İşverenin sırtındaki kambur “Munzam Aidat” kaldırılmalıdır…
Esnaf ve sanatkârlar ile KOBİ’lerin “gizli kâr ortağı” olan odaların (Ticaret odaları, Esnaf odaları, Meslek odaları gibi) en önemli gelir kalemlerinden biri…
Esnaf ve sanatkârlar ile KOBİ’lerin “gizli kâr ortağı” olan odaların (Ticaret odaları, Esnaf odaları, Meslek odaları gibi) en önemli gelir kalemlerinden biri…
Munzam aidat…
Odalarca her yıl için; üyelerinin ilgili yıla ait gelir vergisi ( Şirketlerde Kurumlar Vergisi ) beyannamelerinde gösterdikleri kâr tutarı üzerinden belirli bir oranda tahsil olunan oda aidatı.
Daha açık bir ifade ile odaların kayıt ücreti, belge ve evrak ücreti, yıllık zorunlu (maktu) aidat ücreti yetmiyormuş gibi bir de ‘sen kâr elde ettin, bunun bir kısmı da benim’ diyerek üyelerinden almış olduğu bir aidat türü.
Bu arada özellikle ticaret odalarının her türlü değişiklik için (Adres değişikliği, yetkili değişikliği, şube açılışı-kapanışı, sermaye değişiklikleri vb.) üyelerinden almış olduğu ‘kırk çeşit ödemeyi’ saymıyorum bile…
Hatta ticaret odalarında öyle bir uygulama var ki tam akıllara zarar…
Akıllara zarar dememdeki sebebe gelince;
Kurumlar vergisi mükellefi olan bir şirket, ilgili yılda kâr elde etmişse “kâr ortağı olan ticaret odası” şirket kârının binde beşini munzam aidat olarak zaten alıyor. Buraya kadar her şey normal. Fakat kârını dağıtmak isteyen şirketin ortakları kurumlar vergisi mükellefi (A.Ş. veya Ltd. Şirket gibi) ise anormallik tam da bu noktadan sonra başlıyor…
Maliye bile kâr dağıtımlarında, kâr dağıtımı alan firma kurumlar vergisi mükellefi ise dağıtım tutarına vergi istisnası uygulayıp (Mükerrer vergi almamak için) ek bir vergi almazken, ticaret odası “aynı kâr” için tabiri caizse çatır çatır “İKİNCİ DEFA” munzam aidat alıyor. Bu konuyu bir örnekle açıklamak gerekirse;
(A) Anonim Şirketi 2016 yılında 1 milyon TL kâr elde etmiş ve bu kârı 2017 yılında ortaklara dağıtmıştır. Şirketin yüzde elli ortağı Ahmet Bey ile diğer yüzde elli ortağı (B) Ltd. Şirketi 500’er bin TL kâr dağıtımı almışlardır. (A) Anonim şirketi 2016 yılı kârı olan 1 milyon TL için ticaret odasına 5 bin TL munzam aidat ödemiştir.
(B) Ltd. Şirketinin 2017 yılında ticari faaliyetleri sonucu bir kurum kazancı bulunmazken (A) Anonim Şirketinden almış olduğu 500 bin TL’yi ticari defterine gelir olarak kaydetmiştir. Bu tutar kurumlar vergisinden istisna olduğu için (B) Ltd. Şirketinin vergi levhası matrahsız olarak oluşmuştur. Fakat gelir idaresinin bile vergiden istisna tuttuğu bu tutar, ticaret odası tarafından şirketin ticari kârı gibi değerlendirildiğinden daha önce (A) Anonim Şirketi tarafından ödenen (Yüzde ellisi 2.500 TL olan) aidat (B) Ltd. Şirketinden de tahsil edecektir.
Kısacası ticaret odası, ortadaki TEK bir kârdan İKİ DEFA munzam aidat alacaktır.
KÂR ORTAĞI DİYORUM ÇÜNKÜ…
Odalara özellikle ‘kâr ortağı’ diyorum çünkü; uygulama tamamen bunun üzerine kurgulanmış.
Kâr elde edildiğinde hiç düşünmeden kâr payını almakta ama zarar beyan edildiğinde firmalara hiçbir katkı sunmamakta.
‘Sen zarar ettin en azından bu süreçte tescil yaptırırsan ücret almayalım veya bu dönemde zorunlu aidatını ödeme’ diye bir uygulama hiçbir odada yok.
Hatta daha vahimi, firma ticari faaliyetine devam edemeyecek duruma gelmiş. Ne şirkette ne de ortaklarda (Şahıs firmaları için de geçerli) para kalmamış. Mecburen tasfiyeye girecek, kapanış yapacak.
Kaba tabiri ile bu durumda olan firmalara bile odaların yaklaşımı ve uygulaması ‘Tescil ücretini ve biriken aidatlarını ödemezsen tasfiye kararını onaylamam, firmayı kapatamazsın’ yönünde. Tescil yaptıramadığı için firmanın yaşayacağı problemler odaların hiç te umurunda değil…
CEVAPLANMASI GEREKEN SORULAR…
Aksini kimsenin iddia edemeyeceği gibi günümüzde birçok odanın üyelerine sunduğu en büyük hizmet, belge ve evrak (Faaliyet Belgesi, Sicil Kaydı vb.) temininin ötesine geçmiyor. (Hatta birçok odada bu bile ücretli)
Hal böyle olunca da bazı soruların cevap bulması gerekiyor;
-Zor durumda olan üyesine bile yararı olmayan bir odanın varlığı ne ifade ediyor?
-Üyelerinden alınan aidat ve diğer ödemelerle banka hesapları dolup taşan, gayrimenkul zengini olan odalar, üyelerinin hangi menfaati için bu birikimi yapabiliyor, onlara bu hakkı kim veriyor?
-Toplanan bu paralar kimlere maaş veya diğer menfaat olarak dağıtılabiliyor?
-Aidatlar ödenmediğinde bazı odalar üyelerinin kapısına zaman zaman nasıl icra götürebiliyor?
Esnaf ve sanatkâr ile KOBİ’lerin odalarla ilgili o kadar çok şikâyeti o kadar çok eleştirisi var ki yukarıda yazdığım sorular istenirse daha da çoğaltılabilir.
En küçük esnafından en büyük işverenine kadar milyonlarca kişiyi ilgilendiren bu konuya devletin kayıtsız kalmayarak gerekli düzenlemelere gidilmesi isabetli bir adım olacaktır.
Tabi ki uzun yıllardır süregelen bu sistemi, devletin bir çırpıda kökten değiştirmesini beklemek hakkaniyete sığmaz. Ama sorunların tespit edilerek çözüm yollarının geliştirilmesi de elzem hale gelmiştir.
Son yıllarda doğrudan iş dünyasının dolaylı olarak da ekonominin desteklenmesi için SGK teşvikleri, vergi teşvikleri, şirket kuruluş maliyetlerinin düşürülmesi gibi birçok konuda başarılı ve yerinde uygulamaları bulunan devletin artık oda maliyetlerinin düşürülmesi konusuna da bir el atması gerekmektedir.
Bu bağlamda ilk yapılası gerekenin de işverenin sırtındaki kambur “Munzam Aidat”ın kaldırılması gelmelidir…
Not 2: Soru ve görüşleriniz için iletisim@ozkantastan.com adresine mail atabilirsiniz.