Devrik liderin sağ kolu General Dhao BBC'den Mark Urban ile hapishanede yaptığı görüşmede eski rejime inancını ifade etti ve Kaddafi'nin ölümüne giden son saatleri anlattı.
Abone olBir zamanlar devrik lider Muammer Kaddafi'nin sadık Halk Muhafızları'nın komutanı ve sağ kolu olan General Mansur Dhao ile konuştuğunuzda, Yeşil Devrim'in hala capcanlı ayakta olduğu hissine kapılabilirsiniz.
"Kaddafi öldü, doğru" diyor, "fakat bir filozof, bir düşünür olarak fikirleri yaşayacak".
Geçen Ekim ayında Kaddafi'nin konvoyuna yapılan saldırıdan sağ çıkan az sayıdaki üst düzey eski yetkiliden biri General Dhao. Mistrata'daki askeri hapishanede yaptığımız görüşmeye yeni giysilerle geliyor, ve kendisine iyi davranıldığını söylüyor.
Ama bir avukatla görüşmesine izin verilmemiş, ne tür ceza istemleriyle yargılanabileceği konusunda hiç bir bilgi verilmemiş ve ailesiyle görüştürülmemiş.
Kaddafi rejimini devirenler, generali 1996 yılında Trablus'daki Ebu Salim hapishanesinde 1200 mahkumun katledilmesinde rol oynamakla suçluyor.
Generalin ayrıca son çatışmalar sırasında Kaddafi yanlısı güçler tarafından saklanan silahlar ve paraların yerlerini bildiği de iddia ediliyor.
İdam cezasıyla cezalandırılması ihtimalinin yüksekliği ve eski lideri Kaddafi ile oğlu Mutassım'ın yargısız öldürüldüğü bir saldırıdan kurtulmuş olduğu gözönüne alındığında, General Dhao'nun sükuneti gerçekten etkileyici.
General Dhao, Kaddafi yönetimini deviren "devrim"in kısa ömürlü bir değişim olabileceği umudunu taşıyor. "Eski rejim 42 yıl sürdü. Henüz iki aylık hatta bir yıllık bir rejime bakıp geleceğini değerlendirmek mümkün değil" diyor.
Tecrit
General Dhao geçen yılın Eylül ve Ekim aylarında Sirte'de yaşanan şiddetli çatışmaları hatırlıyor. Sonunda, "buradan çıkış yok" demiş. "Hastane, doktor, elektrik, iliç, iletişim, hiç bir şey yoktu. İlkel bir yaşama dönmüştük".
Görüşmemizde General Dhao, devrik lider Muammer Kaddafi'nin memleketi Sirte'deki son günlerine dair bir resim çizdi, onun ne kadar tecrit olduğunu anlattı: "İnsanlarla temasa geçmek ve diyalog kurmak niyeti vardı ama dış dünya ile hiç bir iletişim yoktu."
Kenti kuşatan isyancı güçler Sirte halkının kaçışı için kısa süreli bir ateşkese razı olmuştu ama bunun Kaddafi liderliğinden ziyade kentin öndegelenleriyle yapılan pazarlıklar sonucunda sağlandığı düşünülüyor.
İsyancı güçler daha sonra kenti yakıp yıkmaya başlayınca, Kaddafi kuşatmayı yarıp çıkma isteğini eski rejimden çevresinde kalanlara kabul ettirdi.
General Dhao, isyancı güçler ve NATO kentin üzerine çökmüşken Sirte'den kaçmanın, çaresizlikle alınmış bir karar olduğunu ve konvoyda yer alanların çoğunun tecrübesizliği nedeniyle başarıya ulaşamadığını söylüyor.
Kaçış saati ertelendi
Arazi araçlarından oluşan ve eski rejimden kalan üst düzey liderleri taşıyan konvoyun önce sabaha karşı 04.00 de yola çıkması planlanmış ama hareket saati bir kaç kez ertelenmiş.
General Dhao, "4 saatlik gecikme kuşkusuz bir çok sorun yarattı" diyor.
Nitekim, konvoy önce NATO hava saldırısına hedef oluyor sonra, kaçmaya çalışırlarken ikinci bir NATO bombardımanına uğruyor ve isyancılarla karşılaşıyorlar.
Peki kaçış planı başarıya ulaşsaydı, nereye gideceklerdi? General Dhao, çatışmayı sürdürme niyetiyle 30 kilometre mesafede bulunan Kaddafinin doğduğu köye gitmeyi hedeflediklerini söylüyor.
Kaddafi ile aynı araçta olduğunu söyleyen General Dhao olayların nasıl geliştiğini şöyle anlatıyor:
"NATO tarafından hareket halindeyken iki kez bombalandık ama aracımız isabet almadı. Arkadaki iki araç vurulmuştu."
"Aracımız stop etti. Hava yastıkları açıldı. Başka bir araca geçmemiz gerekiyordu. Yalnızca Kaddafi, o da cam kırıklarından hafif bir yara almıştı."
"Bir santral yakınlarında bütün araçlar toplanmıştı ki yeniden şiddetli bir saldırıya uğradık. Arabalardan çıktığımız halde ateş devam etti."
General Dhao bon bir umutsuz çıkışla iki gruba ayrıldıklarını anlatıyor. Birinci grubun liderliğini Libya'nın istihbarat teşkilatının başı olan oğlu Mutassım üstlenmiş. Mutassım'ın yakalandıktan sonra yargılanmadan öldürüldüğü biliniyor.
Sonunda isyancı güçler Kaddafi ve çevresinde kalan grubu iyice sıkıştırıyor.
Mülakattan sorguya
Biz daha ne soracağımızı düşünmek üzere mülakata biraz ara vermişken, odada bulunan Misrata cezaevi müdürü İbrahim Beyt el Emel ayağa fırlayıp General Dhao'yu soru yağmuruna tutmaya başladı.
"Bize anlatmadığınız şeyler var" diyen cezaevi müdürü kameralarımızla kaydettiğimiz bu ani sorgusu sırasında General Dhao'ya "ifadeniz inanılacak gibi değil" de dedi.
Söyleşimizin birden başka bir şeye dönüştüğünü görmek bizi huzursuz etmişti. Cezaevi müdürü bir çok konuda sorular yöneltmeyi sürdürdü.
Sadece bir yerde "emirleri yerine getiriyordum" savunması yapan General Dhao, bunun dışında cevaplanması gerektiğini düşündükleri bir şey varsa yetkililerin dosyasını savcılığa göndermesini talep etti.
Bu konuşma sırasında en dikkat çekici şey ise General Dhao'nun sorgucusu karşısındaki sükunetiydi.
Bu sükunetin ardında, Kaddafi'ye bağlı çevrelerin eski rejimi yeniden inşa edip kendisini kurtaracaklarına duyduğu güven mi vardı, yoksa General Dhao, geçen yıl bir kaç kez ölümle yüzleştikten sonra kaderini başı dik bir şekilde kabullenmeye mi karar kılmıştı bilinmez.