BIST 9.878
DOLAR 36,22
EURO 38,00
ALTIN 3.360,84
HABER /  MEDYA

Kadın sunucuya 'Başını örtmezsen yerin cehennem' denilen programla ilgili gerçek bambaşka çıktı

Kuveyt'te komikliklerin yapıldığı bir programda rol icabi kadın sunucunun adama attığı tokat görüntüleriyle ilgili sosyal medyada uydurulan yalanları yazan Ahmet Hakan, "Hiç araştırmıyorlar hiç sorgulamıyorlar anında inanıyorlar" dedi.

Abone ol

Kuveyt'te bir televizyon programındaki görüntüler sosyal medyada gündem oldu. Komik Arap skecinden üretilen palavralara inananlara Ahmet Hakan'dan tepki geldi.

Gazetecilerin araştırmadan her gördüklerine inanıp yorum yapmasını eleştiren Hakan, bugünkü yazısında skecin hikayesini ve paylaşıma gelen yorumları kaleme aldı:

KUVEYT’te bir televizyon programı.

Şakaların komikliklerin yapıldığı bir program bu.

Skeç yapıyorlar, bazı konularla dalga geçiyorlar.

Programdaki adam da tiyatrocu kadın da...

Skecin bir yerinde kadın, rol gereği karşısındaki adama tokat atıyor.

Ortalık yalandan karışıyor.

Bu görüntüleri alıp şöyle şeyler yazdılar sosyal medyalarında:

- Katar’da bir televizyon programı.

- Adam, kadın sunucuya “Başını örtmezsen yerin cehennem” dedi.

- Bunun üzerine kadın, adama tokat atıp meyve suyu dolu bardağı fırlattı.

Sonra?

Sonra gelsin slogan:

“Özgürlük ve eşitlik için mücadele eden bu kadına helal olsun.”

Ortada başörtüsü yok. Ortada özgürlükle ilgili bir şey yok. Ortada eşitlik teması yok. Ortada sadece mavra var, skeç var, dalga var, alay var.

Gazetecilerin sosyal medya hesaplarında hâlâ var bu paylaşım.

Doğrusunu anlamadıkları, doğrusunu bilmedikleri görüntülerden kendilerine göre bir hikâye uyduruyorlar.

Yorumlara bakıyorum: Herkes inanmış bu palavraya.

Hadi başkaları neyse de, gazetecinin...

Araştırması, teyit etmesi, söz konusu televizyon programının çevirisine bakması, görüntülerin devamını merak etmesi, olayın önünü arkasını kolaçan etmesi gerekmez mi?

Her gördüğünün üzerine doğru mu değil mi diye düşünmeden atlayanların egemen olduğu bir dönemde ben kime neyi anlatıyorum ki?

Ahmet Hakan'ın yazısının tamamı