BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Kabataş meselesi ve Zehra gelin...

Gezi olayları sırasında Kabataş'ta saldırıya uğradığı iddia edilen Zehra gelin ile ilgili tartışmalar bir süredir medyada yeniden köpürtülüyor.

Gezi olayları sırasında Kabataş'ta saldırıya uğradığı iddia edilen Zehra gelin ile ilgili tartışmalar bir süredir medyada yeniden köpürtülüyor.

Konuyu dile getirenler, Zehra gelinin yalancı olduğunu ve onu haber yapan gazetecilerin de bu yalana alet olduğunu söylüyor.

Meseleyi dillendirenler, hem Zehra gelinin, hem de onun açıklamalarını haber yapan gazetecilerin dini değerler etrafında toplumun çatıştırılmaya çalıştığını ileri sürerek yargılanmalarını gerektiğini söylüyor.

Önce gazetecilik açısından şu sarsılmaz gerçeğin altını çizeyim...

Gazeteciliğin evrensel kuralıdır. Bir insan kalabalık bir grubun saldırısına uğradığını iddia ederek savcılığa suç duyurusunda bulunuyor, Adli Tıp Kurumu'ndan kendisi ve bebeği hakkında "Darp raporu" alıyor ve dava açıyorsa, bu dünyanın her yerinde haber niteliği taşır.

Meseleyi bu yönüyle haber yapan gazetecilere yapılan linç girişimini bu anlamda insafsızlık olarak değerlendiriyorum.

Bugüne dek bu konu bana her sorulduğunda, "Bu tür bir saldırının yaşanmış olma ihtimalini kuvvetli görüyorum" diyorum.

Çünkü o dönemde başı kapalı olan aile fertlerimden bazıları aynı şiddette olmasa da benzer şekilde sözlü ve fiziki saldırılara uğradı.

Ataşehir'de bulunan Deniz Gezmiş Parkı'nda oturan yakınlarımın uğradığı saldırıyla ilgili hem polise, hem de Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'ye ayrı ayrı şikayette bulunduk. Hadi Özışık o tarihte bu konuyla ilgili bir yazı da yazdı.

Hatta yaşadığım daha feci bir şeyi ilk kez sizlerle paylaşacağım.

O dönemde 13 yaşındaki oğlum okul çıkışı iki kişi tarafından "Baban seni bekliyor" denilerek kaçırılmaya çalışıldı. Beni ortalıkta göremeyince gitmeyen oğlumu sokak ortasında döverek araca bindirmeye çalışan iki saldırgan, civardaki esnafın oğlumu tanıması üzerine müdahale etmesiyle kurtarıldı.

O tarihlerde polise yaptığımız suç duyurusu sonucu o iki kişi bulundu ve yargılanmaları devam ediyor.

İşte bu nedenlerden ötürü, "Bu tür bir saldırının yaşanmış olma ihtimalini kuvvetli görüyorum" diyorum.

*****

Şunu kabul edelim ki bugüne kadar ortaya çıkan belge ve bilgiler, bu olayın yaşanıp yaşanmadığı konusunda tartışan bizleri ikna etmeye yetmiyor.

Ortada bir kamera görüntüsü var ama o kamera görüntüsünde kimin kim olduğu belli olmuyor. Görüntülerin neresinin kesilip kırpıldığını kimse bilmiyor. Bu nedenle hepimiz, servis ediliş şekli son derece şüpheli kayıtlardan fazlasına ihtiyaç duyuyoruz.

Hükümetle cemaat arasındaki dershane tartışmasının tavan yaptığı bir sırada ortaya çıkan mobese kamerası görüntülerinin cemaat elinden çıktığını hemen hepimiz biliyoruz. Biliyoruz diyorum çünkü o dönemde mobese kameraları hizmeti veren kurum cemaatin "Sürat" isimli bir şirketi yapıyor. Civardaki tüm mobese kamera kayıtlarının sırra kadem basması hepimizin zihnini bulandırıyor.

Buna rağmen bir kesimin "Yalancı gelin Zehra" meselesini köpürtmesini ve "Siz toplumun inançlı kesimini sokağa çıkarıp çatıştırmaya çalıştınız" diyenlerin amacını bir türlü anlamıyorum.

Beyana dayalı yapılan haberlerin dini değerler etrafında toplumun çatışmaya sürükleme ihtimali var mıydı?

Velev ki vardı...

Peki ama bahsi edilen toplum birbiriyle çatıştı mı? Allah'ın bir tek kulu "Vay siz bizim başörtülü bacımıza saldırdınız" diyerek sokaklara çıktı mı? Bir tek kişinin bu nedenden ötürü burnu kanadı mı?

Hayır!

Haydi tüm suçlamaları kabul edelim. Diyelim ki bu olay tümüyle yalan. Diyelim ki bu meselede siz sonuna kadar haklısınız.

Peki bu meseleyi yeni bir çatışmaya zemin hazırlayacak şekilde gündeme getiren gazetecilerin yalanlarına ne diyeceğiz?

Haydi beraber bir göz atalım da, topmulun tamamını birbirine kırdırmaya çalışanlar kimlermiş bir görelim.

"Diren Türk Polisi. Hakkari askeri seninle" şeklinde açılan pankartı, "Diren Gezi Parkı, Türk askeri seninle" diyerek değiştirip gazetesine basan. "Türk askeri, polise, sokaktan çekilme emri verdi. Çekilmezseniz size müdahale edeceğiz dedi" şeklindeki yalan twitleri internet sitelerinde kullanarak polisi ve askeri çatıştırmaya çalışan kimdi?

Dünyanın dört bir yanında yaşanan olaylarda yaralananların fotoğraflarını gazetelerine basıp, "Polis bu hale getirdi. Toma böyle ezdi" diye manşet atanlar kimlerdi?

CHP'nin twitter sayfasından yayınlanan "Polis göstericilerin üzerine asitli su püskürttü" yalanını, üçüncü derece yanık vakasıyla hastaneye gelen bir vatandaşın resmiyle süsleyen siz değil miydiniz?

CHP'li kadını çarşafa sokarak  "Müftünün karısı AKP'ye isyan etti" diyerek gazete ve televizyonlarınızda saatlerce gösteren siz değil miydiniz?

"Polis Ethem Sarısülük'ün cenazesinde hem acılı aileye hem de tabuta tayzikli su sıktı" diyerek PKK'lı cenazesinde çekilen bir fotoğrafı kullanan... bir gemide yaşanan pervane kazasını, "Panzer göstericiyi böyle parçaladı" diyerek haberleştiren kimdi?

"Polis tomalardan asitli su sıkıyor", "polis köpeğe bile biber gazı sıktı" diyen, Avrasya Maratonu'nda çekilmiş bir kareyi, "Göstericiler boğaz köprüsünden böyle geçti" diyerek basan, "48 Saat daha direnirseniz hükümet düşecek" diyerek milleti gaza galeyana getiren siz değil miydiniz?

İzmir'deki gezi olayları sırasında, ayrı yaşadığı eşiyle barışmak için, sivil polislerin kendisini kaçırıp ormanlık alanda işkence yaptığını öne süren ancak cep telefonu sinyalleri incelendiğinde yalan söylediği ortaya çıkan adamı sayfalarınızda boy boy gösteren siz değil miydiniz?

Halk Tv'de katıldığı canlı yayında Ankara'da Aylin isimli bir genç kızın panzerin altında kalarak hayatını kaybettiğini öne süren CHP'li Adnan Keskin'in bu iftirasını gün boyu internet sitelerinizde ve televizyonlarınızda döndüren siz değil miydiniz?

Madem yalan haber yapanları konuşuyoruz, o zaman isim isim söyleyeyim.

Erdoğan'ın mitingini izlemek üzere Kazlıçeşme istikametine giden araçlara "geçiş üstünlüğü" sağlandığı yalanını atan Ceyda Karan'ı lanetlediniz mi?

Oğlu Bodrum'da güneşlenirken, "Oğlum Gezi Parkı'nda kayboldu. İstanbul Valisi oğluma ne yaptın" diyerek yalan yazan Can Dündar'a tek kelime ettiniz mi?

Twitter’dan İngilizce olarak, “Yardım edin, dünyaya duyurun, İstanbul yanıyor, polis herkesi öldürüyor” diye yazan Hürriyet yazarı Alphan provokatörlük yapmadı mı?

CNN İnternational'ın, "40 kadar hükümet karşıtı göstericiye bir helikopter ile saldırıyorlar.Yardım edin, evlerinizden çıkın" yalanını sosyal medya üzerinden duyuran aşağılık yazarları nerede yazıyordu?

Yazmaya devam etsem günler, sayfalar yetmez.

Tekzip metinleri dışında yazdıklarınızın neredeyse tamamı yalanken, yalandan bu kadar şikayetçi olmanız beni hasta ediyor!

Bakire beyazları giyinmek iffetsizleri namuslu yapmıyor. 40 kocayla evlenip, toplumu bakire olduğuna inandırmaya çalışan iffetsiz kadınlar gibisiniz.

Önce siz yukarıda alt alta sıraladığım yalanlarınızdan, provokatörlügünüzden dolayı özür dileyin, sonra Zehra gelin haberini yapanlar özür dilesin?

Olur mu?