Gazeteci Ömer Şahin, 'Yüce Divan' yönünde oy veren milletvekillerinin 'eşgalini' verdi.
Abone olİNTERNETHABER.COM - Uzun yıllar parlamento muhabirliği yapan, gazeteci-yazar Ömer Şahin de 'Yüce Divan' yönünde oy veren milletvekillerinin 'eşgalini' verdi.
Köşesindeki yazısında "Artık “Şebeke“yi, amaçlarını, üyelerini açıklama zamanı geldi" diye yazan Şahin, "İhanet şebekesi'nin eşgalini veriyorum" diyerek şu bilgileri paylaştı:
ŞAMİL TAYYAR'IN SÖZLERİ
Yüce Divan oylamasına damga vuran sözler AK Parti Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar’dan geldi.
Henüz ilk “fire”ler ortaya çıkmıştı ki, “İçimizdeki ihanet şebekesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a operasyon yapıyor” dedi.
Nereden baksanız büyük laf! büyük itham!
Mustafa Denizli’nin Milli Takım yenilgisi sonrası söylediği “İçimizdeki İrlandalılar” sözünü hatırlattı.
En büyük öfkeler hayal kırıklıklarından doğarmış. Tayyar’ın sözlerini de öyle yorumladım
ERDOĞAN DA DAVUTOĞLU DA ŞAŞIRDI
Hayal kırıklığı!
İşin doğrusu şu: Bu kadarını kimse beklemiyordu!
Yüce Divan oylamalarında fire sayısı 50’ye dayandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Başbakan Davutoğlu‘nun da parti yönetiminin de sayıya şaşırdığını tahmin ediyorum.
AK Parti’nin 13 yıllık iktidar tarihinde Anayasa değişiklikleri dahil çok kritik oylamalar oldu ama hiçbirinde böylesine “fire”ler yaşanmamıştı.
Çünkü bu “fire” ler yanlış hatırlamıyorsam 1 Mart tezkere oylamasından sonraki en büyük rakam.
1 Mart tezkeresi, dönemin şartları farklıydı. Çıkan sonuç sürpriz sayılmazdı. Hatırlayalım: Dönemin Başbakanı Abdullah Gül tezkereye gönülsüz, TBMM Başkanı Bülent Arınç ve kabinedeki 5 bakan aleni biçimde karşıydı.
O zaman Dış Politika Başdanışmanı olan Ahmet Davutoğlu da tezkereye karşıydı.
1 Mart’a karşı islami gruplar cep mesajlarıyla bizzat Meclis kulislerine gelerek müthiş bir ‘hayır’ kampanyası bile yapmıştı.
Oysa bugün şartlar çok farklı. Yüzden fazla sivil toplum örgütü gazete ilanıyla “sağlam irade” ye açık destek veriyor.
Tezkereye karşı olan açıkça meydan okuyordu. Oylama öncesi “Yüce Divan’a gitmeliler” diyen AK Parti’li hatırlamıyorum.
Özel sohbetlerde rahatsızlığını söyleyen çok sayıda ismi biliyoruz da kimse açıktan konuşmadı.
DARBE GİRİŞİMİ TEZİ ÇÖKER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan işi çok sıkı tutmuştu.
Tek bir Bakanın bile Yüce Divan’a gönderilmesi ‘surda açılan gedik' olarak görülüyordu.
“Paralel yapı” ile mücadelenin zarar göreceği hepsinden önemlisi 17/25 Aralık operasyonlarının “darbe girişimi” olduğu tezinin çökeceği beyinlere nakşedilmişti.
Soruşturma Komisyonu toplantısı öncesi “yolsuzluk yapan kardeşim olsa o kolu koparırız” diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun sonraki günlerde üslubunu yumuşattığını da biliyoruz.
Bütün bunlara rağmen…
Bu kadar firenin çıkması…
Sessiz öfkenin patlamasından başka şey değil.
FİRECİLER KİM?
Peki, kim bu “fire” ciler? Şamil Tayyar’ın ‘içimizdeki ihanet şebekesi” dediği isimler?
“Paralel, tuzluk, solcu, gezici” diye suçlanan milletvekilleri zaten partiden ayrıldı.
Septik bakışla “Kripto bunlar” diyene "Hiç güleceğim yoktu” derler.
“Reis”e posta koymaya, “Hoca” ya ayar vermeye çalışan ‘klik, grup” deseniz komik kaçar!
AK Parti İlçe kongrelerinde bile “tek aday, tek liste” ile giden, lider sadakati en üst düzeyde olan parti.
Recep Tayyip Erdoğan‘ın parti üzerindeki hakimiyeti tartışılmaz.
Ne Menderes, ne Özal ne de Ecevit, Demirel,Erbakan partileri üzerinde bu kadar söz sahibiydi.
Bence bu listeye Atatürk’ü de eklesek, abartmış sayılmayız.
Doğal ya da mevcut lidere karşı örgütlü, organize bir hareket yok.
Abdullah Gül‘ün kamuoyu gücü ve partideki saygınlığı tartışılmaz olsa da…
Parti işlerine ‘taraf’ olmuyor. Tercihini “seyirci” olmaktan yana kullandı.
Huber Köşkü‘nden izliyor olan-biteni…
İHANET ŞEBEKESİNİN EŞKALİ
Artık “Şebeke“yi, amaçlarını, üyelerini açıklama zamanı geldi.
“İhanet Şebekesi” nin eşgalini veriyorum:
-İçlerinde Bakanlar da var, 3 dönem kuralı siyasete ara vermek zorunda kalacak olanlar da var.
– “Şebeke” üyeleri arasında AK Parti Genel Merkezi’nde yani partinin karargahından bazı isimlerden bahsediliyor.
– “Şebeke” içerisinde bıyıklı,bıyıksız,Türk, Kürt,kadın-erkek ayrımı yok.
– “Şebeke” nin bir lideri yok. Hatta ‘şebeke’ üyelerinin çoğu birbirinden habersiz.
– “Şebeke” nin hedefinde ne Erdoğan ne de Davutoğlu var.
–“Şebeke” dış güçlerden çok “iç güç” lerden etkilenmiş görülüyor. Eş, çoluk,çocuk ve konu-komşunun etkisinde kaldıkları söylenebilir.
–“Şebeke” üzerinde bir “vesayet” ten söz edilecekse buna “vicdan lobisi” denebilir.
– “Şebeke” nin siyasi manifestosu yok ama vicdan muhasebesi var.
– “Şebeke” bir daha “saat”,”sarraf”,”çelik kasa”, hediye” sözcüklerinin geçtiği sorularla muhatap olmak istemiyor.
– “Şebeke” de fire sayısının bu kadar fazla olacağını tahmin etmiyordu.
– “Şebeke” üyeleri oylama sonucu kutlama yapmadı. Sabah bir tanesini gördüm, "Rahat uyumak gibisi yok!” diyordu.