"Urfa'daki cani kasap ile İzmir'de DTP konvoyuna saldıranlar arasında fark yoktur" diyen yazar kim?
Abone olRadikal yazarı Ersin Tokgöz İzmir'de DTP konvoyuna saldıranları faşist ilan etti. Dahası cahil ve vahşi olarak nitelediği bazı dindarları da İzmirli faşistlerle bir gördü.
Yazarın Ha Vahşi Dindar Ha Modern Faşist... Aynı! başlıklı yazısı çok konuşulacak..
(...)Şanlıurfa’da kurbanlık boğayı zapt etmek için herkesin gözü önünde bacaklarını kesen vahşi ile İzmir’de vatanı kurtarmak için taşa sarılıp DTP konvoyuna salya saçarak saldıran faşist arasında bir fark yoktur. Onlar ayrı kişi(lik)ler gibi gözükebilir ama değil, biri aslında diğeridir.
Bakmayın birinin hırpani kılığına, dökülen üstüne başına, birbirine karışmış saçına sakalına karşın diğerinin her haliyle son derece modern bir şehirli görüntüsü sergilemesine. Ne din o, ne diğeri modernlik. Onlar tek yumurta ikizleri. İkisi de aynı dertten muzdarip zavallılar.
Ne birinin ibadete adanmışlığına aldanın, ne diğerinin vatansever maskesine. Onlar hasta. Hem de belki de insanlığın başına en bela hastalığın pençesinde kıvranıyorlar... Bünyelerini sarmış virüslerin taşmış hali o görüntüler.
Neyi ne için yaptıklarını bilmiyorlar. Neye inandıklarından haberleri yok. Hepsi beyinlerine değil kulaklarına girenlerle kendilerini bilmiş sanan cahiller. Fena halde cahil.
Biri; iman ettiği dini bilmez. Mesela inancına göre zorunlu olmayan bayram namazında camiyi doldurup zorunlu olan Cuma namazında camiyi yarı yarıya boşaltan “cahil inanan” prototipinin devamı. İnancı dediği şeyi gelenek olarak yaşıyor. Dinine değil yetiştiği kültüre iman ediyor ve üstüne kendi farkını da koyup meşrebine göre bir ibadet geliştiriyor. En vahşisinden, en kanlısından, en saçmasından.
Diğeri; savunduğu şeyden haberi yok. Modernliği sıkı jeanler, mini etekler, açık saçlar, çürümüş bir ideolojinin yüksek sesle bağırılması sanan tatlı su aydınlarından cesaret buluyor. Onun için modernlikle tahammülsüzlüğü, uygarlıkla faşistliği, açıklılıkla başka etnik gruplara karşı linçi aynı potada yüzleri kızarmadan eritebiliyor. Çünkü o faşistleri savunurken “Ösimide gevrek deriz biz. Kumru, kuş değildir. Ayıptır söylemesi, Yengen’i yeriz..Kordon, elektrik aleti değildir. Çekirdeğe çiğdem deriz. Sıkılırız, mevzuları lastik gibi uzatmayı sevmeyiz, domatese kısa yoldan domat deriz.”gibi anlaşılmaz bir mantık yürüten kamuoyu önderi yazar-çizerleri var onların. Ve bu seviyeyi büyük yazarlık olarak allayıp pullayan bir lobileri...
İşimiz zor. Cehalet, cehaleti marifet sanıp ayak diretme, bilinçsizliğin bilinç olarak sunulması ile mücadele etmek... En zoru. Ama devirleri bitti artık onların. Bitmeli... 2009 Türkiye’sinde ikisinin de yeri yok çünkü... Olmamalı.
Çünkü artık ne birinin faşistini kaldırabilecek kadar zamanımız var, ne diğerinin vahşisini. Ne çakma modernler elinde ters yüz edilip ucubeye dönüştürülen çağdaş değerleri kaybetme kredisine sahibiz, ne de birleştirici ve iyileştirici her enstrümanı mumla aradığımız bir dönemde hasta eden, insanları insanlığından soğutan dindarlara ihtiyacımız var.
O yüzden ne Urfa’daki vahşiye bakıp “din bu mu?” deyin, ne İzmir’deki faşistlere bakıp “bu nasıl modernlik?”. Hele yaptıklarında bir anlam... Aramayın.
Onun için hesabı kitabı bırakın, ses verin, çember oluşturun ve bu hilkat garibelerini karantinaya alın.
Çünkü bitti. Artık ya iyileşecekler, ya da toplumsal denklemden silinecekler.
Eğer iyileşmeyeceklerse de... Bırakın kendi fasit dairelerinde o yaman kardeşlikleriyle amok koşucuları gibi debelensinler. Zehirseler... Bari kendi içlerine aksınlar.