BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Kabus gibi bir senaryo

İstanbul depremini bekliyor. Bilimadamlarından bu kez kabus gibi bir senaryo geldi. Gerçekse İstanbul dümdüz olur.

Abone ol

İstanbul'da birden fazla deprem olabilir, hem de 7 büyüklüğünde!

Prof. Dr. Naci Görür Alman Karlsruhe Üniversitesi’nin senaryosu için “Bizim öngörümüz farklı ancak Almanların önerdiği gibi aynı anda İstanbul’da birden fazla 7 büyüklüğünde deprem olma olasılığı var” dedi.

Prof. Dr. Görür Haiti’deki deprem için de “İstanbul’daki deprem ve sonrasındaki manzaralar Haiti’yi aratmaz” dedi.

Vatana'a göre; Marmara Denizi’ndeki faydan çıkan gaz çıkışını ve fay hareketliliğini ölçen BOB projesinin Türkiye Başkanı, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür Haiti’deki depremin ardından Marmara’daki son durumu değerlendirdi.

Prof. Dr. Görür şunları söyledi:

BÜYÜK BİR DEPREM OLACAK

1999 Gölcük (7.4) ve Düzce (7.2) depremleri Marmara Denizi’nin altındaki litosferi anormal olarak gerdi, büyük miktarda stres yükledi ve bir sonraki deprem için hedef haline getirdi. Tarihsel deprem kayıtlarının incelenmesi, stres transferi hesapları ve Kuzey Anadolu Fayı’nın bazı özellikleri belirli bir zaman periyodu içerisinde bu bölgede büyük bir deprem olacağına işaret ediyor. İTÜ olarak önümüzdeki günlerde Marmara’nın tabanına Denizaltı Gözlem İstasyon Ağı kurma çalışmaları için Hükümet yetkilileriyle görüşüp Devlet Planlama Teşkilatı’ndan gerekli kaynak için proje vereceğiz.

SABİT DENİZALTI GÖZLEM İSTASYONLARI DEPREMİ ÖNCEDEN HABER VERİR

Sabit Denizaltı gözlem istasyonu, deprem süreci arzın belirli derinliklerinde fay düzlemleri içerisinde başlar ve buralarda birikmiş olan tektonik enerjinin etkisiyle kayalarda belirgin fiziksel ve kimyasal değişiklikler olur. Bu değişiklikler fay düzlemlerini kullanarak deniz tabanına yükselmekte olan gaz ve su gibi akışkanları da etkiler. İşte bu değişimleri sürekli ölçmek ve izlemek suretiyle gelmekte olan depremler hakkında önceden bir ipucu elde edilebilir.
7 BÜYÜKLÜĞÜNDE İKİ DEPREM

Bu çalışmada bizce yeni olan bir şey yok. Marmara tabanındaki fay sisteminin kuzey kolu 2 parçalı. Bizim beklentimiz öncelikle Tekirdağ çukurluğu ile Adalar arasında uzanan fay kolunun Orta Marmara çukurluğuyla Adalar arasındaki kısmının kırılacağı yönünde. Ancak Körfez ile Tekirdağ çukurluğu arasındaki tüm kuzey kolun tek seferde veya iki parçasının da ayrı ayrı kırılma olasılığı var. Almanların söylediği de Kuzey kolun iki ayrı depremle kırılacağı şeklinde. 1766 yılındaki Marmara depreminde 2 ay arayla 7 büyüklüğünde iki ayrı deprem oldu. Ancak Marmara üzerindeki en tehlikeli kol olan Kuzey Kolu 30 yıl içerisinde kilitlenmiş olduğu için içinde biriktirdiği tektonik enerjiyi bırakacaktır. Bu da 7.2 büyüklüğünde bir deprem demektir.

HAİTİ'DEKİ MANZARAYI ARATMAZ

Beklenen Marmara depremi sırasında da elbette ciddi yıkıntı, can ve mal kaybı olacaktır. Umarım ki Marmara Bölgesinin alt yapısı Haiti’den daha iyidir. Ancak İstanbul’daki yapı stokunun çok nitelikli olmayışı beni ürkütüyor. Yüzde 60’ı kaçak yapılaşma ya da mühendislik hizmeti görmemiş İstanbul’daki büyük bir deprem Haiti’deki manzaraları aratmaz.

1766 DEPREMLERİNİ BALKANLAR BİLE HİSSETTİ

İlki 22 Mayıs 1766 Perşembe sabahı ikincisi ise iki ay sonra gerçekleşen 7.2 ve 7.6 büyüklüklerindeki büyük depremler İstanbul‘da çok sayıda binayı yıktı, yaklaşık 5 bin kişi yaşamını yitirdi. Depremin yol açtığı tsunami özellikle Boğaz kıyılarını ve Mudanya Körfezi‘ni vurdu. Galata ve Haliç‘in karşı kıyıları sular altında kaldı. Deprem İzmit’ten Tekirdağ’a kadar geniş bir alanda etkili oldu. İstanbul’da Topkapı Sarayı, Fatih Sultan Mehmet Camii, Yedikule, Eğrikapı , Edirnekapı, Galata, Pera , Kapalı Çarşı, Ayasofya ve şehir surlarında ağır hasar meydana geldi. Deprem Marmara’nın Doğusu’nu özellikle etkilediğinden İzmit ve Karamürsel’de ağır hasarlar gözlenmiş, tsunami dalgaları limanları kullanamayacak hale getirmişti. Marmara Denizi’ndeki küçük adacıklar yarı yarıya sular altında kalmıştı. Deprem Bozcaada, Selanik, İzmir ve Güney Balkanlarda da hissedilmişti.