ve birçok sorunun, köy kahvelerinde, mahalle kahvelerinde, samimi sohbetlerde hiç sakıncasız, hiç tereddütsüz konuştuğunu söyledi.
Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
''İşte Hükümet olarak biz, bu tabuları yıkmanın bu yasakları kaldırmanın mücadelesini verdik ve veriyoruz. Bu ülkede doğruyu, hakikati bulmak için, milletimizin sıkıntılarını hafifletmek için konuşulmayan konuşulsun, yazılmayan yazılsın, eleştirilmeyen eleştirilsin istiyoruz. Her sorunu masaya yatıralım, her meseleyi konuşalım, tartışalım, müzakere edelim, istişare edelim istiyoruz. Her insanın bir fikri olduğuna, bu fikrin de son derece değerli olduğuna inanıyor ve ulaşabildiğimiz, görüşebildiğimiz herkese ulaşıp, görüşlerini, eleştirilerini, katkılarını almak istiyoruz. Çünkü inanıyoruz ki insan kutsaldır, insanın hakları, özgürlükleri, fikirleri, değerleri de kutsaldır.''