İzmir'deki seçimi kim kazanır?
Daha şimdiden belli oldu ki, Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biri 30 Mart seçimleri olacak. Ve görünen o ki, en büyük çarpışma üç büyük kentte yaşanacak.
Daha şimdiden belli oldu ki, Cumhuriyet tarihinin en önemli
olaylarından biri 30 Mart seçimleri olacak. Ve görünen o ki, en
büyük çarpışma üç büyük kentte yaşanacak.
İstanbul, Ankara ve bir de CHP'nin kalesi olarak adlandırılan
İzmir... İstanbul ve Ankara başka
kalemlerin hikâyesi . Ben 30 Mart tarihine kadar
İzmir'le ilgili verileri size aktarmakla mükellefim bundan
böyle...
Neden İzmir?
İnternethaber Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık, seçim boyunca bu
bölgenin nabzını tutmakla görevlendirdi de ondan...Önceki gün de
uçak fobimin olduğuna aldırış etmeden kolumdan tuttuğu gibi uçağa
bindirdi.
Dün gün boyunca Binali Yıldırım'ı takip ettik. Çiçek Mezatı olarak
bilinen bölgeden başladık, Balçova'ya kadar yaşananları
gözlemlemeye çalıştık olanı biteni..
Binalı Yıldırım'ı son olarak Marmaray'ın test sürüşüne çıktığı gün
görmüştüm. O gün ne gördüysem, dün de onu gördüm. Tıpkı Marmaray'ın
açılışındaki gibi mutlu, heyecanlı ve kendinden emin halde çiçek
üreticileriyle konuşuyordu.
Daha önce de bahsetmiştim. Bizim nesil bundan önce bol bol
vaatlerde bulunan ama seçildiği gün o vaatleri unutan
siyasetçilerle büyüdü. Çiçek üreticileri Binali Yıldırım'dan böyle
vaatler bekliyor olacaklar ki epey
şikâyette bulunup "Sen bize ne
vereceksin?" dercesine cevap aradılar. Ancak umdukları
gibi olmadı konuşma. Yıldırım, İtam da sahil kenarında çingene
çadırlarını andıran seraların İzmir için utanç olduğunu söyleyip,
başka bir bölgede daha bereketli üretim yapmaları için mücadele
edeceklerini söyledi.
Az önce bol vaat bekleyen üreticilerin tamamı bu sözleri başıyla
onaylayarak karşıladı. Çünkü karşılarında sözü kadar duruşuyla da
güven veren bir isim vardı.
Yarım saat sonra Balçova'daydık..
AK Parti Balçova İlçe Teşkilatı'nın yeni binasını hizmete açan
Yıldırım, burada beklentilerin çok üzerinde bir coşkuyla
karşılandı. O sırada gözüme takılan birşey oldu. Yol önce araç,
sonra insan trafiğine kapandı neredeyse. Hani o an yol açılmasa
biriken kalabalık dev bir miting havası verecek. Ancak herkes
kendisini omuzlara almak isterken Yıldırım, "Yolu kapatmayın,
vatandaşı mağdur etmeyin" diye ricada bulunup sevenlerini yoldan
çekilmeleri için bizzat uyarıyordu.
Ulaştırma bakanı olmak böyle birşey olsa gerek...
Sonra kendisini heyecanla bekleyenlere seslendi. Siyasetten ve
ideolojiden uzak, sadece hizmet içerikli bir konuşma... CHP'li
belediyenin, "Bize ödenek verilmediği için hizmet
kapasitemiz düşüyor" diyordu ya hani. İlginç bir bilgi
vererek bu iddiayı çürüttü, belediyenin kasasında halen 3 milyar TL
olduğunu ancak bunun yatırıma harcanmadığını belgeleriyle ortaya
koydu.
Zihniyet farkını şu sözlerle dile getirdi: "Biz, Marmaray
ile iki iki kıtayı birleştirdik, ama şu Balçova’da teleferiği bir
türlü açamadılar. Hizmetten mahrum kalmış İzmir’in en önemli
ilçesindeyiz. Belediye o kadar hizmet yapmış ki bütçesi yetmemiş 28
milyon lira borçlanmış. Bir yıllık bütçeden fazla. Kültür merkezi
mi yapıldı? Park mı yapıldı? Jeotermal enerji her eve gidecek dendi
gitti mi? İnsanları buradan otobüslerle Çanakkale’ye, Nevşehir’e
oraya buraya götürmekle belediyecilik olmaz. Belediyecilik önce
buradaki sorunları çözmekle olur. Bize yetkiyi verirseniz biz
hiçbir zaman mazeret üretmeyeceğiz, hizmet üreteceğiz. Bunun sözünü
veriyorum."
Doğrusunu isterseniz bu sözleri söyleyen Yıldırım haksız
değil...
Yıllardır Yılmaz Özdil'in öve öve bitiremediği İzmir'i ilk defa
gören biri olarak söyleyeyim. Kentin bazı yerleri kasaba, bazı
yerleri ise köy gibi... Bir şehir düşünün ki, bazı yerlerinde
inşaat kalıntıları, hemen yanında otlayan koyunlar... En güzel yeri
olan sahilinde in cin top oynuyor. Çünkü ne bir ışıklandırma, ne
göze hitap edecek, insana hizmet verebilecek bir şey yok!
Kentin merkezinde yolcu taşıyan belediye otobüsleri, 1990
Türkiye'sini andırıyor.
Yemin ediyorum...
İzmir'de kullanılan belediye otobüslerini İstanbul'da Kadir Topbaş
Ankara'da Melih Gökçek hizmete sunsa var ya... Oyunu aldıkları
seçmenler kendilerini sınır kapılarına kadar kovalar tillahi!
Koca bir kent hala ilerici-aydın-fuarlar şehri lafları ile oy
devşiren CHP'nin ardında sürükleniyor.
Binali Yıldırım'a büyük teveccüh olduğu bir gerçek. Sokakta
konuştuğumuz CHP kökenliler bile, "Kafamız çok karışık. Bir
yanda Cumhuriyet tarihinin en iyi bakanı, diğer yanda CHP"
diyor. Tek dezavantajı AK Parti'nin adayı olması.
Şayet yerel seçimlerde parti adı verilmese, sadece adayların
isimleri üzerinden gidilse, herhalde Binali Yıldırım en yakın
rakibine yüzde 40 fark atardı.
Yıldırım bu ideolojik düşünceyi yok etmek için çok önemli bir söz
veriyor İzmirlilere.. "Sizi kendimize benzetmeye değil,
size benzemeye geldik. Size hizmet etmeye geldik" diyor.
Şayet İzmirli ideolojiyi bir kenara bırakıp hizmete oy verirse
Yıldırım bu seçimden zaferle çıkacak.
Yok eğer ideoloji ön plana çıkarsa, Binali Yıldırım dese ki
İzmir'in yollarına altın döşeyeceğim, yine kazanamaz! Yani
anlayacağınız İzmir kendisi için ya hizmeti, seçecek, ya da elinin
tersiyle Binali Yıldırımı itecek, "Biz seni
haketmiyoruz" diyecek.
Kabul edelim ki, Binali bey partiler üstü bir şahsiyet artık. 12
yıllık hizmet geçmişinde adeta bir lokomotif oldu, icraatlarıyla
bazen AK Parti'yi bile peşinden sürükledi. Öyle ki İstanbul
seçmeni, Kadir Topbaş'ın üstün hizmetlerine rağmen Yıldırım'ı
istedi belediye başkanı olarak.
Sakın ha!
Bu yazdıklarımdan Binali Yıldırım'ın seçimi kazanamayacağı sonucunu
çıkarmasın kimse... Mevcut belediye başkanının henüz açıkladığı
veya açıklamayı düşündüğü tek bir proje yok! Bozulan teleferiği
yıllardır tamir edemeyen, metroyu bitiremeyip civardaki esnafı per
perişan eden bir belediye yeni projeler açıklarsa gülünç olur değil
mi?
Yıldırım'ın en büyük avantajı henüz projelerini açıklamaması...
Anketler şu anda bile oy farkının hızla kapandığını
gösteriyor. Devasa yatırımları halkın kulağına fısıldadığı
an, kuvvetle muhtemeldir ki İzmir'i çantada keklik gören CHP büyük
bir şamar yiyecek!
Benden söylemesi....