BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

JİTEM'in kara kutusu konuştu

16 sanıklı JİTEM davasında konuşan Albay Arif Doğan JİTEM'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Abone ol

"Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım ve itirafçı Abdulkadir Aygan'ın da aralarında bulunduğu 16 sanıklı "JİTEM" davasına devam edildi. Ergenekon davası sanığı emekli Albay Arif Doğan ifadesinde, "Benim kayıtlarıma göre 10 bin JİTEM üyesi bulunmaktadır. Bu yapı halen devam etmektedir" dedi.

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada başka bir suçtan tutuklu bulunan Adil Timurtaş ve avukatları hazır bulundu. Sanık Timurtaş, iddianamede yer alan, 1990'lı yıllarda Diyarbakır ve Nusaybin'de iki gazete bürosunun kundaklanması ve bir kişinin öldürülmesi olayıyla ilgili olarak atılı suçlamaları reddetti.

Terör örgütü PKK'ya 1984 yılında katıldığını, iki yıl sonra örgütten kaçarak güvenlik güçlerine teslim olduğunu anlatan Timurtaş, "Bu olay nedeniyle örgüt benim ailemden 6 kişiyi öldürdü. Ben askere gittiğimde daha önce terör örgütünde yer aldığım için onların kullandıkları güzergahlar ve örgütte yer alan kişilere ilişkin bildiklerimi anlattım. Ancak iddianamede yer alan eylemlere katılmadım" dedi.

ERSEVER EMRİNDE ÇALIŞMADIM

JİTEM'in varlığını basından okuyarak haberdar olduğunu belirten Timurtaş, "Arif Doğan'ı sivil hayatta 1998 yılında katıldığım bir askeri ihalede gördüm. Onun dışında hiç görüşmedim. Ahmet Cem Ersever ile resmi kıyafetiyle görüştüm. Onun emrinde çalışmadım" diye konuştu.

Müdahil avukatlardan Tahir Elçi, sanığın kendisini kurtarmak ve suçun ortaya çıkmaması için yalan beyanlarda bulunduğunu ileri sürdü. Sanık Timurtaş'ın JİTEM denilen yasa dışı oluşum içerisinde yer aldığını ifade eden Elçi, "JİTEM'in faaliyetleri ve üyeleriyle ilgili olarak Abdulkadir Aygan'ın ifadesi alınmıştır. Mahkeme bu beyanı delil olarak dosyaya konulmak üzere istemiştir. Ancak her nedense bugüne kadar bu beyan dosyaya konulmamıştır" dedi.

Avukat Barış Yavuz da İsveç'te yaşayan itirafçı Abdulkadir Aygan'ın Türkiye'ye iadesi için gerekli girişimlerin başlatılması gerektiğini, "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım için de tutuklama kararı vermesini ve İnterpol tarafından aratılarak yakalanmasını talep etti.

Sanık avukatı Ünal Üstünsoy da müvekkili Timurtaş'ın 1990-1994 yılları arasında JİTEM'i bilmediğini, o kelimeyi yıllar sonra basından duymak suretiyle öğrendiğini belirtti. Terör örgütünden ayrılan müvekkilinin, bölgeyi çok iyi bildiğinden dolayı güvenlik güçlerine yardımcı olduğunu ifade eden Üstünsoy, "Müvekkilimin bu davranışını yargılamamız mümkün değildir" diye konuştu. Mahkeme heyeti, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından istenilen "Ergenekon" davası sanığı emekli albay Arif Doğan'ın 4 ayrı ifade tutanağının dava dosyasına konulduğunu bildirdi. Doğan'ın ifade tutanakları talep üzerine avukatlara dağıtıldı. Mahkeme heyeti, adresleri tespit edilemeyen ve savunmaları alınmak için hazır edilemeyen sanıklar Mahmut Yıldırım, İbrahim Babat, Mehmet Zahit Karadeniz, Lokman Gündüz ve Muhsin Gül hakkındaki yakalama emrinin sonucunun beklenilmesine karar verdi.

HER ŞEYİ TEK TEK ANLATTI

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Eylül ve Ekim 2010 tarihinde 4 kez alınan ve bugün yapılan duruşmada dosyaya konulan "Ergenekon" davası sanığı emekli albay Arif Doğan ifadesinde, JİTEM'in deneme amacıyla kurulduğunu anlattı. JİTEM'in her ilden bir temsilci, her ilçeden, her köyden birer eleman katılarak örgütlenmesinin yapıldığını belirten Doğan, ifadesinde şunları kaydetti:

"Bu şahıslara resmi kimlik verilmedi. Bu şahıslar, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde JİTEM'in yaptığı operasyonlarda kullanıldı. Bu operasyonlar ferdi operasyonlar olmayıp, PKK gruplarına yönelik yapılan operasyonlardı. Benim kayıtlarıma göre 10 bin JİTEM üyesi bulunmaktaydı. Bu kişiler vatan sevgisi ile çalışan kişilerdi. Bir yerden maaş almayıp, zenginden fakire geçen paralarla geçiniyorlardı. Bu kişilerin Jandarma Genel Komutanlığının arşivlerinde kayıtları mevcut değildir. Bunların kayıtları JİTEM'de vardır. Kayıtlar, JİTEM bünyesinde görevli beşinci kişi olarak nitelendirdiğimiz arşiv sorumlusunda bulunuyordu. Kayıtlar bu kişi tarafından saklanmıştır."

JİTEM HALEN DEVAM EDİYOR

Doğan, hiçbir zaman çatışma dışında kimseye kurşun atmadığını ve herhangi bir kimseye de bu yönde emir vermediğini belirterek, ifadesinde şöyle devam etti:

"Biz, JİTEM olarak terör örgütü PKK gruplarıyla ilgili herhangi bir bilgi aldığımızda ve bu gruba operasyonel müdahale yapmayı planladığımızda bölgedeki tüm icracı birimlerin başındaki görevlilere operasyon yapmayı planladığımız alanın koordinatını veririz ve bu bölgede kendi çalışmamız olduğunu söyler, kesinlikle o bölgeye hiç kimsenin girmemesini söyleriz. Daha sonra biz operasyonumuzu icra ederiz. Ben 1990 yılında bu görevden alındıktan sonra JİTEM tamamen dondurulmuştur. Şu anda hiçbir faaliyeti yoktur. Bu süreç içerisinde arşiv sorumluları JİTEM'e yeni genç elemanlar temin etmeye devam ederler. Bu yeni temin edilen kişilerin kod isimleri bana gelir, kod isimlerde eskiden verilen kod isimlerinin aynısı kullanılır, sadece şahıslar değişir. Bana gelen bu bilgileri inceledikten sonra imha ederim. Şu anda JİTEM yapılanması halen devam etmektedir. İhtiyaç olduğunda benim söylememle JİTEM'in faaliyetlerini devam ettirecek, bu işin yöneticiliğini yapacak kişiler vardır. Fakat bu yapı bölgedeki yetkili komutanla görüşmeden, onlardan talimat almadan hiçbir şekilde o bölgede faaliyet
göstermezler."

AHMET TÜRK - YEŞİL KARŞILAŞMASI

Doğan, bazı internet sitelerine yansıyan ses kayıtlarıyla ilgili yöneltilen soruları da yanıtladığı ifadesinde, Ankara'da bulunduğu sırada Abdullah Çatlı, Hüseyin Kocadağ ve Mahmut Yıldırım'a yemek ikram etmek içinAnkara Oteli'nin teras katında yer ayırttığını anlattı.  Doğan, "Yemek için oraya gittiğimde PKK'nın merkez komitesini oluşturan Ahmet Türk, Leyla Zana, Sırrı Sakık, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve ismini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. Şahısları görünce garsonu çağırıp, 'Bu PKK'lıların bulunduğu yerde bize neden yer ayırdın' diyerek kızdım. Bu sırada Mahmut Yıldırım, 'sıkıntı olabilir, olay çıkar' düşüncesiyle 'ben dışarıda bekleyeyim' dedi. Bir süre sonra Ahmet Türk ve beraberindekiler kalkıp gittiler" ifadesini de kullandı.

SURİYE'DE EYLEM YAPTIK

Bir internet sitesine yansıyan ve Suriye'de gerçekleştiği bildirilen olayla ilgili de bilgi veren Doğan, şunları söyledi:

"1990 yılından önceki tarihlerde Suriye sınırına yakın bir bölgede Tarım Orman Müdürlüğü'ne ait bir hayvan çiftliğine PKK'lı teröristler bir saldırı düzenlemişler ve 200 tane ineğin memelerini kesmişler. Ayrıca 2 bin 500 dönüm tarladaki mahsulü ve 25 tane traktörü yakmışlar. Bu olay bana anlatılınca çok üzüldüm. O dönemde sınırın öbür tarafındaki Cemşeref köyünde yaşayan kişilerin PKK'ya yardım ettiğini öğrenmiştik. Bu nedenle Tarım Orman Müdürlüğünün çiftliğine yapılan saldırının karşılığı olarak Suriye'nin Cemşeref köyünde JİTEM olarak eylem yaptık. Bu eylemi gerçekleştirdiğimiz sırada dönemin Başbakanı Turgut Özal, Suriye'nin Devlet Başkanı Hafız Esat'ı ziyaret ediyormuş ve bu ziyaret sırasında PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye iadesini talep etmiş. Hafız Esat da 'siz bize Müslüman Kardeşler Örgütü'nün liderini teslim edin, biz de size Abdullah Öcalan'ı teslim etmeyi düşünelim. Kaldı ki 2 saat önce Cemşeref köyünde 75 vatandaşımız hayatını kaybetti' diyerek Öcalan'ı teslim edemeyeceklerini söylemiş. Ses kaydında geçen görüşme bu konuyla ilgilidir."