İTO Başkanı Yalçıntaş, ''biz, maruz kalan bir ülke olmamalıyız. Biz mutlaka ama mutlaka, girdiğimiz bütün birliklerin kararlarını etkileyen bir ülke olmalıyız'' dedi.
Abone olİstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş, İTO Meclisi'nin, 2006 yılı iş programı ve bütçesinin görüşüldüğü toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin coğrafi konumu itibariyle dünya çapında belirleyici bir ülke olduğunu, asırlar boyu birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını belirterek, bugün sırtında geçmişten dolayı büyük bir yük olduğunu anlattı. Türkiye'nin bugün 14 bin adet ürünü 200'e yakın ülkeye ihraç ettiğini ifade eden Yalçıntaş, buna rağmen ülkenin hala ciddi anlamda ekonomik altyapı eksiklikleri bulunduğunu dile getirdi. Türkiye'nin devamlı büyüdüğünü, toplumun ihtiyaçlarının ve beklentilerinin de arttığını belirten Yalçıntaş, atılımı gerçekleştirebilmek için uluslararası rekabette başarı sağlamak ve ülkenin dünyada söz sahibi olabileceği alanları belirlemek gerektiğini anlattı. Türkiye'nin ekonomik potansiyeli olduğunu, fakir bir ülke olmadığını dile getiren Yalçıntaş, Türkiye'nin uluslararası alanda aktif olmak zorunda olduğunu kaydetti. İTO'NUN VİZYONU... İTO'nun vizyonunu oluştururken Türkiye vizyonunu da gözönünde bulundurduğunu belirten Yalçıntaş, İTO'nun her zaman ülkenin kalkınmasını sağlayacak faaliyette bulunması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin bir anlamda ''bisiklete bindiğini'' dile getiren Yalçıntaş, ''Türkiye önüne değil, ileriye bakmalı. Hedeflenen Türkiye öyle olmalı ki herkesin yüzü gülmeli'' dedi. Böyle bir Türkiye'ye ulaşmak için kişi başına GSMH'nin 15 bin dolar, dış ticaret hacminin ise 600 milyar dolar olması gerektiğinin altını çizen Yalçıntaş, Türk ekonomisinin dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girmesi gerektiğini vurguladı. Böyle bir Türkiye'ye 15 yıl içinde erişilebileceğini ifade eden Yalçıntaş, bu anlamda en önemli unsurun insan kaynağı olduğunu söyledi. Türkiye'nin doğal ve bölgesel potansiyelinin de son derece yüksek olduğunu belirten Yalçıntaş, bölgesel geri kalmışlıkların, dengesizliklerin ortadan kaldırılması gerektiğini kaydetti. Yalçıntaş, Türkiye'nin kültürel ve tarihsel unsurlarını kalkınmanın lokomotifi haline getirmesi gerektiğini vurguladı. İş alemi olarak üniversitelerle bilgi paylaşımında çok etkin olmadıklarını da aktaran Yalçıntaş, önümüzdeki dönemde işbirliklerinin artırılmasının önemine değindi. ''İSTANBUL TÜRKİYE'NİN LOKOMOTİFİDİR'' İstanbul'un Türkiye'nin merkezi olduğunu, ekonomik yaşamını yönlendirdiğini anlatan Yalçıntaş, ''İstanbul Türkiye'nin lokomotifidir. İstanbul için ne yaparsak tüm Türkiye'yi etkileyecektir. İstanbul'un her şeyiyle ilgilenmek zorundayız'' dedi. Yalçıntaş, İstanbul'un imajının daha iyi noktalara getirilmesi gerektiğini, dünyada önemli bir finans ve kongre merkezi olabileceğini anlattı. İstanbul'un çevre, trafik, kayıt dışılık, mimari gibi bir takım sorunları bulunduğunu belirten Yalçıntaş, kapkaç ve sokak çocuklarının da ayrı bir sorun olduğunu anlattı. İTO'nun İstanbul ekonomisini temsil ettiğini ifade eden Yalçıntaş, Oda olarak üyelerinin sorunlarını çözmeyi ve onlara yeni ufuklar kazandırmayı amaçladıklarını söyledi. Konuşmasında İTO'nun yeni projelerinden de bahseden Yalçıntaş, 2006 yılında İTO'nun üyeleri için işlemlerini elektronik ortama taşıyacağını, 2007 yılında ise üniversite iş alemi işbirliğiyle teknopark projesini hayata geçireceklerini bildirdi. DEVE SIRTINDAKİ SÜT KOVASI... Türkiye'nin artık devenin sırtındaki süt kovası olmadığını dile getiren Yalçıntaş, ''Ama sütü ne yapacağız? Bu sütü pastörize mi edeceğiz, yağ mı, peynir mi yapacağız?'' diye konuştu. Yalçıntaş, Türkiye'nin 2020'lere uzanan vizyonunu çizmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye'nin yatırıma dayalı büyümeye, istihdama dayalı bir büyümeye ihtiyacı olduğunu belirten Yalçıntaş, şunları söyledi: ''2006 bulutsuzdur, sissizdir, hedefimiz görülmektedir. Önümüzde zorluklar, sıkıntılar vardır. Ama biz bu sıkıntıları aşmak için tedbirler almak zorundayız, gördüğümüz hedefe doğru yürümek zorundayız. Gördüğümüz hedefe doğru yürürken de uygulanan politikalardan taviz vermemiz gerekir. Eğer uyguladığımız politikalardan taviz vermeye başlarsak hedefimize ulaşamayız. Türkiye oldukça büyük yol kat etmiştir. Bu yolu kat etmeye devam etmesi lazım. Artık deve sırtındaki süt kovası değiliz biz, ama yine de önümüzdeki engellerin kaldırılması lazım.'' Türkiye'nin en büyük iç riskinin istikrarın bozulması olduğunu belirten Yalçıntaş, ''eğer Türkiye'nin istikrarı bozulursa bundan tüm Türkiye zarar görür. Ama ilk zarar görecek olanlar da bizleriz'' dedi. Özellikle AB ile müzakere döneminde Türkiye'nin dersini çok iyi çalışması gerektiğini kaydeden Yalçıntaş, şunları kaydetti: ''Biz maruz kalan bir ülke olmamalıyız. Biz mutlaka ama mutlaka girdiğimiz bütün birliklerin kararlarını etkileyen bir ülke olmalıyız. Bizim AB'ye ihtiyacımız var, bizim onlara ihtiyacımız olduğundan daha fazla onların bize ihtiyacı var. Müzakerelerde bizlerin hiç bir zaman bu gerçeği aklımızdan çıkarmamamız lazım.''