BIST 9.916
DOLAR 35,19
EURO 36,64
ALTIN 2.961,49
HABER /  GÜNCEL

İsviçreliler de günah çıkarttı

İsviçre'nin Tribune de Geneve gazetesi, İsviçre ile Türkiye arasında oynanan maçtan sonraki gelişmelerin, tek suçlunun Türkler olmadığını gösterdiği yorumunu yaptı.

Abone ol

Gazetenin genel yayın yönetmeni Dominique Von Burg'un imzasını taşıyan makalede, ''her ne kadar bir ya da birkaç İsviçreli futbolcu sinirlerine hakim olamamışsa da ve İsviçreli taraftarlardan bazıları Bern'deki maçta İstiklal Marşı'nı ıslıklamışsa da Türk milli takımının ve Federasyon'un davranışlarının kabul edilemez olduğu ve Ankara'daki yetkililerin ve Türk basınının bunu kabul ederek, temizliğe başladığı'' belirtildi. ''FİFA'nın cezalarının yolda olduğu'' belirtilen makalede, ''İsviçrelilerin bu olayda hemen hemen hiç hatası bulunmadığı, ancak bu olayın Türk karşıtı duyguların endişe edilenden daha çok olduğunu ortaya çıkardığı'' belirtildi. Gazetede geçen hafta maçın hemen ardından, Cenevre'de yaşayan Türklerin görüşlerine yer verildiği hatırlatılan makalede, bir okurun ''Dövüşmek için iki kişi gerekir'' şeklindeki sözlerinin, Cenevre'de toplumsal diyalog konusunda önemli rol oynayan ve sayılan bir kişi olan İsmail Türker'e yanlışlıkla atfedilmesi üzerine meydana gelen gelişmeler aktarıldı. Ertesi gün makalede, bu sözlerin Türker'e ait olmadığının belirtilmesi ve özür dilenmesine karşın olayın kapanmadığı, Türker'in, mektupla, telefonla ya da sokakta ''İsviçre'yi eleştirme cüreti gösterdiğinden'' dolayı tacize uğradığı ve hakarete maruz kaldığı belirtildi. Aslında hakaret unsuru bile içermeyen bu sözlerin nasıl nefret uyandırabileceğinin altı çizilen makalede, ''Bir kez daha belirtelim: İstanbul'da olup bitenler tarafımızdan kınanmayı hak ediyor. Ancak bu olayın bizde yarattığı şey de aynı ölçüde ayıp'' ifadesi kullanıldı. Bütün bir halkın ''birkaç kişinin taşkınlıklarına'' indirgenemeyeceği belirtilen makalede, İsviçre'de karşıt fikir duymaya tahammül edemeyenlerin, ''yargılama cüretinde bulunması'' eleştirildi. Makale, İsviçre demokrasisinin ''farklılıkları kabul etmeye ve tartışmaya açık olduğunun unutulmaması gerektiği'' ifadesiyle son buldu.