Adana Bölge Adliye Mahkemesi, iki çocuğa yönelik cinsel istismardan yargılanırken yerel mahkemede beraat eden kişiyi 15 yıl hapis cezasına çarptırıp tutukladı... İstinaf mahkemesinin kararında çok çarpıcı bir detay yer aldı...
Abone olADANA Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi, iki öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılandığı mahkemede beraat eden sanık hakkında Yargıtay kararları ve bilimsel araştırmaları ile mağdurların ilk beyanlarını esas alarak 15 yıl hapis cezası verdi.
YEREL MAHKEME BERAAT ETTİRDİ... Kentteki bir ilkokulun karşısındaki dükkanda oyuncak ve kırtasiye malzemesi satan H.B. (37) hakkında, biri erkek 2 öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla "çocuğun cinsel istismarı" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından yargılandığı Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinden beraat kararı verilmesinin ardından dosya Adana Bölge Adliye Mahkemesine (istinaf) taşıdı.
AİLELER ŞİKAYETÇİ DEĞİLİZ DEDİ AMA... Çocukların ailelerin şikayetçi olmamalarına ve sanığın "çocukları baba şefkatiyle" öptüğüne inandıklarını belirtmesine karşın cinsel suçlarla ilgili dava incelemelerine bakan Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin beraat kararını kaldırarak yeniden yargılama yaptı.
İKİNCİ ÜÇÜNCÜ KEZ ALINAN İFADE DEĞİŞEBİLİR... Suçlamaları kabul etmeyen sanık, farklı zamanlarda iş yerine gelen 12 ve 13 yaşlarındaki 2 çocuğa cinsel istismarda bulunmaktan 15 yıl hapis cezasına çarptırılarak tutuklandı. Dairenin 20 sayfalık kararında, birçok cinsel istismar vakasında ikinci, üçüncü kez alınan mağdur beyanlarının değişebildiğine ve çelişkilerin oluşabileceğine dikkat çekildi. Kararda şunlar kaydedildi:
'İŞTE O ÇOCUK' DEDİRTMEMEK İÇİN... "Cinsel vakalardaki ayıp ve mahremiyet duygusu, çoğu olayda çocukların ebeveynlerini çocuğa olayı unutturmak ve çevreye karşı da ilerde 'işte o çocuk' dedirtmemek için ifadeyi değiştirme, sanığı affetme, şikayetten vazgeçme ya da baştan beri şikayetçi olmama yoluna giderek olayı kapatmaya çalışmalarına neden olmakta ve bu durum mağdur çocuğun saf ve samimi ifadesini de etkilemektedir."
KORKU, TEDİRGİNLİK VE BASKI... "Bu yüzden olayın hemen akabinde sosyal hizmet uzmanları ve müdafi huzurunda alınan beyanlarında yargılama safhasında sapmalar olduğu ancak bu ufak farklılıkların mağdurların etki altında kalmalarından kaynaklandığı vicdani kanaatine varılmıştır. Keza adli görüşme değerlendirme raporunda da mağdurun oldukça korkmuş, tedirgin ve baskı altında olduğu vurgulanmıştır."
İFADELERDE ÇELİŞKİ BEKLENEN SONUÇ... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun cinsel istismar mağdurlarını korumaya yönelik düzenlemelerine de yer verilen kararda, mağdurların, bilimsel çalışma olan "Cinsel İstismar Mağduru Çocuk İfadelerinin Ölçüt Bazlı İçerik Analizi"ne göre spontane ifade, suçluyu affetme ve kendi ifadesinde çelişkiye düşme durumlarına maruz kaldığı aktarıldı. Cinsel saldırıya uğrayanların çelişki gibi görülebilecek beyanlarda bulunmalarının ya da olayın önemli bir bölümünü hatırlayamamalarının, saldırının olağan ve beklenen sonuçlarından olduğu vurgulanan kararda, şöyle denildi:
ÇELİŞKİ GİBİ GÖRMEK İSTİSMARCIYI KURTARIYOR... "Yargılama esnasında belki de geleneksel kalıp yargılarına göre değerlendirme yaparak karar veren savcı ve hakimlerin, bilimsel araştırma ve görüşleri dikkate almaksızın üzerlerinde önemle durduğu ve ifadelerde çelişki gibi görülen hususlar, çoğunlukla mağdur aleyhine yorumlanarak suçluların cezasız bırakılmasına, birçok davanın beraat ile sonuçlanmasına yol açmaktadır. İncelenen kararlar ve edinilen bilgi ve tecrübeye göre bunun sebebinin de yaşı küçük mağdur veya tanıkların mahkeme aşamasında beyanlarını değiştirmeleri olduğu görülmüştür. Cinsel istismar olaylarında mağdur çocuğun samimi ve özgürce verilmiş beyanını en sağlıklı şekilde temin edebilmek için onu aile ve çevrenin olumsuz baskı ve telkinlerinden uzak tutup soruşturma safhasında Çocuk İzleme Merkezinde güvenli ortamda uzman tarafından beyanlarının alınması gerekmektedir."
ARADAN UZUN ZAMAN GEÇMEDEN DAVA GÖRÜLMELİ... Kararda, iddianamenin kabulünden hemen sonra da araya zaman girmeden duruşma yapılmasının önemine değinilerek "Mağdurun uzman tarafından tüm detayları ile alınmış, kayda bağlanmış, etki altında kalmadan önce verdiği samimi ve özgür beyanlarıyla yetinmek gerekmektedir. Aksi halde bu tür suçlarda araya giren zaman hep sanığın lehine, mağdur çocuğun ise aleyhine işlemektedir. Bu olayda Yargıtay kararları ve bilimsel araştırmalar göz önüne alınarak mağdurların ilk beyanları esas alınmıştır." ifadesi kullanıldı.