Başbakan Ahmet Davutoğlu, Özgecan cinayeti zanlılarına, indirim yapılmadan en ağır cezanın verileceğini söyledi.
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası ve Pakistan ziyareti öncesi açıklama yaptı. Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada, Özgecan Aslan cinayeti sonrası başlayan idam tartışmalarına değinen Davutoğlu, böyle bir suça ilişkin verilecek hiçbir cezanın karşılık olmayacağını ifade ederek, katil zanlıları için indirim yapılmadan, en ağır cezanın verileceğini söyledi.
Pakistan ziyareti öncesi havalimanında gazetecilerin sorularını da cevaplayan Davutoğlu, "Çözüm Süreci" ile ilgili olarak, silahların gölgesinde bir çözümün samimiyetten uzak olacağını anlattı. Meclis'te görüşülecek "İç Güvenlik Paketi" ile ilgili tartışmaları da değerlendiren Davutoğlu, muhalefetin bu konuda samimi olmadığını, paketle ilgili olarak hiçbir öneri getiremediklerini söyledi.
Ahmet Davutoğlu, Bakanlar Kurulu sonrası gazetecilere açıklama yaptı. Özgecan Aslan'ın öldürülmesiyle ilgili olarak, mahkemenin kanunlar çerçevesinde en ağır cezanın verilebileceğini söyleyen Davutoğlu, nihayi kararın mahkemeye ait olduğunu ifade etti. Davutoğlu, şöyle konuştu;
"MEHMET ASLAN'IN İFADELERİ İNSANLIK DESTANIDIR"
Bugün basına da yansıyan babası Mehmet Aslan'ın ifadeleri gerçek bir insanlık destanıdır. ben hem anneye hem babaya bu tavırları dolayısıyla teşekkür ediyorum. Sayın Mehmet Arslan'ın gücü insanlık onurunun gücüdür. Onurlu, vakur ve sağduyulu davranışları dolayısıyla 77 milyon adına teşekkürlerimi borç biliyorum. Bu ve benzer ailelerin her zaman yanında olacağız, acılarını paylaşacağız. Özgecan, hepimizin canıydı, hepimizin yüreğine ateş düştü. Bundan sonra ne yapılması gerekiyorsa yapma konusunda kararlıyız.
BEDELLİYE REKOR BAŞVURU
Ama silahlı yöntemi bir yöntem olarak benimseyip, ondan sonra bu yöntemi de içine alacak şekilde bir Çözüm Süreci düşünülüyorsa burada samimiyetten bahsedilemez. Bizim tavrımız bu konuda son derece açıktır, Çözüm Süreci'ni ileri bir aşamaya getirmeye kararlıyız. Bu konuda da toplumda büyük bir destek vardır. Psikolojik ortam hazırdır, sosyal ortam hazırdır. Onun gereğini yapmak konusunda herkes gerekli adımları atmak durumundadır.
İÇ GÜVENLİK PAKETİ
Öncelikle 'kamu düzeni' dedik. O günlerde bize 'devlet nerede niye devlet otoritesini kamu düzenini sağlamıyorsunuz' diyen CHP, MHP şimdi molotofkokteylini savunmaya halkı direnmeye çağırıyorlar. Bonzaiyi neredeyse savunuyorlar. Burada polis aramasının gerekçelerini de anlattım. Şu anda bu basın toplantısını yaparken bir ihbar gelse güvenlik güçlerimize karşı yoldan geçen arabada uyuşturucu var diye, gerekli izin alınıncaya kadar o araba gözümüzün önünden gider bir sürü gencimizi zehirler. Bu noktada ortada gerekli deliller olduğunda polisimize tanınan yetkiler dünyanın her yerinde tanınan yetkilerdir.
Polis, 6 Ekim diyelim ki saat 15.00'de yakalıyor, gözaltına alıyor ama 24 saat savcılık yoluyla tutabileceği için 7 Ekim'de aynı provokatör karakolun kapısından çıkıp molotofkokteyliyle saldırmaya devam ediyor. Bunların resimleri var bizim elimizde. Getirdiğimiz yeni düzenleme Fransa'daki düzenlemenin aynısıdır. 24 saat polis 48 saat savcı izniyle gözaltında tutulabilmesi. Bu İngiltere'de, Almanya'da, İspanya'da olan uygulamalardan da daha kısa bir süredir. Bugün bu güvenlik reformuna eleştiri getirenlerin bir kısmı art niyetlidir. Çok iyi bilirler neyin ne olduğunu ama isterler ki Türkiye'de kaos ortamına zemin olsun, istedikleri zaman sokakları kontrol altına alabilsinler, yüzlerini maskelerle kapatıp Kalaşnikof dahil her türlü silah kullanabilsinler, ellerinde molotofkokteyliyle devlet binalarına okullara saldırabilsinler, Kuran kurslarını yakabilsinler, dün olduğu gibi TOMA'da güvenlik gücünü yaksınlar. Ya da yıllar önce olduğu gibi bir otobüste genç bir kızımızı yaksınlar. Özgecan kızımız için nasıl üzüldüysek belediye otobüsünde yanan kızımız için de aynı şekilde üzüldük.