BIST 9.627
DOLAR 35,24
EURO 36,79
ALTIN 2.964,37
HABER /  GÜNCEL

İtirafçı yüzbaşı mahrem imamları deşifre etti

FETÖ itirafçısı olan yüzbaşı Burak Akın ile birlikte 5 kişiyle ilgili iddianame hazırlandı. FETÖ'cü subaylar kendilerinden sorumlu mahrem imamları bir bir teşhis ederken örgüt içerisindeki haberleşmeyi de anlattı. İşti iddianameden detaylar;

Abone ol

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olduğunu kabul eden Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'in koruma subayı yüzbaşı Burak Akın'ın da arasında bulunduğu 5 kişi hakkında "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan iddianame düzenledi.

Cumhuriyet Savcısı Velihattin Eldemir'in Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği iddianamede, Akın'ın yanı sıra Ayşe Söylemez, Fuat Söylemez, Hüseyin Çetinkaya ve Mustafa Çopuroğlu "şüpheli" olarak gösterildi.

İddianamede, soruşturmanın 26 Aralık 2017'de Ankara TEM Şube Müdürlüğüne kendiliğinden gelen Akın'ın, Kara Kuvvetleri Komutanlığında Piyade Yüzbaşı olarak görev yaptığını, FETÖ hakkında bilgi vermek ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtmesi üzerine başlatıldığı belirtildi.

MAHREM İMAMLARI TEŞHİS ETTİ

Soruşturma kapsamında Akın'ın örgüt içerisinde yer alan mahrem imam ve askerlerin isim ve fotoğraf teşhisini yaptığı, yapı içerisinde yer aldığı, zaman dilimi hakkında detaylı bilgiler verdiği kaydedilen iddianamede, Akın'ın ifadesinde yüzbaşı Aldülkadir Koçyiğit ve yüzbaşı Fuat Söylemez ile belli dönemler içerisinde aynı mahrem imama tabi, aynı grup içerisinde yer aldığını belirtmesi üzerine Söylemez hakkında soruşturma başlatıldığı belirtildi.

Söylemez'in de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak terör örgütü içerisinde yer aldığı zaman dilimi ile ilgili detaylı bilgiler verdiği anlatılan iddianamede, Söylemez'in, eşinin de örgüt içerisinde yer aldığını ve katalog evlilik yaptıklarını belirtmesi üzerine eşi Ayşe Söylemez'in de soruşturmaya dahil edildiği aktarıldı.

Akın'ın soruşturma aşamasında verdiği ifadeye yer verilen iddianameye göre, Akın, şüphelilerden Mustafa Çopuroğlu'nun, Adana'da fen lisesi sınavlarına hazırlanırken tanıştığını, 1997'de Kuleli Askeri Lisesini kazandıktan sonra da 2000 yılına kadar FETÖ içerisinde kendisinden sorumlu kişi olduğunu söyledi.

Çopuroğlu'nun, kendisine yönelik sorumluluğu 2000 yılında Hüseyin Çetinkaya'ya devrettiğini belirten Akın, Çetinkaya'nın Kuleli Askeri Lisesindeki son yılından Kara Harp Okulundan mezun olduğu 2005'e kadar kendisinden sorumlu olduğunu, 2005'ten itibaren kendisinin sorumluluğunu "Sadık" kod adlı şahsa devrettiğini anlattı.

"Sadık" kod adlı kişinin ise 2005 ile 2008-2009 arasında Ankara'da çalıştığı dönemde kendisinden sorumlu olduğunu beyan eden Akın, bu kişiyle görüşmek için Etlik'teki evine gittiğini, onun da kendisini 2008-2009'da "Kerem" kod adlı Ekrem adlı şahsa devrettiğini söyledi.

Ekrem adlı kişinin kendisinin yanı sıra Serdar Tekin ile ilgilendiği dönemde şüphelilerden Fuat Söylemez'in de kendilerine katıldığını ifade eden Akın, Ekrem'in kendisi ve Serdar Tekin ile ilgilendiği dönemde şüphelilerden Fuat Söylemez'in de kendilerine katıldığını hatırladığını bildirdi. Akın, şu bilgileri verdi:

"Ekrem ile görüşmek için bekarken Siteler bölgesinde bulunan onun ailesinin evine, kendisi evlendikten sonra Şehit Osman Avcı Mahallesi'ndeki evine gitmekteydim. Beni Mustafa Kırkpınar'a devretmiştir. 'Hami' kod adını kullanan şahıs da 'Kerem' kod Ekrem isimli şahsın üstü konumda olan örgüt mensubudur. 'İhsan' kod adını kullanan şahıs da Ekrem isimli şahsın üstü konumda olan örgüt mensubudur.

2014-2015 yılları arasında gerçek adı Mustafa Kırkpınar olan BTK'da uzman olarak çalışan, bilişim uzmanlığı yapan, benden, Serdar Tekin ve Fuat Söylemez'den sorumlu olan şahıstır. Bu şahsın evine benim eşimin nöbet günlerine denk getirmeye çalışarak iki haftada bir, sıkıntılı dönemlerde ayda bir olmak üzere görüşmelere devam ettim.

Serkan Sevinç, 2015-2016 arasında benden sorumlu olan, yüz yüze görüşmeyi en son Haziran 2016'da yaptığım, görüşmek için eşimin nöbet günlerine ayarlayarak geç saatlerde şahsın Park Çiftlik bölgesindeki evine gittiğim örgüt mensubudur. Bu şahısla en son olarak Mart 2017'de WhatsApp üzerinden görüştüm.

Yoğun görevlerimden dolayı Ankara'da bulunduğum dönemlerde, evleneceğim tarihe kadar her toplantı esnasında bir sonraki toplantı tarihini netleştirmekteydim. Evlendikten sonra da yine aynı şekilde eşimin nöbet günlerine göre ayarlamaktaydım. Ankesörlü telefon görüşmeleri de toplantıya gidemeyeceğimiz ya da iptal olduğu zamanlar için yapılırdı."

Akın, ifadesinde, kurmaylık sınavına hiç girmediğini ancak kendisinden örgüt içerisinde sorumlu olan kişilerin tamamının bu sınava girmesi yönünde kendisine telkinde bulunduğunu anlattı. Sadece 2012'de kurmaylık sınavına meraktan başvurduğunu bildiren Akın, ancak sınava girmeyerek, görevi için Irak'a gittiğini söyledi.

KONTÖRLÜ YA DA ANKESÖRLÜ TELEFON KULLANIMI

Kendisiyle ilgilenen şahısları geçmişte Türk Telekom'un veya büfelerin kontörlü/paralı telefonlarından aradığını anlatan Akın, kendisinden sorumlu şahsın değişmesiyle birlikte, kodlu olarak kaydettiği numarayı rehberinden sildiğini kaydetti. Akın, şu beyanı verdi:

"Beni aradıklarında 'Bu hafta yapılacak olan halı saha maçı iptal' veya 'Bu hafta sinemaya gitmiyoruz' şeklinde söylediği zaman görüşmenin iptal olduğunu anlıyordum. Onlarla bir sonraki buluşmamızı eşimin nöbet gününe göre tekrar ayarlıyordum. Bu ayarlamayı yüz yüze yaptığımız en son görüşmelerde ayarlıyorduk. Benimle ilgilenen şahıslar bana ulaşmak istedikleri zaman büyük çoğunlukla sabit hatlı kontörlü/paralı telefonlar üzerinden beni ararlardı. Her defasında farklı sabit numaralardan arandığımı hatırlıyorum. Beni en çok sabit numaralardan arayan kişinin Kerem kod Ekrem adlı örgüt mensubu olduğunu hatırlıyorum. Yine yukarıda adlarını saydığım ve benden sorumlu olan şahıslardan bir tanesinin GSM numarası üzerinden beni birkaç kez aradığını hatırlıyorum. Ancak arayan şahsın kim olduğunu ve tarihlerini net hatırlamıyorum.

Bu beyan ettiğim hususlar nedeniyle kontörlü telefonlardan ya da ankesörlü telefonlardan arama yapardık. Toplantının ya da görüşmelerin iptali ve yeni tarihin dışında aranma yapılmazdı. Bazen de her toplantı ya da görüşme esnasında bir sonraki tarihi belirleme imkanı bulunmadığından bu şekilde irtibat kurulurdu. Bu ankesörlü telefonlardan veya sabit hatlardan arama veya benim aramam tamamen örgüt yöneticilerinin talimatları doğrultusunda olmuştur."

Akın, darbe girişiminden daha önce "kesinlikle" bilgisi olmadığını söyleyerek, "Hatta böyle bir hazırlık yapıldığını dahi hissetmemiştim. Benimle ilgilenen kişiler darbe girişimi ile ilgili bana hiçbir şey söylememişlerdi." dedi.

İddianamede, Akın'ın haklarında ifade verdiği ve teşhis ettiği Abdülkadir Koçyiğit, Ekrem Durmuş, Fatih Akkoyun, Mustafa Kırkpınar, Ali Irmak, Serdar Tekin, Sadık Çınar ve Serkan Sevinç ile ilgili bilgilere de yer verildi.

DİĞER ŞÜPHELİLER

Şüphelilerden "İlkay" kod isimli Fuat Söylemez de ifadesinde, 1997'de Kuleli Askeri Lisesini kazandığını, sınav sonrasında mülakatta çıkabilecek sorulara ve mülakat sırasında neler yapılacağına dair bilgiler verildiğini söyledi.

Harp Okuluna başlamadan önce 2001'de başka bir "abi"ye devredildiğini anlatan Söylemez, "Harp okulunun birinci ve ikinci sınıfında Ankara'da hiç kimse ile görüşmedim. Üçüncü sınıfa başladığımda kendime bir adet cep telefonu aldım. Bu telefonum ile iletişime geçiyorduk. Cep telefonumu ankesörlü telefondan veya sabit hatlardan arıyordu, o dönem kullandığım numarayı hatırlamıyorum ancak kendi üzerime kayıtlı numara idi. Bu aramalarda buluşma yerini söylüyordu. Üçüncü ve dördüncü sınıflardaki buluşmalarımız Ümitköy'de bulunan villaların olduğu bir site içerisinde evde görüşüyorduk." ifadelerini kullandı.

İstanbul'da 2005-2006 yılları arasında Piyade Okulunda okuduğunu, 2006'da Ankara'ya tayini çıktığını ve burada Sadık isimli birisine devredildiğini anlatan Söylemez, "Hafta sonları veya akşamları Emniyet Genel Müdürlüğüne yakın bir evde Sadık ile buluşuyorduk. Bu evde 2006-2008 yılları arasında hep tek görüştük. Bu evi siz görevlilere yer gösterme esnasında gösterdim. 2008 yılından sonra ben bu evde bulunduğum esnada Serdar Tekin ve Burak Akın bu eve geldiler. Eve geldikleri zamana kadar bu şahısların FETÖ yapılanması içerisinde olduklarını bilmiyordum. Ancak şahısları Özel Kuvvetlerden ve Askeri Liseden tanıyordum. Sadık isimli şahıs bunlar gelmeden önce 'sana bir sürprizim var' dedi. Bu şahıslar içeri girdi o zaman bu şahısların da Fetullahçı Terör Örgütü içerisinde olduklarını anladım." diye konuştu.

"Hami" kod isimli Ali Irmak'ın 2010'da kendisine evlenmesi konusunda telkin verdiğini ve "Dışarıdan evlilik olmaz, cemaatten biri ile evlenmen gerekir" dediğini belirten Söylemez, "Şu anki eşim olan Ayşe Söylemez ile beni tanıştırdılar. Hami bana anlaşıp anlaşamayacağımı sordu. Ben de kendisine olabileceğini söyledim. Eşim de olur verdiği için görüşmeye başladık. Bir yıl için de evlendik. Eşimle evlendikten sonra Hami'nin evine sohbetlere gittiğimizde eşimle Hami'nin eşi başka odada oturur dini sohbet yaparlardı." dedi.

Darbe girişimi sırasında Silopi'de görevli olduğunu bildiren Söylemez, şunları kaydetti:

"Semih Terzi Silopi'de Tugay komutanımdı. 15 Temmuz günü helikoptere binerek tugaydan ayrıldı. Nereye gittiği hakkında bir bilgimiz yoktu. Semih Terzi tugaydan ayrılırken helikopterin yanında Celal Koca ve Binbaşı İsmail Çevik vardı. Bir şeyler konuştular. Darbe kalkışmasının olduğu saatlerde televizyondan takip ediyorduk. Celal Koca, Kurmay Başkanı Karargahını topladı. Darbeyi öven nitelikte konuşmalar yaptı. 'Ülke kötü yönetiliyor, ülke elden gidiyor, birçok arkadaşımız şehit oluyor bu gidişi durdurmamız lazım bizim komutanımız belli Semih Terzi'dir. Biz onun talimatlarını yerine getiririz. General Halil Soysal emir komutayı almak için buraya gelecek, geldiğinde emir komutayı vermeyeceğiz. Kendisini aşağıya alarak tecrit edeceğiz. Herkes silahını teçhizatını alsın geldiği zaman alıkoyacağız." dedi. Ben silah ve teçhizatımı almamıştım, alanlar vardı."

İddianamede, şüpheliler Ayşe Söylemez, Hüseyin Çetinkaya ve Mustafa Çopuroğlu'nun da ifadelerine yer verildi.

İddianame, hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle birleştirme talebiyle Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.