Başbakan Erdoğan, "Biz Soma’da acısını bastıramayıp feryat edenlerin isyanını da çok iyi anlarız ve anlıyoruz. Ancak Somalı olmayan Soma il...
Abone olBaşbakan Erdoğan, "Biz Soma’da acısını bastıramayıp feryat edenlerin isyanını da çok iyi anlarız ve anlıyoruz. Ancak Somalı olmayan Soma ile hiçbir gönül bağı olmayan, hatta hayatında kömür görmemiş, hayatında bir madencinin o kömür karası elini tutmamış o pusudakilerin fırsatçılığını hiçbir zaman anlamadık, anlayamayacağız" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Soma’da yaşanan maden kazasına ilişkin, "Bu milletin bir mensubu olarak bin yıllardan süzülüp gelen bir metanet duygusunu bir Müslüman olarak biz içimizde hissediyoruz. Bunu yaşıyoruz. Bunu yaşamayanlarda olabilir. O bizim o kadarda derdimiz değil ama biz inancımızdan gelen o metanet duygusuyla bunu yaşıyoruz. Büyük acılar yaşamış, büyük facialar yaşamış millet olarak beklide yeryüzündeki her milletten çok dayanışmayı, paylaşmayı açıları ortaklaştırmayı biliyor bunu yaşıyoruz ve yaşatıyoruz. Cenaze evinde ocağın tütmeyeceğini düşünüyor, evlerimizde yaptığımız yemekleri yas evlerine taşıyoruz. Bizim kültürümüzde bu var. Komşunun yaşadığı acıyı hissediyor onunla aynı yası tutuyoruz. Ortaya çıkacak ihtiyaçları düşünüyor komşunun ihtiyaçlarını karşılamak için seferber oluyoruz. O yetimleri kendi evladımız gibi görüyor, kendi evladımızdan ayrı tutmuyor, babalarının okşayamadığı başlarını biz okşuyoruz. İşte bizi millet yapanda budur. Acıları ortak olanlar millettir. Aynı anda yas tutabilenler millettir. Kardeşinin hüznünü kendi hüznü hissede bilenler millettir. İşte biz bin yıllardır aynı sevinçleri paylaşabildiğimiz aynı acılar için ortak yas tutabildiğimiz için milletiz" ifadelerini kullandı.
"Bu ülkenin Başbakanı olarak açıkça ifade ediyorum ki; Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır" diyen Başbakan Erdoğan, "Bu ülkenin bakanları ve milletvekilleri olarak aynı mesuliyet sizlerinde üzerindedir. 77 milyonun içerisinde nasıl ki sevinenlerin sevinci benim sevincim de üzülenlerin üzüntüsü de benim hüznümdür. Üzüntümdür. İnsan bazen gözyaşlarını içine akıdır. İnsan bazen yutkunur, kendisini sıkar. Hüznünü içine atar. Genç yaşta ahrete intikal eden her şehit için gözyaşlarımızı içimize akıttık. Zamansız her ölüm için gözyaşlarımızı içimize akıttık. Sel baskınlarında sofralarına çamur dolanlar için gözyaşlarımızı içimize akıttık. Yavrularını, ciğer parelerini, canlarından birer parçayı edebiyete uğurlayan anneleri, babaları gördüğümüzde gözyaşlarımızı hep içimize akıttık. Bingöl’de, Kütahya’da çatıları üzerlerine çöken o masum insan gözlerimizin önüne geldikçe gözyaşlarımızı içimize akıttık. Bingöl’de yavrularını korumak için canlı bombanın üzerine atılıp ölen bacımızı, Siirt’e kurşunlanan kızlarımızı, İstanbul’da yakılan Serap’ımızı hatırladıkça gözyaşlarımızı içimize akıttık. Burak Can’ımızın evinin önünde öldürüldüğü anı unutamadık. Onunda hüznünü yaşadık. Zamansız aramızdan ayrılıp giden her kim varsa onlar için hüzünlendik, yasımızı kederimizi içimize akıttık" şeklinde konuştu.
"BİZ YAŞATMANIN MÜCADELESİNİ VERENLERDEN OLDUK"
Başbakan Erdoğan, konuşması şöyle sürdürdü:
"Biz yaşatmanın mücadelesini verenlerden olduk. Bu ülkede ucuz şey can iken canları o kutsal emanetleri muhafaza etmenin mücadelesi içinde olduk. Faili meçhulleri durdurup canları yaşatmanın mücadelesini verdik. Yoksulluğu azaltıp canları yaşatmanın hem de iyi yaşatmanın mücadelesi içinde olduk. Yollar yaparak, konutlar yaparak aileleri afetlerden korumanın, canları yaşatmanın mücadelesi içinde olduk. Yakın tarihimizde görülmemiş şekilde sağlıkta yatırımlar yaparak ki bu iktidarın Türkiye’de başarı grafiği içerisinde birinci sırada yer alan sağlık olmuştur. Çünkü sağlıkta Türkiye’nin dört bir yanında devasa yatırımlar gerçekleştirdik ve bunları gerçekleştirmeye devam ediyoruz. 30 yıldır canımızdan can koparan gencecik fidanları aramızdan söküp alan teröre karşı canımızı ortaya koyduk, çözüm dedik, barış dedik, kardeşlik dedik, canları yaşatmanın mücadelesi içinde olduk. Sadece yaşatma mücadelesi vermedik. 77 milyonun her bir ferdi iyi yaşasın, güzel yaşasın, mutlu olsun, huzurlu olsun, güvende olsun diye 12 yıl boyunca gece gündüz çalıştık. Her afetten, her kazadan dersler çıkardık, ibret aldık. Yeni acılar yaşanmasın diye bir anne, bir baba hassasiyetiyle yolumuza devam ettik. Soma’da o kömür madeninde emeğiyle çalışan, alın teri ile çalışıp kazançların en helali peşinde koşan maalesef yaşanan kaza ile hayatlarını yitiren her bir şehit benim öz ve öz kardeşimdir."
"Biz aynı davanın neferleriyiz" diyen Erdoğan, "Biz aynı hissiyatın, aynı dünyanın, aynı iklimin kardeşleriyiz. Biz onların kömür karalarını onurumuz bildiğimiz için birbirimize kardeş olduk. Biz birbirimizin alın terinden tiksinmediğimiz, emeğin ne olduğunu, emekçi olmanın, işçi olmanın ne olduğunu bildiğimiz için birbirimizi anladık. Bize nasıl makarnacı, göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı dedilerse bizimle birlikte onlara da ne yazık ki aynısını söylediler. Bize nasıl iyi beslenmemiş okumayan, cahil kitle dedilerse işte aynen onlara da bunu söylediler. Biz aynı damarın, aynı mahzun anne ve babaların evlatlarıyız. Her bir kardeşimin yüzündeki kömür karası benimde, milletimin de, iftihar kaynağıdır. O şehitler nasıl ki annelerinin, babalarının evlatlarıysa şimdi artık benim evlatlarımdır. Sizin evlatlarınızdır, 77 milyonun evladıdır. Onların geride kalan emanetleri şundan emin olunuz ki bizim kutsal emanetlerimizdir. O şehitlerimizin annelerine , babalarına, buradan sesleniyorum; Siz evlatlarınızı yitirdiniz. Biliniz ki bizlerde evlatlarımızı yitirdik. Canlarımızdan canları yitirdik. Sizlerin nasıl yüreği yandıysa bilin ki aynı derece bizimde yüreğimiz yandı ve yanıyor. Sizin nasıl olacağınıza ateş düştüyse bizim ocağımıza kor düştü, bizimde yüreğimiz kavruldu. Şunu da bilin ki bu acıyı yüreğimizde taşıyacağız. Bu yası birlikte tutacağız. Bu ateş belki sönmeyecek ama sıkıntıları çözmek için yapılacak ne varsa bunu birlikte yapacağız. Hakka kavuşan o yavruları geri getiremesek de sizin yürek yaranızı sarmak için birlik olacak, o acıyı hafifletmek için her an yanınızda olacağız. Biz onlara şehit dedik sevgili kardeşlerim. Biz onları şehit mertebesine yakıştırdık. Ülkesi için, vatanı için, toprağı için sofrasındaki ekmeği, çocuğunun rızkı için alın teri döken o kardeşlerimizi biz şehitlik makamında görüyoruz. Biliyorum ki acizane arzularımızın bir kıymeti yoktur. İşte onun için Rabbime dua ediyorum. Dua ediyoruz, ‘Yarabbi o kardeşlerimizi sende şehitlerin olarak kabul et. Yarabbi o şehitleri rahmetinle kuşat, onları cennetinle mükafatlandır diye dua ediyoruz. Rabbim 301 şehidimizin rahmetiyle kucaklaşın inşallah. 301 şehidimizin mekanı cennet olsun inşallah.’ Bir kez daha şehitlerimize hürmetlerimizi minnet hissiyatımızı ifade ediyorum. Yakınlarına bir kez daha sabır ve başsağlığı temenni ediyorum. Yaralı kardeşlerimize şifalar temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.
"BİRİLERİ ÇIKIP KİN KUSMAYA BAŞLADI"
Erdoğan, "Başkasının, hele hele milletinden bir ferdin bir kardeşinin ölümünü sinsice pusuda beklemek esfeli safilin diye tabir edilen yani aşağıların en aşağısı bir mertebe olsa gerek. Ne acıdır ki biz işte bu süreçte bunu da yaşadık, yaşıyoruz. Daha cenazelerimiz madenden çıkaramadan daha cenazelerimizi toprağa veremeden işte sinsice pusuda bekleyenler işte o esfeli safilin, pusularından çıktılar ve kendilerine yakışanı yapmaya başladılar. Millet birbirine kenetlenmişken, millet ortak bir acıyı sessizce yaşamaya çalışırken, millet içinden yasını tutarken daha ilk andan itibaren birileri çıkıp kin kusmaya başladı. Anadolu’da Trakya’da bir acı karşısında bir eleme bir vefat karşısında benim aziz milletim susar, dişini sıkar. Kininin öfkesini nefretini bir kenara bırakır. Can düşmanı da olsa vefat edene hakkını helal eder, duasını okur. Boynunu eğip vakarını muhafaza eder" dedi.
"ASIL SİZİN VİCDANINIZA BETON DÖKÜLMÜŞ"
Soma’da acısını bastıramayıp feryat edenlerin isyanını da çok iyi anladıklarını ve anlayacaklarını belirten Başbakan Erdoğan, "Ancak Somalı olmayan Soma ile hiçbir gönül bağı olmayan, hatta hayatında kömür görmemiş, hayatında bir madencinin o kömür karası elini tutmamış, madencinin hissiyatı ile hiçbir ortaklık kuramamış o sinsilerin o pusudakilerin fırsatçılığını hiçbir zaman anlamadık, anlayamayacağız. İlla bu ülkenin bu milletin insanı olmaya gerek yok. İlla o acıyı hissetmeye de gerek yok. İnsan olan insanım diyen inanın böyle bir istismarın fırsatçılığın sinsiliğin içine girmez. Daha ilk andan itibaren medyada, özellikle de sosyal medyada akla hayale gelmeyecek yalanlar yayılmaya başladı. Neymiş? İçeride o kadar değil şu kadar adam varmış. Neymiş? Kazanın sebebi işte şuymuş. Madenin sahibi buymuş. Madenin ortağı bilmem kimmiş. Yardım ekipleri Soma’ya sokulmamış. AK Partililer avukatlara saldırılmış. Madende 15 yaşında çocuk Suriyeli çocuklar çalıştırılmış. İçeride 120 Suriyeli öldü, üzerlerine beton döküldü diye yazanlar çıktı. Asıl sizin vicdanınıza beton dökülmüş be" diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Bu kadar ucuzluk olur mu? Bu kadar haysiyetsizlik olur mu? Neyin peşindesiniz, neyin fırsatçılığı içindesiniz? 301 kardeşimiz vefat etmiş 301 şehidimiz var. Biz onların içeriden çıkarmaya çalışırken biz yasımızı tutarken, bunlar çıkıyor buradan siyasi ideolojik rant devşirmenin gayreti içine giriyorlar. Her türlü yalan var. Her türlü iftira var. Her türlü alçakça haince insafsızca davranış var. Yok madenin sahibi AK Partiliymiş. Benim yakınımmış. AK partili olduğu için biz o madeni ona vermişiz. O malum medya kuruluşları, malum siyasetçiler, malum odaklar 301 şehit üzerinden fırsat devşirmek için avuçlarını ovuşturdular. Hani Gezi Olayları’nda ‘birkaç ölü olsa güzel olurdu’ diyenler vardı ya? Madenden daha fazla şehit çıksın diye ahlaksızca temennide bulundular. Soma’nın yerini haritada gösterin deseniz gösteremezler. Hayatında bir kere kömür ocağını indin mi diye sorsanız, mümkün değil. Onlar kumsallarda dolaşıyor, ne işin var kömür madeninde. Maden nedir deseniz cevabını veremez. Bunlar o madencileri onların ailelerini değil evlerine, değil kapılarını semtlerine bile yaklaştırmazlar. Ama orada kendileri için siyasi bir rant görüyorlar. İstismar edilecek cenazeler, cansız bedenler üzerinden sömürülecek fırsat görüyorlar. O şehitlerin aziz hatırasını çiğneyerek acılı ailelerin acısını ayaklar altına alarak en zelil ve en sefil bir şekilde tam bir yağmacı anlayışı ile çirkin manzaralar resmediyorlar."
"SÜRÜNGEN SÜRÜNGENDİR, AYAĞA KALKAMAZ Kİ"
Konuşmasında Yılmaz Özdil’in Soma’daki maden kazasına ilişkin yaptığı açıklamaları hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Çıkmış bir insan müsveddesi Soma’daki madencilerin bizim Manisa’da yaptığımız mitinglerde baretleriyle oraya katılışlarını gerekçe göstererek diyor ki; ‘bunlar buna müstahaktır’ diyor. Neymiş? Sadece zeybek oynarken kendisi diz çökermiş. Şimdi ben diyorum ki önce sen patronunun önünde diz çöktüğünü söyle. Paranın önünde, şöhretin basitliğin seviyesizliğin önünde nasıl diz çektiğini söyle. Sadece zeybek oynarken diz çökermiş. Sürüngen sürüngendir, ayağa kalkamaz ki. Bir başkası çıkmış yine aynı patronun dalkavuklarından, o da diyor ki; ‘ne şehit ne gazi bunlar niyazi’ diyor. Bu da bu kadar alçak. Bir başka edepsiz çıkmış ahlaksız çıkmış bunun bir musibet olduğunu o madencileri ve bu milletin bunu hak ettiğini söyleyecek kadar şerefini insanlığını haysiyetini ayaklar altına almış. Niye Pensilvanya’daki örgüt liderini bir elebaşı gibi değil haşa bir mehdi gibi bir mesih gibi görüyor. Ocaklarına ateş düşsün dedi ya zavallı, küçük beyinli liderinin o bedduasının tuttuğunu o bedduanın da gidip masum madencileri bulduğuna inanıyor. Yazıklar olsun. Bırakın bu milleti bu toprakları bu dine yaptığınız ahlaksızca saldırıdan dolayı yazıklar olsun. Bir uluslararası televizyonun Türkiye’deki muhabiri gidiyor iki tane figüran buluyor madenci yakını gibi onlara rol yaptırıyor. Bunu da bütün dünyaya servis ediyorlar. Bir başka zavallı AK Parti’ye oy verenler evlat acısı yaşasın diye tweet atıyor. Bu fırsatçılar, dışarıda uluslararası basına da yalan iftira ne varsa servis edip kendi ülkesine düşmanın yapamayacağını yapmaya yelteniyor. Biz bu fırsatçılığa pabuç bırakmayız. Biz bu ahlaksızlığa eyvallah demeyiz. Bizim medeniyetimizde kültürümüzde buna nebbaşlık denir, mezar soygunculuğu denir. Biz bu kirli ellerin zihniyetin şehitlerimizin aziz hatırasına dokunmasına müsaade etmeyiz" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE BU YARALARI SARACAK"
Erdoğan, "Bir grup geldi oraya, Taner Bakanımla görüşmeye. Şu anda bunlar bu parlamentoda. Neymiş? Ocakta Suriyeliler varmış. Bize müsaade edin ocağa girelim içeride gerçekten Suriyeli var mı yok mu bunu yerinde tespit edelim. Adama bak ya. Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanı burada Suriyeli filan yoktur, bu açıklamayı yapıyor kendi bakanının söylediğine inanmıyor kendisi ocağa girecekmiş orada Suriyeli arayacakmış. Bir de affedersin senin sorumluluğunu mu üstlenelim. Bakanımız da sokmayalım demiş. Bu nasıl bir anlayış. Bunlar bu kadar siyaseti basite indirgemiş. 77 milyon acı içinde kıvranıyor, buradan siyasi ideolojik rant devşirmeye çalışıyor. Biz 77 milyon bu acıyı paylaşacağız, milletçe yasımızı tutacağız, milletçe vakar içinde dualarımızı edeceğiz. Şehitlerimiz üzerinden rant devşirmenin değil geride bıraktıkları yaralı yüreklerin tedavisi için uğraşacağız. Sokaklardaki bir iki çirkin manzara Türkiye manzarası değildir. Benim milletim acısını polisle çatışarak molotof atarak sağı solu taşlayarak göstermez. Bu aziz millet acısını bir yıllık bir medeniyetin takipçisi olarak vakarla sabırla tahammülle gösterir. Türkiye bu acıyı aşacak, bu yaraları saracak. Biz büyük bir devletiz, büyük bir milletiz. Nice acılar yaşadık, nice badireler atlattık. Hepsinden kardeşlikle çıktık. Bu acıyı da aşacak, kırık kalpleri tamir ederek geleceğe umutla yürüyeceğiz" dedi.
Bosna Hersek ve Sırbistan’ın büyük bir sel felaketi ile mücadele ettiğine dikkati çeken Erdoğan, "Verdikleri kayıpların acısını biz de yaşıyoruz. Bosna Hersek ve Sırbistan liderleri ile görüşmelerimi yaptım. Kendilerine talepleri istikametinde ihtiyaçlarını gidermek üzere yardımlarımızı gönderdik gönderiyoruz. Onlara TİKA vasıtasıyla AFAD’la Kızılay’la yardımlarımızı gönderiyoruz. Her iki ülkenin de bizden istekleri oldu. Sava nehrinin taşması sebebiyle çok ciddi manada gerçekten sel afeti ile karşı karşıya. Bizden bol miktarda kum torbası istediler ki bu afeti engelleyelim. Biz de ilk 120 bin kadar kum torbasını gönderdik. Bin adet battaniye, jeneratör, arama kurtarma ekipmanlarını gönderdik. Gerek Bosna Hersek’e Sırbistan’a afetten dolayı geçmiş olsun dileklerimizi başsağlığı mesajlarımızı iletiyor her türlü desteğe hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu.
Erdoğan, geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Arslanoğlu’na Allah’tan rahmet, ailesi ve CHP’ye de başsağlığı dilediğini belirtti.
AK Parti grup toplantısında, barkovizyonlardan Soma’da yaşanan maden kazasına ilişkin görüntüler gösterildi.
(İHA)