BIST 8.864
DOLAR 34,31
EURO 37,38
ALTIN 3.028,99
HABER /  GÜNCEL

İzmir yeni CHP'ye nasıl bakıyor?

Güney Yıldız Kılıçdaroğlu liderliğindeki yeni CHP'nin, kalesi İzmir'de nasıl algılandığını ve partiye yakın siyasi oluşumların Kılıçdaroğlu faktörü karşısında nasıl pozisyon aldıklarını analiz ediyor.

Abone ol

"Kılıçdaroğlu seçim kampanyasını tek başına götürüyor. CHP teşkilatlarının çoğu yeterince çalışmıyor."



İzmir'in yoksul semtlerinden Limontepe'de CHP için kampanya yürüten Tacim Öz böyle düşünüyor.

Geçmiş dönemde ihraç edilmiş CHP'den. "Fakat hep kerhen oy vermeye devam ettim." diyor.

Kılıçdaroğlu ile birlikte yeniden partiye dönmüş. "Üst yönetimleri değiştirebildiler ama teşkilatlar hâlâ aynı."

Aday seçiminde teşkilatların ön plana alınmaması ve eski CHP çizgisinde olmayan isimlerin öne çıkması teşkilatların tepkisine neden olmuş.

Değişen CHP'ye ve değişmeyen CHP'ye bağlı olanlar

Kentin varlıklı semtlerinden Alsancak'ta taksicilik yapan CHP'li Mehmet ise Kılıçdaroğlu'na ve Yeni CHP'sine "yeni" olduğu için değil "eski" olduğu için bağlı.

"CHP, Atatürk'ün partisi. Herhalde başına herhangi birini getirmezler. Deniz Baykal da partiyi herhangi birine devretmezdi." diyor.

Dedeleri de CHP'liymiş babası da. Fakat Baykal dönemine kıyasla CHP'nin, Kılıçdaroğlu liderliğinde daha güçlü olduğunu düşünüyor ve bundan memnun.

Kılıçdaroğlu ve değişen yönetimiyle yeni CHP, eğer geleneksel tabanından tepki çekecekse, bunun işaretlerinin en fazla İzmir'de görülmesi beklenebilir.

'Boş bırakılan' ulusalcı söylem

Zira, CHP'de laiklik vurgusu, Baykal döneminde başlayan ve Kılıçdaroğlu döneminde artarak devam eden bir şekilde, siyasi söylemin en başına yerleştirilmiyor.

Bundan daha kritik olanı ise Yeni CHP'de ulusalcılık söyleminin de öne çıkarılmıyor olması.

Bu siyasi manevralar sonrasında özellikle İzmir'de kapsam dışı kalan ulusalcı bir tabanın olduğu düşünülebilir.

İşçi Partisi'nin başını çektiği ve laikliği değilse de ulusalcılığı öne çıkaran Cumhuriyet Güçbirliği hareketinin en güçlü olduğu ve Doğu Perinçek'i aday gösterdiği yer de muhtemelen bu nedenle İzmir.

Kılıçdaroğlu'nun 28 Mayıs'ta yaptığı İzmir mitingi, CHP tabanının Yeni CHP'ye nasıl baktığının göstergesi olması anlamında da önemliydi.

Mitingde yağmura rağmen toplanan büyük kalabalık, ellerinde Kılıçdaroğlu'nun fotografı olan bayrakları taşıyan CHP tabanının, "yeni CHP" ile bir sorunu olmadığına işaret ediyor.

Bu sonuca CHP'den kopan ya da CHP'yle aynı tabana seslenen siyasi hareketlerin Kılıçdaroğlu'nu eleştirmekten imtina ediyor olmalarıyla da varabiliriz.

Kılıçdaroğlu'nu hedefe koyan yok

CHP ile aynı tabana seslenen hareketler de Kılıçdaroğlu desteğini not ediyor olmalılar ki hedefe onu koymaktan çekiniyorlar.



Cumhuriyet Güçbirliği'nin temsilcilerinden eski CHP belediye başkanı Ali İhsan Ülker, CHP'ye yakın isimlerden kendi hareketine destek isterken, bunun CHP'ye karşı bir hareket olmadığını; adaylarının seçilmemesi durumunda oyların çoğunlukla kentin en güçlü partisi CHP'ye yazılacağını söylüyor.

CHP tabanının "Oyları bölüyorsunuz" tepkisine karşı hassas bir söylem üretmeye çalışıyor.

Baykal dönemi sonrasında CHP'den kopan Ulus Derneği Başkanı Cüneyt Özerk de Karşıyaka'da bir akşam yemeğinde, Yeni CHP'ye neden karşı olduklarını sıralarken Kılıçdaroğlu'nun söylemlerinden bahsetmiyor.

CHP Bursa milletvekili adayı Sena Kaleli'nin "Atatürk ilkelerinin ve Cumhuriyetin bekçisi değilim." dediğini söylüyor ve yönetimin buna tepki göstermemesini eleştiriyor.

Yeni CHP'ye karşı olanlar, partideki söylem ve siyasi strateji değişikliğini mahkûm etmekte zorlanıyor ve program üzerinden bir eleştiri geliştirmek yerine yönetimdeki bazı isimlerin ifadelerine yöneliyorlar.

İzmir'den Mustafa Balbay'ın adaylığı da Kılıçdaroğlu'na mesafe alabilmesi muhtemel tabanın kuşkularını gidererek, CHP'yi yeterince "Kemalist" bulmayanların kentteki politika alanını daraltmış.

CHP'nin ana doğrultusu

CHP'nin başına geçtikten kısa süre sonra, daha parti içi netleşmeyi sağlamadan önce Anayasa referandumu, ardından da genel seçim sınavına giren yeni yönetim, söylemini belirlerken risk almamaya ve klasik tabanını kaybetmemeye özen gösteriyor.

Bunun sonucunda da CHP'yi çok farklı algılayan ve bazen birbirine zıt nedenler üzerinden oy veren bir seçmen kitlesi ortaya çıkıyor.

Bu durum AK Parti için özellikle geçen iki dönemde daha fazla söz konusuydu.

Ege Üniversitesi'nden sosyolog Engin Önen, "AKP'nin içindeki farklı eğilimleri ana bir doğrultuya entegre edebildiğini ve gerektiğinde bazı kesimlere mesafe koyup muhafazakâr tabanına dönebildiğini" söylüyor: "CHP ise henüz bir ana doğrultu oluşturabilmiş değil."

Yeni CHP ile eski CHP'nin tabanı, bugün AKP'den çeşitli nedenlerle rahatsız olup da radikalleşerek sola kaymayan, tam anlamıyla milliyetçiliğe ve ulusalcılığa da çekilmediğini düşünen insanlardan oluşuyor.

Eski ve yeni CHP arasındaki iktidar mücadelesi henüz sona ermiş ve yeni CHP kendisini net olarak ortaya koymuş değil. Seçim sonuçlarına bağlı olarak bu netleşmenin hangi yönde olacağını görmek için daha beklemek gerekecek.

Eski ve Yeni CHP'nin karşı karşıya gelişi

CHP'ye farklı saiklerle oy verenlerin bir araya geldiği durumlarda, seçim öncesinde askıya alınan bu mücadelenin ortaya çıkması için küçük bir kıvılcım yetiyor.



Kürtlerin de yoğun olarak yaşadığı varoş semti Limontepe'de CHP seçim bürosunda sohbet ederken bu mücadelenin keskinliğine tanık olma şansı yakalıyorum.

Baykal sonrasında tekrar CHP'ye katılan Tacim Öz mahalleden. Emekli öğretmen Fahrettin Yılmaz ve 10 kadar arkadaşı ise seçim çalışmasına destek olmak için mahalleye gelmişler.

Kılıçdaroğlu CHP'sinin seçmende nasıl tepki gördüğünü soruyorum, Öz anlatmaya başlıyor:

"Geçmiş dönemde Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'H' harfini düşmüştük. Kürdü Aleviyi dışlamıştık. CHP o zaman sadece Cumhuriyet Partisi idi. Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP tekrar bir halk hareketine dönüştü. Şimdi insanlara bu mahallenin sorunlarını da, Kürt sorununu da en iyi sosyal demokrasinin çözeceğini söylüyorum."

Bunları anlatırken bana baktığından, masadakilerden bazılarının böyle konuşmaması için yaptığı kaş-göz işaretlerini görmüyor.

Sonunda biri "Arkadaş biraz yanlış anlatıyor. Öyle değil. Ben katılmıyorum." diyerek Öz'ü susturmuş oluyor.

İzmir'den seçim izlenimlerime laiklik, Cumhuriyetçi Güç Birliği ve Emek Barış Özgürlük Bloğu adaylarıyla devam edeceğim.